Dr. Abdurrahman Deveci Türkmensahra Türkmenlerini Anlatıyor.

70

Gitmesek de, görmesek de, hatta bilmesek de orada bir yurt var… O yurt,
Türk Yurdu’dur.”

 

Oğuz Çetinoğlu: Sizinle
Türkmensahra Türkmenlerinin; dününü, bugününü ve yarınını konuşmak istiyorum.
Türkiye’de Türkmensahralı Türkmen kardeşlerimiz hakkında bilgi edinmek isteyen
çok kişi vardır.

Konuya; Türkmensahra olarak adlandırılan bölgenin yerini belirlemekte
başlayalım. 

Dr. Abdurrahman Deveci: Türkmensahra; İran’ın kuzey doğusunda,
Türkmenistan’ın güney sınır bölgesinde yer alır. Yüzölçümü yaklaşık 50.000
kilometrekaredir.  (İran’ın yüzölçümü
1.644.000, Türkmenistan’ın 488.100 kilometrekaredir.)

Batıdan doğuya 400 kilometre
uzunluğunda ve 5-200 metre arasında değişen
bir eni olan bu bölge, batıda Hazar Denizi, kuzeyde Türkmenistan Cumhuriyeti,
doğuda İran İslam Cumhuriyetinin Bocnurd ve Deregez bölgeleri ile, güneyde ise
Kuzey Elburz Dağları ile sınırlanır. Yükseklik, güneyden doğuya, doğudan batıya
Hazar Denizi’ne doğru akan ırmakların uzantısında azalmaktadır. Kümüş Tepe,
Bender Türkmen, Simin Şehir, Ak Kale, Anbar Olum, İnce Burun, Hütten Küren,
Negin Şehir, Kümbet Kavuş, Kelale, Merave Tepe, Deregez ve Bocnurd Türkmensahra
şehirleri olarak tanınır. Ayrıca Horasan Rezevi bölgesinin Türbet Cam şehrinde
ve onun çevresinde de yaklaşık beş bin Türkmen yaşamaktadır.

Çetinoğlu: Türkmensahra
Türkmenlerinin tarihini kısaca özetlemek mümkün mü?

Deveci: Türkmensahra Türkmenleri 1881’e kadar Türkmenistan ile
ortak kaderi paylaşmıştır. 1881’de, Türkmenlerin Türkmenistan’daki Göktepe
Kalesi’nde Çarlık Rusya’nın ordusuna yenilmesinden sonra, İran ve Çarlık
Rusya’sı arasında yapılan Ahalteke Anlaşması çerçevesinde, iki tarafta yaşayan
Türkmenler arasına sınır çekilmiştir.

Türkmensahra Türkmenlerinin
tarihini, uzun süre birlikte yaşadıkları Türkmenistan Türkmenlerinden ayrı
tutmak mümkün değildir. Türkmenistan’ın Orta Asya’daki derin tarihi gibi,
Türkmensahra Türkmenlerinin de bu bölgede binlerce yıllık bir geçmişi vardır.
Aslında, bu topraklar aynı etnik gruba aittir. Aralarındaki sınırlar ise
sonradan ortaya çıkmıştır.

Çetinoğlu: Nasıl olmuş?

Deveci: Türkmensahra, 1881’e kadar Türkmenistan ile ortak bir
kaderi yaşamıştır. Bu tarihe kadar, Türkmenler, Hazar Denizi ve Ceyhun Irmağı
arasında beylikler şeklinde yaşayan bağımsız bir millet sayılırlar.

Çetinoğlu: Bölünme hangi
olayın sonucudur?

Deveci: 1881 yılında Türkmenler, Türkmenistan’daki Göktepe
Kalesi’nde Rus Ordusu’na yenildiler. İran ve Rusya arasında yapılan Ahalteke
Anlaşması çerçevesinde, iki taraftaki Türkmenler arasına sınır çekilmiş ve
güneydeki Türkmenler İran sınırları içinde, kuzeydeki Türkmenler ise SSCB
sınırları içerisinde kalmıştır. O sınır resmiyete girdikten sonra da iki taraftaki Türkmenler arasındaki ilişkiler
devam etmiştir. Ancak 1924’te Türkmensahra Türkmenleri ve İran hâkimiyeti
arasında gerçekleşen savaştan sonra sınır geçişlere imkân vermeyecek şekilde
kontrol altına alınmış ve ilişkiler kesilmiştir.   Güney Türkmenlerin oturduğu bölgeye Pehlevi
döneminde Türkmensahra adı verilmiştir.

