Dîvânu Lugati’t-Türk

157

Kaşgarlı Mahmud tarafından
Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu
göstermek maksadıyla yazılan ilk Türk dili sözlüğüdür.

 

Kaşgarlı Mahmud eserini, 25 Ocak
1072 tarihinde yazmaya başlamış ve birkaç defa gözden geçirip yeni ilâveler
yaptıktan sonra 12 Şubat 1074 tarihinde tamamlamıştır. Eserini, 1077 yılında
Bağdat’ta Halife Muktedî-Biemrillâh’a takdim etmiştir.

 

Türk dilinin ilk sözlüğü olan
Dîvânü Lugati’t-Türk, çeşitli Türk boylarından derlenmiş bir ağızlar sözlüğü
özelliğine de sâhiptir. Bununla birlikte eser yalnızca bir sözlük olmayıp
Türkçenin 11. yüzyıldaki dil özelliklerini belirten, ses ve yapı bilgisine ışık
tutan bir gramer kitabıdır. Ayrıca kişi, boy ve yer adları kaynağı ve Türk tarihine,
coğrafyasına, mitolojisine, folklor ve halk edebiyatına dair zengin bilgiler
ihtiva eden, aynı zamanda döneminin tıb ilmi ve tedavi usulleri hakkında bilgi
veren ansiklopedik bir eser niteliği de taşımaktadır.

 

Kaşgarlı Mahmud eserini yazarken
o devrin Türk illerini bir bir dolaşmış ve doğrudan doğruya kendi derlediği dil
malzemesine dayanmıştır. Bu bakımdan eserde çeşitli Türk boylarının ağızları
üzerinde bizzat müşahedeye dayanan tespitler ve karşılaştırmalar yer
almaktadır. Yazar 11. yüzyılda Asya Türk kavimlerini boylarına göre tasnif
ettikten sonra bunları konuştukları dil ve ağız farkları yönünden ele almış,
Türk boylarının birbirine olan yakınlıkları ve temasları üzerinde de durmuştur.

 

Ağızların edebî kabiliyetleri göz
önünde bulundurulduğunda eserde başlıca iki ağız üzerinde önemle durulduğu görülür.
Bunlardan biri, ‘Türk şivelerinin en ince
ve zarif olanı
’ diye nitelendirilen Hâkaniye Türkçesidir. Diğeri ise ‘Türk şivelerinin en kolayı’ olarak vasıflandırılan
ve daha sonra geniş bir edebiyat meydana getiren Oğuz Türkçesidir.

 

Eserde Oğuzların bütün boyları ve
damgaları ayrı ayrı zikredilmiş ve sözlükte Hâkaniye Türkçesinden sonra en çok
Oğuz Türkçesi’ne ait kelimeler yer almıştır.

 

Dîvânu Lugati’t-Türk’te madde
başı olarak alınan kelimelerin sayısı yaklaşık 9000 civarındadır. 

 

Kaşgarlı, daha ziyade halk
arasında kullanılan Türkçe kelimeleri derlemiş, Müslüman olmayan bazı Türk
boylarının dillerinden derleme yapmamıştır. Her kelimenin hangi ağza ait olduğu
belirtilmemekle birlikte bunların bir kısmı zikredilmiştir. Buna göre eserde
Oğuz ağzına ait 185, Kıpçak ağzına ait 45, Çiğil ağzına ait 39. Argu ağzına ait
36, Yağma ağzına ait 23, Kençek ağzına ait 13, Tuhsı 7, Suvar 4, Hotan 2,
Yabaku (Nazman) 2 ve Kay ağzına ait 2 kelime kaydedilmiştir. Türk adıyla anılan
kelimelerin sayısı ise 12’dir.

 

Eserde madde başı olan kelimelerin
açıklamaları yapılırken manalarının daha iyi anlaşılmasını sağlamak maksadıyla
deyimlerden, atasözlerinden ve şiirlerden örnekler verilmiş ve bunların Arapça
tercümeleri de yapılmıştır. Ayrıca bazı ayet ve hadislerden deliller
getirilmiştir. Sözlüğün çeşitli yerlerinde dağınık halde bulunan atasözlerinin
toplam sayısı yaklaşık 290 kadardır. Bunlar bazı araştırmalara konu edilerek
makale veya kitap hâlinde topluca neşredilmiştir.

