Prof. Dr. Ahat Andican’ın ‘Türkistan ideali uğruna mücâdele veren bütün
insanlara saygıyla, babası Hacı Yoldaş ve Annesi Bibi Hacire’ye sevgiyle ithaf
ettiği’ eserinin ilk baskısı 2003 yılında yayınlanmış, 2007 yılında
İngilizceye çevrilmiş ve Michigan Devlet Üniversitesi’nin Asya Târihi ve Araştırmaları
Bölümü tarafından, Orta Asya konusunda yüksek lisans ve doktora öğrencileri için
okuma listesine alınmıştır. Ayrıca 2010 yılında Central Asian Survey’de yapılan
bir değerlendirmede kitabın bu alanda ilk kaynak olarak kabul edilmesi
gerektiği açıklandı. Kitap 2010 yılında Uygurcaya, 2017 yılında Özbekçeye
çevrildi.
17 X 24 santim ölçülerinde Ivory
kağıda basılı sert kapak içerisinde 704 sayfalık eserinde Genel Cerrahî Uzmanı
ve târihçi Ahat Andican, Rusya Çarlığı’nın 1865 yılında başlattığı Türkistan
işgalinden sonra soydaşlarımızın istiklallerini elde edebilmek için
giriştikleri mücâdeleleri, belgelere, hâdiselerin hayatta kalan şâhitlerinin
verdiği bilgilere dayanarak anlatıyor.
Türk yurtlarının işgal ve ilhak
operasyonlarını, (‘Korkunç’ unvanı ile anılan) Çar Dördüncü İvan (1530-1584),
1552 yılında Kazan Hanlığı’nı târih sahnesinden silmekle başlatmıştı. 1556 yılında Astrahan, 1558-1582 yılları
arasında Sibir hanlıklarını târih sahnesinden sildi. 17. Yüzyılda yavaşlayan
işgaller, 18 yüzyılda hızlandı. 1783 yılında 334 yıllık Kırım Hanlığı Osmanlı
Devleti’nden koparıldı. 1716’da Türkistan’ın kapısı konumundaki Omsk şehri,
1718’de Kazakistan’ın kuzeydoğusundaki Semipalatinsk bölgesi işgal edildi. 1719’da
Kazakistin’a girildi. Kazakistan da üç ayrı siyâsî yapı vardı: Küçük, Orta ve
Büyük Orda. 1732 yılında Küçük Orda ve Orta Orda, Rus himâyesini kabul etmek
mecburiyetinde kaldı.
Rusya, 1813-1828 yılları arasında
Azerbaycan’ın kuzey kesiminin işgalini tamamlamıştı. Rusya ile İran 1813’de
Gülistan, 1828’de Türkmençay antlaşmalarını imzaladı. Azerbaycan kuzeyi
Rusya’ya, Güneyi İran’a bağlandı.
1860’da Bişkek (Kırgızistan),
1864’te Çimkent (Kazakistan), 1865’te Hokant Hanlığı’nın merkezi Taşkent
(Özbekistan), 1868’de Buhara Emirliği’nin Semerkant şehri işgal edildi. 1869
yılında Rus Birlikleri Hive Hanlığı’nın Hazer Denizi kıyılarındaki topraklarını
aldı. Özbekistan’ın işgali tamamlanmıştı. Aynı yıl Türkmenistan’ın bir bölümü
işgal edildi. 1873 yılında Hive Hanlığı Rusya’nın hâkimiyetini kabul etti,
Buhara iç işlerinde serbest olmak üzere Rusya’ya bağlandı. 1876’da Hokant
Hanlığı, 1877’de Türkmenistan’ın iç bölgeleri işgal edildi.
Bütün bu işgaller sırasında
Türkler, cansiperâne mücâdelelerle vatanlarını korumaya çalıştılar. Zaman zaman
Rus ordusunu bozguna uğrattılar. Belirtildiği üzere her biri küçük şehir
devletleri idi. Karşılarında imparatorluk ordusu vardı. Yenilenin yerine 3-5
misli ve modern silahlarla donatılmış asker geliyordu.
1882 ‘de Türkmenistan’ın başşehri
Aşkabat, 1884’de Afganistan’da Merv şehri Rusların oldu. 1867 yılında Moskova’ya bağlı Türkistan
Genel Valiliği oluşturuldu. 1890’da Türkistan’ın diğer bölgeleri işgal edildi. Hemen
ardından, Rusya’nın hâkimiyetindeki Müslüman Türklerde bağımsızlıkla alakalı
çalışmalar başlatıldı, gizli dernekler kuruldu.