Çetinoğlu: Türkmensahra
Türkmenlerinin bağımsız bir devleti oldu mu?

Deveci: Evet oldu.

1924 yılında, Rıza Şah’ın
iktidara geldiği dönemde, Türkmensahra Türkmenleri, Türkmen boylarının bir
araya gelmesiyle, Osman Ahun’un liderliğinde Cumhuriyetle idare edilen bir
devlet kurdular. Devlet kurulduktan sonra İran hükümeti ve Türkmenler arasında
kanlı savaşlar yaşandı.

Çetinoğlu: Günümüze gelirsekTürkmensahra Türkmenlerinin sosyal
durumları, Türklük ile ilgileri konusunda neler söyleyeceksiniz?

Deveci: Türkmensahra; Türk dünyasındaki, kendi kültür, gelenek ve Türklük
asaletini koruyabilen nadir bölgelerinden biridir. Bu bölgede, hâlen eski
gelenekler ve âdetler sürdürülmektedir. Anadolu’nun herhangi bir bölgesinde
yaşayan; örf, âdet ve geleneklerine bağlı ortalama Türk ailesinden farkları
olmadığını söyleyebilirim.

Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı
Yakup Deliömeroğlu,   Mahdumkulu’nun 275.
doğum yılı için Türkmensahra’ya yaptığı bir geziden sonra, Kardeş Kalemler
Dergisi’nin 20. sayısında yazdığı yazısında şu ilgi çekici sözleri söylüyor:

Türk Dünyasının pek çok bölgesini gezmiş, bâzı yerlerinde uzun
sayılabilecek süreler de çalışmış ve hâlâ ilişkileri devam eden biri olarak
söylüyorum ki, Anadolu Türkmenlerine en yakın Türk topluluğu Sahra
Türkmenleridir
.’ (Türkmensahra başlıklı makalesi)

Çetinoğlu: Türkmensahra’da ne
kadar Türkmen yaşıyor
?

Deveci: İran’daki Türkmenlerin sayısı aşağı yukarı iki milyon
olarak bilinmektedir.

Çetinoğlu: İran
Türkmenlerinin idârî-siyâsî durumu ve devlet kademelerindeki yeri nedir?

Deveci: İran’da; Kürdistan, Azerbaycan, Luristan, Sistan-Belucistan
gibi eyaletler olmasına rağmen, Türkmenlerin adını taşıyan özel bir eyalet
yoktur. Türkmensahra adı ile tanınan bölge de, Gülistan ve Kuzey Horasan
eyaletlerinin kuzey kısımlarında Türkmenlerin yaşadığı geniş coğrafyaya verilen
isimdir.

Gülistandaki Türkmen şehirler
idârî bölünmelerde, eyâletin merkezi olan Gürgen Şehri’ne bağlanırken, Kuzey
Horasandaki Türkmen şehirler Bocnurd’a bağlanmaktadırlar.

Geçen senelerde Türkmen
şehirlerine, Türkmen olmayan ayrı etnikler de yerleştirilmiştir. Günümüzde Bender
Türkmen’de yaklaşık %10 değişik kavim bulunur. Bocnurd şehrinin içinde
Türkmenler azınlık olmakla beraber, çoğunluğu şehir çevresindeki köylerde
yaşarlar. Kümbet ve Kelale şehirlerinin etnik yapısında, geçen 30 yıl
içerisinde büyük değişimler yaşanmıştır. Öncesi, çoğunluğunu Türkmenlerin
oluşturduğu Kelale şehrini, son yıllarda Sistan’dan gelen göçmenler ele
geçirmişlerse de, şehir çevresindeki köylerin çoğunluğunu Türkmenler oluşturur.

Türkmensahra’nın en büyük ve
merkezî şehri Kümbet de benzer bir kaderi yaşamaktadır. Humeynî rejiminden önce
farklı kavimler bu şehrin yaklaşık  %
20’ni oluşturuyordu. Rejimden sonra, geçen otuz senede onların nüfusu yaklaşık
% 50’ye çıkmıştır. Türkmen olmayan kavimleri; Farslar, Sistanlılar, Azerbaycan
Türkleri ve İran Kürtleri oluşturmaktadırlar. Ayrıca Bender Türkmen’in Kazak
mahallesinde; hem de Kümbet’in Çayboyu mahallesinde yaklaşık 20.000 Kazak
yaşamaktadır. Bunlar SSCB dönemi başında Ruslardan kaçıp, Türkmenler arasında
yerleşen Kazaklardır ki, Sünni ve Türk oldukları için Türkmenlerle kardeşçe
yaşamakta ve kader birliği yapmaktadırlar. 