 

Türk halk şiirinin günümüze kadar
gelen en eski örnekleri olarak kabul edilen şiirler ise dörtlük veya beyit
şeklindedir. Genellikle yedili veya sekizli hece vezniyle kaleme alınan ve
koşma tarzında kafiyelenen dörtlüklerin çoğu savaşla ilgili olup bunun yanında
tabiatı konu alan, av eğlencelerini anlatan şiirler de vardır. Eserdeki
şiirlerin kimlere ait olduğu hakkında herhangi bir kayda rastlanmamakla
birlikte Çuçu adlı bir Türk şairinden söz edilmektedir. Kendisine âit şiirler
de bulunduğu ifade edilmektedir.

 

Dîvânu Lugati’t-Türk, Türk toplum
hayatının her sahasına ait çeşitli bilgileri ihtiva etmektedir. Bu bakımdan
eser içinde yer alan âdetler, akrabalık, evlenme, atçılık ve binicilik,
aygıtlar, bağcılık ve bahçıvanlık, beslenme, mutfak, yemekler, bitki, coğrafya,
dil bilgisi (fiil yapısı, fiilden fiil yapma ekleri), Oğuzca sözler, ses
taklidi kelimeler, inanç kültürü (itikadlar, şamanizm), tabiat, dokuma ve
bezeme, eğlence, millî oyunlar, müzik, şiir ve dans, ev eşyası, giyim kuşam,
gök bilimi, hayvan adları, hakan, kadın, savaş (savaş tekniği ve silâhlar),
spor ve oyunlar (ayak topu, çevgân, yumruk oyunu), tabâbet, tarım, toplum
hayatı, Türk evi, ulaşım ve taşıtlar gibi konular yönünden de incelenip
değerlendirilmiştir.

 

Kaşgarlı Mahmud’un eserinde yer
alan haritanın ilk Türk dünyası haritası olması bakımından büyük değeri vardır.
Haritada Türklerin oturduğu yerlerle bunların münasebette bulunduğu milletlere
de yer verilmiştir. Dağlar kırmızı, denizler yeşil, ırmaklar mavi, kumluk
alanları sarı renklerle tespit edilmiştir. Haritanın esas merkezini Balasagun
şehri teşkil etmiş, diğer şehirler ve belli başlı yerler bu şehre göre
düzenlenmiştir.

 

Eser ilk defa Kilisli Rifat Bilge
tarafından incelenerek Arap harfleriyle, İstanbul’da 1914-1916 yıllarında üç
cilt hâlinde yayımlanmıştır. Bu ilk yayımdan sonra eser ve müellifi üzerinde
yurt içinde ve batı ilim dünyasında birçok araştırma ve inceleme yapılmıştır.
Yurt içinde başta M. Fuad Köprülü, Zeki Velidi (Togan), Necib Âsım (Yazıksız),
Kilisli Rifat Bilge, Besim Atalay, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun ve Ahmet
Caferoğlu olmak üzere birçok ilim adamı Kaşgarlı Mahmud ve eseri üzerinde
çalışmıştır. Batıda ise Alman, Rus, Macar ve Fransız bilginler Dîvânu Lugati’t-Türk’e
dair çeşitli yayınlar yapmışlardır.

 

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un hazırladığı Kâşgarlı Mahmud DÎVÂNU LUGATİ’T-TÜRK Giriş-Metin-Çeviri-Notlar-Dizin
isimli eser, 20 X 26,5 santim ölçülerinde, 995 sayfa olarak 2018 yılında
yayımlanmıştır. 

 

TÜRK DİL KURUMU
YAYINLARI:

Remzi
Oğuz Arık Mahallesi, Atatürk Bulvarı Nu: 217 Çankaya, Ankara. Telefon:
0.312-457 52 00 Belgegeçer: 0.312-468 07 83 
Genel ağ:
http://tdk.org.tr 

 

 

 

 

KAŞGARLI MAHMUD:

11. yüzyılda
yaşamış, Türk dilinin ilk sözlüğü müellifi ve en eski Türk dili
araştırmacısıdır.

 

Doğum yerinin
Barsgan olduğu bilinmekle birlikte, doğum tarihi kayıtlara intikal
etmemiştir. 

