Deniz Kıyısında Hayat

66

“Daha siz tatile çıkmadınız mı?” diye soruyor birbirine komşular veyahut “Belli tatilden yeni dönmüşsünüz? Bayağı yanmışsın!? Havalar da cidden sıcaktı, iyi akıl etmişsiniz denize gitmekle!” deyiveriyorlar. İstatistikler ne diyor bilmiyorum ama, doğa ve dağ turizmi henüz yeterli değil Türkiye’de. Kış turizmi ise sadece imkanı ve unvanı olanların gerçekleştirdiği bir tür. Peki “sılayla hasret” giderenlere ne diyeceksiniz? “Sılaya hasret” tatilleri sürekli azalsa da konumunu kısmen de olsa koruyor. Fakat sılalar da artık eski sıla değil değişimden ve dönüşümden çok etkilendi. İç göç hızla sürüyor, tarım alanları ve yeşilliklerimiz yerleşime açılıyor.

 

Antalya’da hani o hararetin zirveye vurduğu zaman diliminde iki hafta kaldım.  Asfaltın sıcaklığı yollarda yüzünüze vuruyordu. Rüzgar esmiyor, yağmur çiselemiyor, havada bulut yeteri kadar görünmüyordu. Kitle iletişim araçları ise Allahtan klimalarını açıyorlardı da yer değiştirmeler kolay oluyordu. Marketlerin dükkânların, mağazaların, salonların, AVM’lerin de klimaları sürekli çalışıyordu.

 

Ne kadar da gökdelen dikilmiş Akdeniz’de?

 

Ucuz tatil aramak beyhude. Fiyatları küçük gösterenler size daha büyük masraf çıkartıyor. Mesela kliması yok. Kahvaltı ve yemek vermiyor. Denize ve merkeze uzak arabayla gitmek gerekiyor vs! En ucuz yer yine de kamu kuruluşlarının tesisleri. Buraya “eğitim ve sosyal” tesisler deniyor, yoksa resmi izin alınamıyor. Oysa tümü de eğitim amaçlı inşa edilmiş. Ara sıra da yapılmıyor değil. Ben orada iken “genel müdür gelecek ve daire başkanlarıyla toplantı yapacak” diye, bir tesisin lokantasının dörde birini VİP Salonu yaptılar. Adeta yıkıp yeniden inşa ettiler. Oysa biliyorum ki 10-15 sene evvelki bazı genel müdürler sıraya girerek yemek alıyorlardı normal personel gibi. Şimdilerde bazıları kaba, görgüsüz veya sonradan görme, asosyal olduğu için konumunu hemen değerlendiriyor!. Sahilde haşemalı, mayolu ve bikinililer aynı sahili paylaşıyorlar. Haşemalıların yanındaki erkekler ve çocukları daha modern kadına göre. Herkesin elinde akıllı telefon onunla meşgul. Denize girenler, güneşlenenlere göre daha az. Hele dubaya kadar ulaşanlar, sayıya gelecek kadar miniminnacık.

 

Kitapla Tatil Olmaz Peki Dergiyle?

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı “gezici kütüphane”lerini tatil beldelerine gönderiyor. Sevindim. Tatilde kitap okuyan oluyor mu? Sahili bir uçtan diğerine kadar dikkatle izledim: iki kişi kitap, dört  tatilci de gazete okuyordu. Gazete bayiine sordum satılan ve okunan gazeteler genelde muhalif ve magazin gazeteleri. Tiraj raporları bu tespiti doğruluyor. Okunan kitaplar ise “çok satanlar” listesinde olanlar. Kampın müsait bir yerine park etmiş, “gezici kütüphane” bir kamyon üzerine dizayn edilmiş. İçeride çok sayıda kitap raflarda. Dışardaki masada ise dergi ve mecmualar. Sevindim. Tatil  beldesinde hangi dergiler okunur merak ediyorum doğrusu. Bir zamanlar Hayat,Ses ve Hey Dergisi vardı böylesi yerlerin favorisi. Gerçekten bu magazin dergileri zamanına göre ofsetten de pahalı tifturuk baskının en güzel örnekleriydi. Sonra Yılmaz Öztuna’nın Tarih, hala devam eden Aylık Bütün Dünya da öyleydi. Dikkatle takip edilirdi.

 

Gezici Kütüphanede oturdum, birkaç saat bütün dergileri inceledim, ne giden oldu, ne gelen, sadece yöneticisi “içerde kitaplarımız da var” diye bir hatırlatmada bulundu. Masadaki dergileri teker teker notlarım arasına aldım, yönetici de “bu adam ne yapıyor?” diye merakla beni izliyordu.