Türkmenler üst düzey işlere tayin
edilmezler. Sebebi; Türkmenlerin Sünni olmasıdır. İran anayasasının 115.
maddesine göre, sadece 12 imamlı Şiiler cumhurbaşkanlığı seçimine aday olma ve seçilme
hakkına sahip olabilirler.  Ancak
gerçeklere gelince bu uygulama sâdece cumhurbaşkanlığı ile sınırlanmamakta ve
alt düzeylere kadar uzanmaktadır. Nitekim bakanlar ve hatta valiler arasında
hiçbir Sünni bulunmamakta ve İran’ın % 25 Sünni nüfusu, Türkmenler de içinde
olmakla beraber, üst düzey görevlendirmelerden uzakta tutulmaktadır.
Türkmenlerin şimdiye kadar ulaşabildiği en üst düzey görev, vali yardımcılığı
oldu. Yağmur Gulizade Gülistan eyaletinin vali yardımcısı olarak hizmet verdi.
Bu da 1997’de Hatemi’nin başkanlığında reformcuların hükümete geçmesi ile
gerçekleşti. O döneme kadar Türkmenler; vali yardımcısı, belediye başkanı,
kaymakam. ve diğer devlet kurumlarının başkanı olarak görevlendirilmemişlerdir.
Bu dönem, Türkmenler ve diğer azınlıklar için yeni bir açılım dönemi olarak
belirlenmiştir.

Bender Türkmen ve Akkale
şehirleri Türkmen kaymakamlarının görev yaptığı şehirler oldu. Gümüş Tepe,
Kümbet, Kelale, Maravtepe… şehirlerinde, belediye şurası seçimi sonucunda,
ilk Türkmen belediye başkanları görev yaptılar.

Çetinoğlu: Günümüzde durum
nasıl?

Deveci: Reformcular döneminde temeli atılan bu durum, Ahmedinejad
döneminde de devam etti. Ancak bakanlık ve valiliğe hiçbir zaman bir Türkmen tayin
edilmedi. Vali yardımcılığı bile 4 senelik o dönemden sonra Türkmenlere
verilmedi.

İran Türkmenleri kendi istek ve
arzularını hukukî yollardan hükümete duydurmada, tek çareyi milletvekili olarak
meclise girmekte buluyorlar. Bu yüzden, Türkmensahra’daki meclis seçimleri
çekişmeli geçer. Ancak bu yol da Türkmenler için kolay aşılacak bir yol
değildir.

Çetinoğlu: Türkmensahra
Türkmenleri günlük hayatlarında hangi dili konuşuyorlar
?

Deveci: Türkmenistan Türkçe’si şivesinde konuşurlar. Türkmenistan
şivesindeki nazal n (n) ve peltek telaffuz edilen ‘s ve ‘z’ ünsüzleri burada da geçerlidir. Türkmenistan’da bulunan: Yomut,
Teke, Göklen, Nohurlu, Salır gibi iller İran Türkmenleri arasında büyük
topluluklar olarak bulunmaktadırlar.

Türkmenistan’da kullanılan yazı
dili, İran Türkmenleri arasında da
geçerlidir. İran ve Türkmenistan Türkmenleri arasında bir edebî dilin
kullanıldığını söylemek mümkündür. Ancak lehçelerde biraz farklılık vardır.

Türkmenlerin büyük şairi
Mahtumkulu Fıragi’nin divanı sâyesinde, bütün Türkmen boyları bir edebî dili
kullanmaktadırlar. Mahtumkulu 18. yüzyılda Oğuz Türkçe’sini esas alarak,
Türkmenler için yeni bir edebî dili meydana getirmiştir. Ondan önce edebî
yazılarında Çağatay Türkçe’sini kullanan Türkmenler Mahtumkulu edebî dili ile
Türkmence yeni bir kalıba girmiştir.   