 

Kitabının Abbasî
halifesine sunuş kısmında kendisini Türk kavminin soyca en köklü kişisi
olduğu kayıtlıdır. Öte yandan bir münasebet düşürerek ailesinin ülkede ‘emirler’ diye tanındığını söylemekte
ve soy ağacının Mâverâünnehir ve Buhara fâtihi Nasr İlig Han (Arslan llig
Nasr b. Ali) adındaki zata dayandığı anlaşılmaktadır. O’nun, Karahanlı
hükümdar soyundan geldiğine dâir bilgiler de inandırıcıdır. Annesi geniş ve
derin kültürlü bir kadındır. Okula Opal’de başlayıp gençlik yıllarında Kaşgar’da
yüksek sınıftan aile çocuklarının devam ettiği Medrese-i Hamîiryye ve
Medrese-i Sâciyye’de okudu. Medrese yıllarında zamanının klasik ilimleri
yanında Arapça ve Farsça öğrenmiştir. 1057’de babası ve aile fertlerinin
saraydaki suikasta kurban gitmelerinin ardından başka ülkelerde geçen uzun
gezgincilik yılları sonunda geldiği Bağdat’ta eserini tamamlayarak Halife
Muktedî-Biemrillâh’a sunmuştur. 1080’de kendi ülkesine dönüp Opal’de kurduğu
Medrese-i Mahmûdiyye’de müderrislik yaptıktan sonra 1090 yılında doksan yedi
yaşında iken burada vefat etmiştir. Başka bir rivayete göre ise eserini
halifeye sunduktan birkaç yıl sonra 89 yaşında iken Kaşgar’a dönmüş,
med¬resesinde sekiz yıl müderrislik yapmış ve doksan yedi yaşında vefat
ederek med¬resesinin yanında yapılmış olan türbeye gömülmüştür.

 

Kaşgarlı Mahmud’un
mezarının keşfi mahallî basından başlayarak haber ajansları vasıtasıyla
dünyaya duyurulduğunda ilim âlemi tarafından heyecanla karşılanmış ve Türkiye
basınında da gecikmeden akis bulmuştur

 

Bugün Türk
dünyasının Doğu Türkistan, Kırgız, Türkmen ve Kazak kollarının aralarında
paylaşamadıkları, her birince kendilerine mal edilmek istenen Kaşgarlı
Mahmud’un Orta Asya Türklüğü’nün hangi soyundan olduğu çok farklı görüşlerin
karşılaştığı tartışmalı bir konudur. Onun konuştuğu ve eserine de akseden ana
dilinin doğup büyüdüğü Barsgan ve Isık Göl yöresinde yerleşik Tuhsı (Türkeş)
ve Yağma Türkleri’nin Türkçesi olduğu, soy mensubiyetinin de buraya ait
bulunduğu en inandırıcı görüş durumundadır.

 

Hz. Muhammed’e
(sav) ait olduğu idia edilen sözlere dayanarak Türklüğü yüceltme gayreti
içinde olan Kaşgarlı Mahmud, Türklerin dünya düzenini sağlamaktaki târihî
misyonunu belirterek, el-Câhiz’in ‘Türklerin
Faziletleri
’ isimli eserine bir yenisini eklerken  İslâm dünyasına Türklük adına bazı
mesajlarla birlikte Türk dilini öğrenme yolunda bir çağrıyı iletir. Türk
dilinin dillerin en zengin ve en mazbutu bilinen Arapça ile at başı yürür bir
seviye ve kabiliyette bulunduğu şeklinde o zamana kadar hiçbir dilci ve lügat
müellifinin telaffuz edemediği bir dâvâyı dile getirir.

 

Kaşgarlı Mahmud’u
kendi çağı ve onun ötesinden bu yana günümüz için de önemli bir şahsiyet
kılan en mühim taraf, kendisine kadar hiç ele alınmamış ana dilinin söz
servetini ve onu yöneten kurallarını meydana çıkarmasıdır. Bu hizmeti
gerçekleştirme ihtiyacını çok öncelerden hissetmiş ve bu uğurda içine girdiği
büyük çalışmanın yanı sıra Türkçenin üstünlüğüne ve İslâm âlemi için
üniversalliğine inancını cesaretle ortaya koymuştur.

 

Eseri, Kaşgarlı
Mahmud’a Türkoloji târihinde müstesna bir yer açmıştır. Türkoloji’de ufuk
genişletici bir rol üstlenen Dîvân’ı onu günümüzde daha da artan bir değer ve
itibarın sâhibi kılmaktadır.