Prof. Andican’ın kitabına isim
olarak aldığı ‘ceditcilik hareketi’,
1905 yılındaki ilk Rus İhtilâli’ni müteakip Kırım’da Gaspıralı İsmail Bey
tarafından başlatıldı. Gaspıralı İsmail Bey öncülüğünde geliştirilen Ceditçilik
Hareketi, eğitimle alâkalı ve yeni usulle okuma-yazma öğreten sistemin adı idi.
Tam mânâsıyla bir reformdu. Kısa zamanda benimsendi ve Türk dünyâsının tamamına
yayıldı. Sonra hareket sahâsı genişledi ve bütün reformların ön adı oldu. Rus
Çarlığı yönetimi altındaki bütün Türkleri asgarî müştereklerde birleştiren
siyâsî sistem hâline dönüştü. Çar İkinci Nicola’nın meşrûtîyet rejimini kabul
etmek mecburiyetinde kalışı Türklerin de siyasetle alâkadar olabilmelerine
imkân sağladı. Andican Hoca, bu gelişmeleri şöyle özetliyor:
Rus İmparatorluğu sınırları içerisinde
yaşayan Müslüman-Türk seçkinleri bir taraftan kendi bölgelerinde siyasî
teşkilâtlanmalar oluştururlarken, bir taraftan da Rusya genelinde kongreler
düzenlemekteydiler. Teşkil edilen organizasyonların programları genellikle Rus
siyasî partilerinin programlarına paralel nitelikte olup, çoğunlukla sosyalist
veya liberal bir anlayışa sâhipti. Kendi gruplarını temsilen veya bağımsız
olarak Duma’ya seçilen Müslüman-Türk milletvekilleri, genellikle
kendilerininkine benzeyen parti programına sâhip olan Rus partilerine destek
vermişlerdir. Bazı milletvekilleri ise doğrudan Rus siyasî partileri içerisinde
faaliyet yürütmüşlerdir. Kuşkusuz bu yakınlaşma veya iş birliği, Rus parti
programlarının ‘milliyetler’ meselesine nasıl baktığıyla yakından ilgiliydi.
‘Milliyetler’ meselesine bakış açısı
itibarıyla, Sosyalist İhtilâlciler Partisi (S-R, söylenişi Es-Er) en uçta yer
almaktaydı. S-R’lerin parti programlarında imparatorluk içindeki milliyetlerin
haklarının en geniş biçimde verileceği bir ‘federatif
yapı’ öngörülmekteydi. 1905 kongresinde ön şartsız kendi kaderini tâyin
hakkı verilmesi görüşünü ortaya koyan S-R partisi, daha sonraki kongrelerinde
bu görüşü değiştirmiş ve her bölge için ayrı bir çözüm bulunması şeklinde bir
teklifi benimsemiştir. Fakat bu yaklaşımın nasıl uygulamaya konulacağı konusu
açıklanmamıştır. Rus liberallerinin kurduğu Anayasa Demokrasi Partisi (Kadet),
Rusya’nın milliyetlere göre bölüneceği federal bir yapılanmaya karşıydı. Tek
bir merkeze bağlı ‘bütün bir Rusya’
tavsiye etmekte ve Polonya dışında hiçbir millete siyâsî otonomi hakkı
tanımayan bir programı benimsemekteydi. Buna rağmen, Rusya’yı oluşturan
milletlerin kültürle alâkalı özyönetim hakları ve kendi dillerinde eğitim
hakları olabilecekti. Diğer taraftan Bolşeviklerle Menşevikler, siyâsî
otonominin tâbiî sonucu olan federalizme de birleşik bir yapı içerisinde
verilecek kültür otonomisine de karşıydılar. Bu partilere göre federalizm,
ülkeyi çok merkezli bir hâle getireceği için mahzurluydu. Kültün otonomisi ise
değişik milliyetlerin işçi sınıfları (proleterleri) arasında engeller
oluşturacak ve bu halkların kültür sahâsındaki gelişiminde burjuvazinin
etkinliğini arttıracaktı. Bu sebeple reddedilmeliydi. Bolşeviklere göre,
kapitalizmin bir ürünü olan milliyetçilik, bütün yönleriyle bir orta sınıf
özelliğiydi ve sosyalizmin çıkarlarına karşıydı.
……..