 

Birkaç Resim, Birkaç İsim

 

1.Kültür ve Turizm Dergisini sevdim. Eren Safi kucaklamış götürüyor. Dergi güncelliği ve tanıtımı iyi yakalamış. Allahtan Kültür Bakanlığı yayınlamıyor da dergi okunacak bir halde. Bana göre tam tatile göre de konular yansıtılıyor. Abdullah Ziya Kazanoğlu, Cemil Meriç, Ahmet Ümit, Orhan Kemal gibi tatilde de okunacak yazarlar hatırlatılıyor. İçerde bu yazarların eserleri de var.  Sergi ve sanat haberleri de bir hayli fazla. Sevdim bu pahalı dergiyi.

 

2.Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi vardı yine masa üzerinde. JackLondon ve Eserlerinde Alkolizm adlı incelemeyi dikkatle okudum. Çünkü tatil beldelerinde en fazla tüketilen alkolsüz değil alkollü içeceklerdi.London da önce bir alkolikti.

 

3.Andante klasik müzik dergisi. Serhan Bali önetiyor. 3. İlk defa karşılaştım Tevfik İhtiyar’ın sorumluluk aldığı “RH+” adlı dergiyle.Koleksiyonerler için çok ideal bir yayın. Sanat ağırlıklı üstelik. Böyle bir yayın beni sevindirdi doğrusu.

 

4.Av Doğa Dergisi de ilgililer için önemli. Hele bölgede her türlü avlanma olduğu düşünülürse. Kamil Üçbaş’ı kutlarım.

 

5. Olta dergisi de öyle.

 

6.Suat Göçer ve Dilek Karataş “Filmarası” diye bir dergi yayınlıyorlar. Tatil için dikkat çeken bir yayın.

 

7. Güncel Sanat Antalya’da Mehtap Üzümcü tarafından neşre hazırlanıyor. Baktım masa da Antalya da temsil ediliyor. Tebrik ederim.

 

8.Turkuaz Bazaar Eda Göklü sorumluluğunda yayına hazırlanıyor, yabancı turistler için bir el dergisi.

 

9.Varlık olmazsa olmazlardan kamuda. Her yönetim alaka gösterir. Sanırım en aksakal dergi yayıncılığımız arasında. Keşke Hisar da kalabilseydi. Dünyayı etkileyen ve yeni görüşlerle tartışmaya açan yazar Sartre koltuğunun altına almış, Paris caddelerinde bağırarak gazete satıyor bir resim ve yazıda. Bizdeki muharrirlerimize duyururum. Keyifle okudum bu yazıyı.

 

10. Sosyalist Ömer Laçiner de siyasi irade hangi otoriteye teslim edilirse edilsin Birikim’i ile mutlaka gündeme girer. Sol ve İslamcılık İttifakı dikkatimi çekti. Kulvarı değiştiren Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu ile de bir görüşme vardı dergide.

 

11. Tarih Vakfı önemli çalışmalar yapıyor ve yayınlıyor. Toplumsal Tarih de bunlardan periyodik aralıkla çıkan bir yayını.

 

12. Milliyet Sanat.

 

13.DE dergisi de Kültür Bakanlığının abonesi olup okuyuculara arz ettiği yayınlardan.

 

14. Ramazan Kayan’ın sorumluluk aldığı Özgün İrade’deortadoğunun önemli ismi ve ülkemizde de iyi tanınan Cevdet Sait röportajını pek sevdim.

 

Emir “Oku” mu “Okuma” mı?

 

Dergiler esasında birer yazarlık okuludur. Her yazar, şair, mütercim, sanatçı mutlaka gençliğinde böyle bir uğraş vermiştir, öğrenci iken böylesine bir dergi çıkarmıştır, satsın, satmasın düşünmeden. Çünkü bu mektep böyle bir okul işte. Hastalık, eski tabirle mürekkep kokusu böyle bulaşıyor. Ancak şimdi gençlerin genelde böyle sancıları yok, akıllı telefon onlara yetiyor da artıyor bile. Sürekli eleştirdiğimiz batının gençleri ve mekteplileri ağabeylerinin icat ettiği akıllı telefonu değil de, ata dedelerinden miras kalan kitabı tercih ediyorlar. Bir kamu kuruluşundaki Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “gezici kütüphanesi”ndeki masada başka dergiler de vardı. Galiba bunlar okunmak için değil de denge için gibi geldi bana. Üstelik bu dergiler diğerlerine göre de şanslıydı:

 

15.Berna Olgaç Çelikbaş Mühür adında şiir ve edebiyat dergisini yayınlamış. Biraz amatör. Ama olsun yüreklerine sağlık.

 

16.  Yağmur da Abdullah Aymaz imzası var.

 

17.Edebiyat Ortamı Ankara’da Mehmet Ali Bulut ve arkadaşlarınca yayınlanıyor. Benim de sevdiğim ve takip ettiğim bir mütevazi dergi.