 

 

 

Prof.
Dr. AHMET BİCAN ERCİLASUN:

    
8 Şubat 1943 târihinde İzmir’de dünyaya geldi. Büyük babasının vefatı
sebebiyle ailesiyle birlikte bir müddet Kıbrıs’ta kaldıktan sonra 1951
yılında İzmir’e döndüler. İlk ve ortaokul ile İmam Hatip Lisesi’ni İzmir’de
okudu.  Fark imtihanı vererek 1963
yılında klasik lise diploması aldı.

    
Aynı yıl, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji
Bölümü’nde yüksek tahsile başladı. 1967 
              yılında Atatürk
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde açılan
asistanlık imtihanını kazandı. 

    
1967-1971 yılları arasında, bir yandan Atatürk Üniversitesi’nde
öğrencilere Türkiye Türkçesi, Osmanlı Türkçesi, Orhun Türkçesi dersleri
verirken; Kars ve ilçelerinde derlemeler yaptı.

1971 yılında Dr. ünvanını aldı, aynı yıl,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdarî Bilimler Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak tayin edildi.

    
Haziran 1976- Ağustos 1977 döneminde Amerika Birleşik Devletleri’nde
Washington Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulundu.

    
Doktora sonrasında çalışmalarını daha ziyade Türk lehçeleri, eski Türk
dili ve Türkiye Türkçesi’nin problemleri üzerinde çalıştı. 1979 yılında
Doçent unvanını aldı.

    
1980 yılında Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü aslî üyeliğine seçilen
Doç. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, 1983 yılında (ek görevle) Gazi Üniversitesi
Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü Başkanlığına tayin
edildi. Bu görevi 1985 yılına kadar devam etti. 1983 yılında Yüksek Öğretim
Kurulu tarafından Türk Dil Kurumu Aslî Üyeliği’ne seçildi.

    
1984 yılında “Dilde Birlik” adlı eseriyle, Türkiye Millî Kültür
Vakfı’nın ‘Fikir Dalı Armağanı’na lâyık görüldü.

    
1986 yılında Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ne Profesör
olarak tâyin edildi. Bu fakültenin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kurdu.
1986-1991 yılları arasında Gazi Üniversitesi Basın-Yayın Yüksek Okulu’nda
müdürlüğü yaptı.

    
1991 yılında, dönemin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’in isteği
üzerine Türk Cumhuriyetleri’nden gelen bilim heyetine başkanlık edip,
Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’nü hazırladı. 1992 yılında Gazi
Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları
Bölümü’nü kurdu ve bölüm başkanı oldu. 1993 yılında Yüksek Öğretim Kurulu’nda
Türk Dünyası Müşaviri olarak görev yaptı.

03.11.1993 tarihinde vekâleten; 24.04.1994
tarihinde ise, Üçlü Kararname ile asaleten Türk Dil Kurumu Başkanı olarak tayin
edildi. 06.11.2000 tarihinde Türk Dil Kurumu başkanlığından kendi isteğiyle
ayrıldı. 20.01.2001 – 20.01.2002 tarihleri arasında Türkiye-Kırgızistan Manas
Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı; fakültenin dekanlığını ve Türkoloji
Bölümü’nün başkanlığını üstlendi. Hâlen Gazi Üniversitesi Fen- Edebiyat
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesidir.

    
Türk Cumhuriyetleri’ni, ata dede Türk yurtlarını araştırma, inceleme,
belgeleme ve görüntüleme maksadıyla defalarca dolaştı, Türk dünyasının
problemleri üzerinde çalıştı,  şiir,
deneme, hikâye, roman yazdı. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Türk Ocağı,
Aydınlar Ocağı ve Azerbaycan Kültür Derneği üyesidir.

     Kitap hâlinde yayınlanmış eserleri:

Arpaçay Köylerinden Derlemeler, Bugünkü
Türk Alfabeleri, Kars İli Ağızları-Ses Bilgisi, Kutadgu Bilig Grameri-Fiil,
Dilde Birlik, Uygur Halk Masalları (Şekür Turan’la), Türk Dili ve Kompozisyon
Bilgileri (Ortak), Moğolistan ve Çin Günlüğü, Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri
Sözlüğü, Türk Dünyası Üzerine İncelemeler, Türk’ün Kayıp Kitabı, Atsız,
Türkçülüğün Mistik Önderi, Atsız’ın Hikâyeleri (Yayına hazırlayan)

     
Millî ve milletlerarası sempozyumlarda pek çok tebliğ sundu.