Çetinoğlu: Hükümet veya
Türkmenler tarafından ve kendi imkânlarıyla açtıkları Türkmen Dili Öğretim
Merkezi var mı
?

Deveci: Türkmenler arasında, devlet imkânlarıyla da Türkmenlerin özel olarak açtıkları hiçbir
Türkmen Dil Öğretim Merkezi yoktur. Türkmen çocukların en büyük eğitim
merkezleri kendi aileleridir.

Çetinoğlu: Türkmen çocukları,
ana dillerini öğrenebiliyorlar mı
?

Deveci: Çocuklar, Türkmen dilini, annelerinin söylediği
ninnilerden, masallardan ve bulmacalarından öğrenirler.

Çetinoğlu: Bir millete ait
kültürün yaşatılabilmesi ve geliştirilmesi, büyük ölçüde basın-yayın organları
ile mümkün olabilir. Türkmensahra’da Türkmen Basın – Yayın kuruluşu var mı, ne
durumdadır?

Deveci: İran Türkmenlerinin, Sahra adındaki ilk resmî gazetesi 1998
yılında, İran’daki reform döneminde yayınlanmaya başladı. Yazıların % 90’ı İran
Türkmenleri ile ilgilidir.

Sahra gazetesinden sonra, yine
1998 yılında Yaprak Dergisi çıkmıştır. A4 ölçülerinde çıkan bu dergi, yaklaşık
50-60 sayfa olarak, renkli ve ciltli basılır. Yaprak Dergisi özellikle Türkmen
kültür ve edebiyatına önem verir.

Türkmensahra’nın 2. dergisi de
Reform döneminde, Hatemi’nin İran Cumhurbaşkanı olduğu yıllarda çıkmıştır.

Türkmensahra’da birkaç yayınevi
daha vardır. Onların sayısı da reform döneminde artmıştır.

Çetinoğlu: Türkmensahra
Türkmenleri olarak Radyo-televizyon yayınları yapabiliyor musunuz?

Deveci: Türkmenler arasında, Türkmen dilinde radyo programları
düzenlenip yayınlanmaktadır. Türkmen radyosu 1958’li yıllarda Muhammet Rıza
Pehlevi döneminde Aşkabat radyosuna rakip olabilmek amacı ile kurulmuştur. Onun
ilk görevlilerinden Türkmen şairler Nurberdi Curcani ve Abdüllatif Güli örnek
verilebilir. İslamî devrimden sonra Gülistan Vilayeti’nin merkezi Gürgen’de
haftada yarım saat Türkmen televizyon programı yayına başlamıştır ki, halen
devam etmektedir.

Ancak bu programlar Türkmensahra
halkının ilgisini pek fazla çekmez. Çünkü genelde siyasî propaganda amacıyla
yapılmış programlardır. Türkmenler o programlardan yeterince
yararlanamazlar. 

Çetinoğlu: Türkmensahra Türkmenleri
olarak Türkmenistan ile ilişkileriniz nasıl?

Deveci: 1989’da Türkmenistan’ın bağımsızlığa kavuşması Türkmensahra
Türkmenleri arasında da büyük sevinç
oluşturdu. Artık Türkmenlerin adına bir devlet olabilecekti. İran ve
Türkmenistan arasındaki dostluk ve sıcak ilişkiler neticesinde, aradaki sınır
açılarak 70 yıl birbirinden uzak düşen Türkmenler, yeniden birbirlerine
kavuşmaya ve buluşmaya imkân buldular ve iki taraftaki Türkmenler arasında
unutulmayacak anlar yaşandı. Türkmenistan ve İran’daki Türkmenler sınır
bölgesine ait pasaport kullanarak karşı ülkede yılda 4 defa 2’şer hafta bulunma
hakkı kazandılar.

Türkmenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı
Saparmurat Niyazov, dünyada yaşayan diğer Türkmenleri de göz ardı etmedi. Dünya
Türkmenlerini bir araya getirmek, düşünceleri paylaşmak ve medenî ve ilmî ve
kültürel iş birliğinde bulunmak için Dünya Türkmenleri İnsanî
Koordinatörlüğü’nü kurdu. Bu koordinatörlüğe, Türkmensahra Türkmenleri de aktif
olarak katkıda bulundular. Türkmenistan TV’sinde zaman zaman Türkmensahra’yı
tanıtan programlar yapıldı. Türkmenistanlı ve Türkmensahralı bahşiler(*),
karşılıklı konserler düzenlediler. Türkmensahralı gençlere Türkmenistan’da
okuyabilmeleri için kolaylık sağlanarak, eğitim ödemelerinde % 50 indirim
yapıldı.