 

18. Eser Saka ve Dr. Ömer Kul ve arkadaşları emek veriyor Doğu Türkistan’ın Sesi’ne.

 

19. KKTC’den de iştirak var masada Folklor Edebiyat ile.

 

20. Değerli Şair dostumuz ve Türkiye’de de tanınan, önemli bir sanatçı Zeynel Baksaç’ın Kosova’da bir Osmanlı hatırası, Küçük Bursa  Prizren’de göz nuru, alın teri döktüğü Türkçem.

 

21. Halk Bilimi Dergisi Motif Akademi

 

22. Anadolu gururu taşıyan Elazığ’daki Nazım Payam Ailesinin bir parçası Bizim Külliye’de konuların başında İngilizce özetleri alkışlanacak bir gayret.

 

23. Prof. Dr. Turan Yazgan’ın emaneti Türk Dünyası Tarih’i oğlu Közhan Yazgan titizlikle devam ettiriyor. Kitap dergi örneği olarak yayınlanıyor sürekli.

 

24.Prof. Dr. Osman Horat ve arkadaşları Ahmet Yesevi Üniversitesi için emeğini esirgemiyor Bilig’i yayınlanmaya. Türk Dünyasından ses vermeye çalışıyor. Akademik endişe daha fazla haklı olarak.

 

25. Ankara’da Türk Ocağımızca yayınlanan Türk Yurdu Dergisi nerede ise yarım asırdır en itinalı ve istikrarlı bir yayın organı olarak güçlü nefesini ve konjonktürle örtüştürdüğü sesini yükseltmeyi sürdürüyor.

 

26. Türk Boyları Federasyonu Dergisi’ni masada görmem süpriz oldu benim için. Alakalısına bulunmaz bir çalışma.

 

27. Ülküdaşımız, gönüldaşımız Süleyman Servet Kabaklı arkadaşımızı bir Zafer Bayramı gecesi hakka uğurladık. Ancak amcası Ahmet Kabaklı’dan devraldığı Türk Edebiyat Vakfı, Türk Edebiyatı Dergisi ve yayınlarının çıtasını yükselterek devam ettirdi. Türk Edebiyatı hem geleceğin ve hem de günümüzün önemli bir birikimini yansıtıyor. Türk Edebiyatı yine devam ediyor fedakarlık ve özveriyle.

 

28. Muhafazakar holdingler artık her kentte ve  her sokakta var günümüz siyasi otoritesinin imkanlarıyla. Holdinglerin bankaları ve faizsiz bankacılık uygulamaları da  yurtdışı şubelerini açacak kadar başarılı. Ancak edebiyata, sanata, kültüre, medeniyet hareketinden ziyade maddi birikimlerini artırmağı daha yeg tutuyorlar. Denizbank, İş Bankası, Garanti, kısa adı YKB olan Yapıkredi öyle değil. Kitaplık YKY dergisi ansiklopedik boyda ve kalınlıkla bunun en şık örneği.

 

Rekabet Asfaltta Kitapta, Okumakta Değil

 

Peyami Safa Türk Düşüncesi Dergisi’nde yıllar önce bir tespit yapıyordu “Din, Dil, Hukuk ve Edebiyat Kitapları hep satar” diyor. Önemli bir tespit doğru satar ama okunur mu? Satmak kadar okumayı da öne almalıyız. Savaşı yapılan asfaltların, otobanların kimin yaptığı biçiminde değil de, okunup okunmama şeklinde olmalı. Akdeniz’de Antalya-Kemer Otobanı için Başkan Menderes Türel reklam panolarına büyükşehrin yaptığı hizmeti hatırlatarak “Yolunuz Hayırlı Olsun” derken, rakip partideki Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül ise karayollarına teşekkür ediyor. Keşke bu sataşmalar kitap için, okumak için, üretmek ve paylaşmak için olsa.

 

Adrasan Akdeniz’in hala tabiatını koruduğu ender yerlerden biri. Ancak inşaat sektörü burasının farkında. Bugün yarın sürpriz bekleniyor. Dilerim tarihi ve doğal dokusu aynen korunarak yapılaşma başlar.Olimpos ve Çıralı da öyle. Keşke olmasa. İnsanlar buraya deniz, güneş ve tarih için geliyorlar. Çakıl da olsa, kum da olsa sahili, herkes denize giriyor.  Haşemalısı da okumuyor maalesef, mayolu ve bikinilisi de.

 

Sahildeki sivrisineğe rağmen yabancılar akıllı telefonu değil, yanında getirdiği kitabı, Türkiye’deki bayiden aldığı yabancı dildeki mecmua ve dergiyi tercih ediyorlar. Televizyon izleyeni de az tatilde bu ecnebilerin.