 

 

 

Prof. Dr. ZİYAT AKKOYUNLU:

1946 yılında Irak’ın Türk şehri
Kerkük’te dünyaya geldi.

Yüksek tahsilini Ankara Üniversitesi
Dil-Târih ve Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı.
Yüksek Lisans ve doktora eğitimini de burada tamamladı. Aynı üniversitenin
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Türk Halk Bilimi Anabilim Dalında öğretim
üyeliği ve anabilim dalı başkanlığı görevini yürüttü. 1985’de Doçent, 1992’de
Profesör oldu. Denizli Pamukkale Üniversitesinde dekan yardımcılığı yaptı.
Ankara’da Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı.

Dîvânu Lugâti’t-Türk, Irak Türk
edebiyatı ve Kerkük folkloru üzerine çalışmalarıyla tanınmıştır. Kolay
Osmanlıca ve benzeri konularda eserleri vardır.

12 Mart 2003 tarihinde Ankara’da
vefat etti. 14 Mart 2003 Perşembe günü düzenlenen cenâze merasiminin ardından
Karşıyaka Mezarlığına defnedildi.

 

 

DÎVÂNU LUGATİ’T-TÜRK HAKKINDA BİRKAÇ CÜMLE:

Eserin tam adı
Kitâbu Dîvâni Lugâti’t-Türk’tür; ‘Türk
lehçelerini toplayan kitap
’ demektir. Kısaca Dîvânu Lugâti’t-Türk (DLT)
olarak bilinir.

DLT, Karahanlı
döneminin iki büyük eserinden biridir. 1069 yılında Yusuf Has Hâcib
tarafından yazılmış olan Kutadgu Bilig, 6600 küsur beyitlik özgün bir siyasetnamedir.
1074 veya 1077 yılında yazımı tamamlanan DLT ise özgün ve zengin bir
sözlüktür. Karahanlı dönemine ait başka eser ve belgeler de vardır. 11.
yüzyıla ait olduğu tahmin edilen satır altı Kur’an tercümeleri de dönemin
dilini açık olarak yansıtan önemli eserlerdir. 12. yüzyılda Edib Ahmed bin
Yükneki’nin yazdığı Atebetü’l-Hakayık diğerlerine göre daha küçük dinî-
ahlâkî bir eserdir. Karahanlılar döneminden kalma Uygur ve Arap harfli hukuk
belgeleri de vardır. İşte DLT, bu külliyatın en önemli eserlerinden biridir.
Barındırdığı zengin söz ve gramer malzemesi dolayısıyla DLT, sadece Karahanlı
dönemi için değil, târihî ve yaşayan bütün Türk lehçeleri için en önemli kaynaktır.

DLT’nin bugüne
ulaşmış olan tek nüshası, İstanbul Fâtih’teki Millet Yazma Eser
Kütüphânesinde, Arapça eserler bölümünde (A. E. Arabî) 4189 numarada
bulunmaktadır.

DLT her şeyden
önce bir sözlüktür. Ancak gerek eserde yer alan söz varlığının tematik
çeşitliliği, gerek birçok kelime için karşılık vermekten öte yapılan
açıklamalar, gerek girişte ve bazı bölüm sonlarında verilen bilgiler eseri
âdeta bir Türkiyat ansiklopedisi hâline getirmiştir. Bu sebeple DLT hakkında
tam bir fikir sâhibi olabilmek için muhtevasıyla ilgili özellikleri maddeler
hâlinde belirtmek yararlı olacaktır.

1-DLT, 9000
civarında Türkçe kelimenin Arapça karşılıklarını veren bir sözlüktür.

2-DLT, çeşitli
bölümlerin veya kelime listelerinin sonunda yapılan gramer açıklamaları,
özellikle y. 279-304. sayfalar arasında verilen bilgiler dolayısıyla 11.
yüzyıl ölçünlü Türkçesinin küçük bir grameridir.

3-DLT, 11.
yüzyıldaki Türk boylarının ağızları hakkında bilgiler veren diyalektolojik
bir çalışmadır.

4-DLT, 11.
yüzyıldaki Türk boy ve alt boyları hakkında bilgiler veren etnolojik bir
eserdir.

Önceki İçerikAtatürk Karşıtlarına
Sonraki İçerikİngiltere’den Tespitler (25)
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.