1917 İhtilâli döneminde, bütün Rusya
Müslümanlarının 900 delegeli ilk kongresi, bu farklılıkların oluşturduğu bir
zeminde yapılmıştır. Bu kongrede İdil-Ural Türklerinin başını çektiği bir grup
‘Rus imparatorluğunun geçerli yapısının
muhâfazasını ve milliyetlerin topraksız kültür otonomisi’ni savunurken,
Türkistan, Azerbaycan ve Başkurdistan delegelerinin de içerisinde bulunduğu
diğer bir grup ‘topraklı otonomiyi’,
yâni, federal bir Rusya yapısı içerisinde otonom bölgeler oluşturulması tezini
destekliyorlardı. Fuat Toktarof hâriç Tatar delegelerin hepsi ‘bütün Rusya Müslümanlarının, merkezî olarak
yönetilecekleri siyâsî bir yapı içerisinde, ‘kültüre dayalı bir muhtariyet’
istemekteydiler. Böylesine tek merkezli bir siyâsî yapılanma oluşturulması
hâlinde, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de etkili olamayacaklarını bilen diğer
gruplar ise, bu teze şiddetle karşı çıktılar. Böylece karşı karşıya gelen
ünionistler1 ve federalistler
herhangi bir uzlaşmaya varamadılar. Fakat bu kongrede ortaya çıkan çatışma,
Sovyetler Birliği dışına çıkan kadrolarla birlikte hârice de taşınacak, dış
dünyadaki fikir çatışmalarında, suçlamalarda ve cepheleşmelerde etkin bir malzeme
olarak kullanılacaktır.
Bolşeviklerin Rusya’da kontrolü ele
geçirmelerinden sonra, Menşevikler2 başta Fransa olmak
üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine dağıldılar. Genel olarak ‘Beyaz Ruslar’ adıyla tanımlanan bu siyâsî
kadrolar, çeşitli yayın organları etrafında toplanarak Bolşevizm karşıtı siyâsî
faaliyet yürütmüşlerdir. Bu Beyaz Rus kadrolarıyla, geçmişte kurulan veya daha
sonraki yıllarda kurulacak olan diyaloglar ve ilişkiler, dış dünyadaki mültecî Türk
liderler için bir başka siyâsî ölçü olarak kabul edilmiş ve kendi aralarında
ortaya çıkan çeşitli tartışmalarda suçlama unsuru olarak kullanılmıştır.
Rusya genelindeki bu tartışmalar,
Müslüman Türkler arasında bağımsızlık düşüncesine zemin hazırlamıştır. Lenin
ile Stalin’in müştereken imzaladığı ‘Rusya’daki
Millî Toplulukların Hakları Bildirisi’ 15 Kasım 1917’de yayınlandı.
Bildiri’den ilham alan Başkurtlar, otonomi ilân ettiler. Başkurtları Hokant,
Kazakistan bölgesinde Alaş-Orda Azerbaycan ve Kırım yönetimleri tâkip etti.
Stalin bu hareketleri şiddet kullanarak bastırdı. 25 Mart 1917’de Kırım’da
Cumhuriyet Anayasası hazırlanıp bağımsızlık ilân edildi ve Numan Çelebi Cihan4
başbakanlığa getirildi.
28 Mayıs 1918 târihinde Mehmet
Emin Resulzâde5 başkanlığında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti kuruldu
ise de Kızılordu 28 Nisan 1920’de Bakü’yü işgal etti ve devlete son verdi.
***
Eserde ele alınan ve dikkat çeken
konulardan bazılarının başlıkları şöylece özetlenebilir:
-Kurtuluş Savaşı döneminde Türkiye’ye
yapılan yardım
-Anadolu Hükûmeti’nin Türkistan politikaları
-Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin İttihat
ve Terakki teşkilâtı ile ilişkileri
-Cemal Paşa’nın Afganistan’daki faaliyetleri
-Enver Paşa’nın Faaliyetleri / Basmacılık hareketi
ve sonu
-Türkistan coğrafyasından dış ülkelere
göçler
-Türkistan Türk Gençler Birliği’nin
kurulması
-Sovyet casusları İstanbul’da
-Bolşevik İhtilâli’nden sonraki gelişmeler
-Hindistan’daki Türkler ve faaliyetleri
-Ermeni Meselesi
-Rusya esiri Türk illeri cephe birliği
-Muhacir liderlerin Türkiye’den
çıkarılmaları
-Rus
cephesinden Alman esir kamplarına
-Veli Kayyum Han
-Türkistan Millî Komisyonu
-Türkistan Millî Hükümeti’nin kuruluşu
-3 Mayıs Olayları ve Zeki Velidi Togan’ın
tevkif edilmesi
-Türkçülük Turancılık Dâvâları
-Türkistan kavramını yaşatan adam: Dr.
Baymirza Hayit
‘Sonuç’ bölümünde yer alan değerlendirmeler:
-Türkistan
19. Yüzyıl boyunca dönemin iki büyük devletin oyununda piyon olmuş bölgelerden
biriydi.
-Basmacılık hareketi, Orta Asya Türklerinin
ölmüş bir millet olmadığını gösterdi.
-Bağımsızlık mücâhitlerinin Türkiye’de
yürüttüğü faaliyetlerin yasaklanması, hayâl kırıklığı yaratmıştır.