Ancak süreç içerisinde,
Niyazov’un yeni tutumları perspektifinde Türkmenistan’ın dünya Türkmenlerine,
özellikle Türkmensahralı Türkmenlere ilgisi azalmaya başladı.

Çetinoğlu: Sebebi biliniyor
mu?

Deveci: Değişik sebepleri olabilir:

*Türkmenistan’ın
Türkmensahra’daki Türkmenlerle ilgilenmesine İran Hükümetinin hassasiyet
göstermesi.

*İran’daki Türkmenlerin daha açık
siyasî ortamda geliştikleri için Türkmenistan’daki kapalı ve totaliter bir
hükümete sâhip olan Türkmenistan’a yeni fikirleri sokması.

*İran’daki bazı dinî grupların
Türkmenistan hükümetinin istemediği faaliyetlerde bulunması… gibi.

2002 yılında meydana gelen
Niyazov’a yönelik terör olayının ardından, Türkmenistan’ın dış dünyaya daha da
kapanması, iki taraftaki Türkmenlerin ilişkisini altüst etti. İki haftalık
sınırlı vizeler kısıtlandı. Önceleri Aşkabat’a kadar gidebilen yolcuların sınır
bölgesinden daha uzaklara gitmeleri engellendi. Milletlerarası vizelere de o
kadar zor şartlar getirildi ki, artık hiçbir İranlı kolaylıkla vize alamaz
oldu. Türkmen öğrencilerine sağlanan eğitim kolaylığı da ortadan kaldırıldı.

Türkmensahralı Türkmenler, İran
kanunları çerçevesinde Türkmenistan’dan sâdece kültürel destek istiyorlardı,
ancak bu da olmadı. Türkmensahra’da beklenen Türkmen Kültür Evi kurulamadı ve
Türkmence eğitim imkânı sağlanamadı. Hiçbir Türkmensahralı’ya Türkmen olduğu
halde Türkmenistan vatandaşlığı verilmedi.

Çetinoğlu: Türkmenbaşı’dan
sonraki durum nedir
?

Deveci: Yeni Cumhurbaşkanı Berdimuhammedov’un işbaşına gelmesiyle,
hissedilir bir değişiklik yaşanmadı. Hâlen, İran ve Türkmenistan’ın kültürel
ilişkileri, bağımsızlık günleri ve ‘Mahdumkulu’nu anma’ gibi özel günlerdeki
karşılıklı resmî katkılarla sınırlıdır.

Çetinoğlu: Türkmensahra
Türkmenlerinin günümüzdeki genel durumlarını özetler misiniz?

Deveci:  İran’ın kuzey
doğusunda Türkmensahra bölgesinde yaşayan 2.000.000 Türkmen, hem Sünni hem de
Türk olması sebebiyle İran’ın mezhep-etnik azınlıkları arasında yer alır.
Türkmenistan’ın güney sınırının ötesinde yaşayan Türkmensahralı Türkmenler,
Türkmenistan ile ortak tarih, kültür, dil ve lehçeye sahip olsalar da, bugün
İran’ın toprak bütünlüğü ve Anayasası’na saygı göstererek, kendi gelenek ve
kimliklerini sorumluluk ile korumaya çalışıyorlar. Dolayısıyla, İran içinde
Türkmenler kendi geleneklerini koruyabilen en asil azınlık olarak bilinmektedir.
Hatta Türk dünyasını tanımak maksadıyla gezen bazı araştırmacılara göre, bu
bölge gelenekleri, dil ve folkloru ile Türk dünyasının en asil bölgesi olarak
bilinmektedir.

Ancak Türkmensahralı Türkmenler
azınlık olmanın sıkıntılarını da çekmektedirler. Bu sıkıntı üst düzey makamlara
ulaşmada, istihdamlarda, bölgede fabrika veya iş merkezi kurmakta ve seçimlerde
büyük problem olarak kendini göstermektedir.

İran sahasında birinci vatandaş
sayılmak, etnik ve dinî ayrımcılıkları ortadan kaldırmak, kimliklerini
koruyarak çocuklarına kendi dillerinde eğitim vermek, bölgede iş imkânları
oluşturularak işsizler oranını azaltmak, Türkmenlerin İran hükümetinden
istedikleri önemli konulardır.

