Bir
vesile ile Avrupa ülkelerine gidip gelenler, döndüğünde öve öve bitiremez,
Gezip
gördüğü ülkeyi,
Bu
durum Avrupalıların bizlerden daha iyi olduğundan mı kaynaklanır? Tabi ki hayır!
Herkes
bilir ki Müslümanların yaşadığı ülkelerde merhamet duygusu ve yardımlaşma!
Avrupa’dan kat kat fazladır!
Yetenek
ve çalışkanlık konusunda da öyle!
Bir
Müslüman ile bir Hristiyan’ı ya da başka inançlara sahip birini TEKE – TEK her
hangi bir konuda kıyasladığınızda,
Müslümanın
insani artıları fazladır.
En azından aşağı
değildir!
***
Buna
rağmen “Müslüman” ülkelerde durum NEDEN
böyledir!
Birebirde
kimseden aşağı kalmayan Müslümanlar!
Neden
bir araya geldiklerinde düzelmek yerine “bozulur”!
Neden,
yönettikleri ülkeler;
İstikrar,
güven, eşitlik ve adalet bakımından sürekli eleştirilir!
Dinleri
Adaleti emrettiği halde!
Çünkü!
***
Çünküsü
şu!
Avrupa
ülkelerinin pek çoğunda sistem ve kurallar var, “Müslüman” olduğu iddia edilen
ülkelerin pek çoğunda varsa bile,
Merhum
İbrahim Erkal’ın söylediği gibi
Yokluğunda varlığını
özlemem gerekirken
Varlığında yokluğuna Hasret
bıraktın!!!
Mealen,
varlığı bir dert yokluğu yara!
***
Öyle
olduğu için de bu coğrafyalar da yaşayan insanlar tuttuğunu koparan, olmazı
olduran “nitelikli bireysellik yerine” güçlü
bir bütünün parçası olmak
Kurnaz,
işini bilen, gemisini yürüten insanlar olmak zorunda hisseder kendini!
Hakkı
yenmesin diye hak yer, kurallara
uyulmayacağına inandığı için kurallara uymaz, kendince gerekçelerle!
Gözü
açık ol, işini bil diye büyütür çoğu ana baba çocuğunu!
Çünkü
gözü açık ve anasının gözü biri olmazsa onu koruyacak bir sistem ve kurallar
bütünü olmadığını düşünür!
Hele
mahkemelik falan olursa, Allah asıl o
zaman yardım etsin!
***
Sistemi
olan ülkelerde gözü açık olan da yumuk olan da korunur, yasalar tarafından!
Yüzlerce
yıl değişmez, sadece güncellenir çağın ihtiyaçlarına göre,
O
ülkeler sadece kendinden olmayanı sömürür, kendi vatandaşı olmayanı, çünkü kendi halkını sömürmek bir nevi
kapitalizmde ensest ilişki gibidir.
Aile
içinde değildir Avrupalının haksız uygulamaları!
***
Sen
alacağını unutsan da seni arar bulur bir
kamu görevlisi.
Senin
hakkın olmayan bir şeyi veremeyecekleri gibi, hakkın olanı da alamaz senden.
Devletin başındakiler
senin dostun ya da düşman olsa bile!
Kanunlar
izin vermez böyle şeylere!
Misal
yarı cahil biri çevresi geniş, partisi güçlü diye belediye meclis üyesi olup ne yolun nereden geçeceğine ne de bir
arsaya kaç kat yapılacağına karar veremez!
Kendinin
ve ya kendinden olanların çıkarlarına göre!
“sadece”
Mühendisler karar verir böyle şeylere!
Dere
yatağından ucuza arsa alıp sonra orayı imara açtıramaz bir Avrupalı, şehir ve
bölge planlamacıları yetkilidir o konularda!
Okumuş
insanlar önemlidir yani, hatta hangi üniversiteyi okuduğu kaç puanla bitirdiği
dahi!
Birinci olanın yerine
mülakatla 800 üncüyü almazlar işe!
Neye
inandığının, kime oy verdiğinin önemi yoktur, işinde uzman olması yeterlidir!
Gerçi bunlar çok küçük
örnekler ya neyse!
***
Velhasıl
kelam.
Avrupa
da devleti yönetenler dahil herkes için geçerli olan sistem ve kurallar,
“Müslüman” olduğu iddia edilen ülkelerde “umumiyetle” güçlülerin, yönetenlerin ve yönetenlere yakın olanların lehine diye
düşünülür!
***
Tıpkı
bir zamanlar KİLİSE hakimiyetin de ki Avrupa’nın, Rönesans öncesi orta çağ dönemi
gibi.
Onlar
da eskiden sömürmüş kendi milletlerini!
İNCİL
ve Hz. İsa adına diye diye!
Tanrı bizimle beraber
demişler!
Tanrı böyle istiyor
demişler!
***
Çünkü…
İnsanoğludur
nihayetinde, dur diyen bir sistem olmazsa yapar!
Medeni
insanlar ülkelerini duyguları ve inançları
ile yönetmez.
Duygular
ve inançlar kişinin kendini yönetmesi iyiye iyiliğe yöneltmesi içindir, değişkendir.
Duygular
ve inançlar kişiye göredir, herkes de aynı olmaz etkisi, kitle yönetim biçimi değildir.
Bünyesinde
yaşadığı kişiyi “kişileri” iyiliğe yöneltemeyen duygu ve inanç, yönetim
biçimi olduğu zaman da iyilik güzellik olmuyor o coğrafyalarda!
Aslında,
peygamberlerin yaşantılarında dahi çokça örnekleri var hadislerinde de,
Hem
Allah da gönderdiği kutsal kitaplarda çokça öğütler ya!
Okunduğu kadar anlaşılsa
keşke!
Aksi
halde, saygı da kalmaz inanan da, İyiliğe güzelliğe götürmesi gereken şeylere!
Beğenmeyen
çeksin gitsin demek de en kötüsü bence, iyiler gittikçe daha iyi olmayacak
kalanlar!
Çünkü!
Öyle işte.