08 01 2018 Tarihi itibariyle Devlet Bahçeli, basın toplantısında yaptığı açıklamalarla tarihin silinmez sayfalarına kap kara bir not düştü. “2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP seçimlere girmeyecek, Cumhurun adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyecek”.
İş cumhurbaşkanlığı seçimiyle de kalmıyor. Ondan sonraki beş yıl süreyle de cumhurbaşkanlığı sisteminin rayına oturması için yine AKP’ye desteğini sürdürecek.(Siyasal hayatta 24 saat bile çok uzun zaman sayılırken; bir muhalefet partisinin yedi yıla yakın bir süre iktidar partisine destek çıkması nasıl bir mantıkla izah edilir anlaşılır gibi değil.)
Böylelikle CHP den sonra Türkiye’nin en eski partilerinden biri olan MHP, tarihi misyonunu tamamlamış teslimiyetçi görüntüsüyle sadece taraftarlarının değil, değişik partilerden birçok kişinin dahi yüreklerini burkmuştur.
Kolaymı; Milliyetçi Hareket Partisi Tabutluklardan tutun Mamak mahkemelerinde idamla yargılananların partisi. Adlarına ağıtlar yakılmış beşbin küsür şehidin gönül verdiği bir parti.
Ama gelin görün ki, 15 yıldır ülkeyi kötü idare eden AKP hükümetlerini haklı olarak eleştiren, zaman zaman dozunu kaçırsa da muhalefet partisi olmanın görev şuuruyla yapılan yanlışlara yanlış dedi. Çözüm süreci müsebbiplerine: “yüce divanda hesap sormazsam namerdim” 17-25 Aralık yolsuzluk olayları için genel merkez’in saatlerini 17-25’e ayarlayan Sayın Bahçeli, 15 Temmuz 2016 sonrası ani bir karar değişikliği ile hükümet’in yanında yer almaya başladı.
Herkesin sorduğu soruyu kendi kendime bende soruyorum:
Peki ama ne oldu?
Bir “BEKA” meselesidir gidiyor. Hükümet işine geldiği konularda BEKA falan dinlemiyor, üst üste çıkarılan KHK lerle dilediğini yapıyor.
Ama gerek Bahçeli’nin gerekse Erdoğan’nın iki liderin de BEKA sorunu yok değil var. Çünkü birisi 7 Haziran seçimlerinden sonra partisinin vekil sayısını 80’den 40’a düşürdü.(3 Kasım seçimlerinde) Hele Yeni Parti kurulduktan sonra Sayın Meral Akşener’in yurt gezilerinde gördüğü ilgi, MHP’nin değil baraj üstüne çıkması 5-7 bandını yakalarsa kendilerini şanslı saysınlar. Diğeri ise kendisini %50 + 1 gibi zor bir yükümlülüğün altına soktu.
İşte bu ikisi için gerçekten BEKA sorunu var.
İşin enteresan tarafı Sayın Bahçeli, bazı durumlarda AKP’ye mensup milletvekillerinin dahi eleştirmekten çekinmediği son çıkan KHK’nin yanlışlarını AKP’lilerden önce savunup eleştirenlere veryansın ediyor.
Belki de bu gidişle adını, dünya siyaset tarihine “muhalefeti eleştiren muhalefet lideri” olarak yazdıracak!
Burada bir noktayı daha hatırlatmakta fayda var. Sayın Bahçeli’nin kendisine yakın kimselere karşı pekte vefalı olduğu söylenemez. 2000 Yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP’li Sadi Somuncuoğlu’nun nasıl engellenerek adaylıktan vazgeçirildiğini hepimiz iyi biliyoruz.
İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, daha meydanlara iner inmez cumhurbaşkanlığına aday olacağını söyledi. Düne kadar Sayın Bahçeli’nin kendi milletvekili, kendi meclis başkanvekiliyken şimdi komplo üzerine komplo kurmak ne ile izah edilir onu takdirlerinize bırakıyorum.
Yaklaşık 1,5 ay önce Ankara’da MHP’nin düzenlediği gövde gösterisi niteliğindeki gençlik kurultayına, yurdun dört bir yanından Ankara’ya akın akın Ülkücü gençler geldi.
Bahçeli kürsüye çıktığında hepsi bir ağızdan: “Devletin başına Devlet gelecek” diye attıkları sloganın sadece hoş bir seda olarak kalacağını bilseler gelirler miydi, gelseler de yinede haykırırlarmıydı hiç sanmıyorum.
Kalın sağlıcakla…