Hatemi’nin 1997’de reformcuların
adayı olarak seçilmesi, Türkmenler arasında yeni bir ümit oluşturmuştur. O
tarihten sonra, Türkmenler şehir şûrasını kendileri seçip, Türkmenler arasından
belediye başkanı belirleyebilmişler ve kendi dillerinde gazete ve dergi
çıkartabilmişlerdir. Ancak meclis seçimlerinde, yanlış seçim bölgeleri yüzünden
Türkmensahra’dan meclise Türkmen vekil göndermekte imkânsızlıklar
yaşanmaktadır. Türkmenler ve diğer azınlıklar arasında yaşanan rekabet
Türkmenleri huzursuz etmektedir.

Türkmensahralı Türkmenler;
Türkmen şehirlerinin Fars şehirlerinden ayrı seçim bölgelerinin oluşturulmasını
istemektedirler.

Türkmenler reformcuların
tutumlarına umut ile bakarak problemlerinin çözülmesini arzu edip seçimlerde
çoğunlukla reformcuları desteklemektedirler.

Türkmensahra Türkmenleri. Türk
dünyasında iyi tanınmamaktadır. Kendi milliyet, dil ve geleneğine çok değer
veren bu halk, Türk dünyası ile daha fazla ilişki ve bağlantıya geçerek
dünyadaki Türk soydaşlarının varlıklarından ve içerdeki olaylardan haberdar
olmasını istemektedir.

Çetinoğlu: Bu röportaj,
Türkmensahralı Türkmenlerin tanınmasına katkıda bulunacaktır. Türkmensahralı
Türkmenleri tanımak, Türkiye Türkleri için hem gurur vericidir, hem de
vazifedir.

Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.

Deveci: Türkmensahralı Türkmenleri, Türkiye Türklerine, soydaşlarımıza
ve dindaşlarımıza tanıtmaya vesile olduğunuz için ben de size teşekkür ederim.

 

 

Dr. ABDURRAHMAN 
DEVECİ (DİEJİ)

İran’ın
Türkmensahra bölgesinin Bender Türkmen ( Türkmen Limanı) şehrinde dünyaya
geldi.

1996 yılında
Tahran’nın Merkezi Azad üniversitesinin Sanat Araştırmaları Bölümü’nden mezun
oldu. 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi ve
Arkeoloji Bölümü’nde Doktor unvanına sâhip oldu. 

 

1997 yılında
Türkmensahra’da yaşayan iki milyon Türkmen için, ‘Sahra’ adını taşıyan ilk Türkmen gazetesini yayınladı. İran
Türkmen Halkının tek gazetesi sayılan Sahra’nın yayını hâlâ devem etmekte ve
12. senesini idrak etmektedir.

 

2007’de Türk Dil
Kurumu’nda Türkçe-Farsça Örnek Sözlük üzere çalıştı. Sözlük 1 yılda
tamamlandı.

 

Türkiye Avrasya
Yazarlar Birliği üyesidir. Kalem ürünleri genel olarak Kardeş Kalemler
Dergisi’nde yayınlanıyor.

 

İran’da Fars ve
Türkmen dilinde yirmiden fazla kitabı yayınlandı. Bâzılarının isimleri: 

*Sag-i Har : (Bayındırlık
Bakanlığı’nca ödüllendirilen Farsça roman. Tahran, 1997) 

*Tacmmuhammet
ve div-i siyah ve sefid
: (Fars dilinde sahne oyunu. Tahran 1999)

*Sage
Man Akca
: (Benim Köpeğim Akça. Fars dilinde hikâyeler Tahran, 1976)

*Mâhî:  (Balık. Fars dilinde hikâyeler, Tahran
1991)

*Deraht-e  Berkeli: (Berkeli’nin Ağacı, Fars
dilinde hikâyeler Tahran  1991)

*Mogaddame-i Bar
Edabiyat-i Amiyane-i Torkman: (Türkmen Halk Edebiyatına Bir Giriş, Fars ve
Türkmen dili birlikte kullanılan araştırma. Tahran, 2000)

*Türkmen
dilinde şiir
CD.

 

Önceki İçerikKonudan Konuya (3)
Sonraki İçerikYalanlar Cumhuriyeti
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.