-1990’lı yıllara gelindiğinde Sovyetler
Birliği dağılmış, Türkistan coğrafyasında bağımsız 5 cumhuriyet ortaya çıkmış
durumdaydı. Böylece 70 yıldan bu yana devam eden ‘Hâriçteki Türkistan
Mücâdelesi’ sona ermiş oluyordu.
-Bugün
karşımızdaki en önemli soru, Rusya Federasyonu ile Çin arasında sıkışan yeni
Türk cumhuriyetlerinin geleceğinin ne olacağı sorusudur.
Asya kıtasında, Türkiye Dışında
kalan Türk Cumhuriyetlerinin bulunduğu coğrafya dilimi, ‘Uluğ Türkistan’ olarak
anılır. Batı Türkistan’daki 5 cumhuriyet (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan,
Özbekistan ve Türkmenistan… ki bunlara Tacikistan da eklenip 6 cumhuriyet demek
mümkün) dışında bir de Doğu Türkistan vardır ki, günümüzde esir konumundaki tek
Türk yurdudur. Andican Hoca, Doğu Türkistan’a eserinde (haklı sebeplerle) yer
veremediğini belirtiyor. Muhtemelen o işi bir başka hizmet ehline bırakıyor.
Doğu Türkistan’ın İstiklal mücâdelesiyle alakalı belge ve bilgiler, dağınık
vaziyette özel kitaplıklarda, gazete ve dergilerde alâka beklemektedir.
Rahmet-i Rahmâna yolcu ettiğimiz İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Buğra ve Rıza
Bekin’in arşivlerindeki belgelerin, yok olmadan değerlendirmesi lüzumunu, konu
ile alakadar olan herkes kabul edecektir. Uzun ve sağlıklı yıllar dilediğimiz,
ilk ikisinin yaşı 80’ler civarında olan Prof. Dr. Sultan Mahmut Kaşgarlı,
Hızırbek Gayretullah, İsmail Cengiz, Faruk Kılıç ve Yakup Can’da da belge ve
bilgiler var. Mufassal bir ‘Doğu
Türkistan’ın İstiklal Mücâdelesi’ eseri hazırlayıp Andican Hoca’nın eserine
ikiz kardeş kazandıracak hizmet ehli de mutlaka vardır.
ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.
İstiklal
Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50
Belgegeçer:
0.212-251 00 12 e-Posta: otuken@otuken.com.tr www.otuken.com.tr
[1] Ünionistler: Tek bir merkezden yönetilen bütün
bir Rusya isteyenler.
2 Menşevikler: 1903 yılında kurulan Rus Sosyal
Demokrat Partisi’nde azınlıkta kalan gruba verilen isimdir. Lenin, disiplinli
ve sıkı merkeziyetçi bir parti kurulması taraftarıydı. Menşevikler ise işçi
sınıfı dışındaki aydınların hâkim olduğu daha liberal bir görüşü
benimsemişlerdi. Daha sonra kendi aralarında görüş ayrılığı çıktı. 1917
Devriminden sonra Menşevikler bir muhalefet gurubu oluşturmaya çalıştılarsa da
Lenin tarafından engellendi. Pek çok Menşevik lider yurt dışına sürgün edildi,
tabandaki partililer ise Lenin’in grubu Bolşeviklere iltihak etti.
3 Başkurtlar: Tanınmış târihçimiz Ord. Prof. Dr.
Zeki Velidi Togan, Başkurt Türklerindendir. Başkurtların ekseriyeti Rusya içindeki Başkurdistan’da yaşar. Önemli
sayıdaki Başkurt topluluğu Tataristan’dadır. Diğerleri Rusya’da değişik
yerleşim bölgelerine dağılmışlardır. Kıpçak Türkçesi ile konuşurlar,
Müslümandırlar. Kökenleri Öntürklere dayanır.
4
Numan Çelebi Cihan: (1885-1918) Kırım’da medrese eğitimi gördükten
sonra İstanbul’a gelip hukuk tahsil etti. Mezun olduktan sonra Kırım’a döndü.
Öğretmenlik yaparken gizli Vatan Cemiyeti’ne katıldı. Kırım’an bağımsızlı için
harekete geçip Kurultay topladı. Kurulacak devletin anayayasını ve millî
marşını yazdı. Kurultay kendisine başbakanlık görevi verdi. Bolşevikler duruma
müdâhale ettiler. Numan Çelebi Cihan 23 Şubat 1918 târihinde kurşunlanarak
şehit edildi.
5
Mehmet Emin Resulzâde: (1884-1955)
Gaspıralı İsmâil Bey’in ceditçilik hareketinden etkilenerek milliyetçi
düşüncelere yöneldi. İş hayatına matbaa işçisi olarak başladı. Kuvvetli bir
yazar ve üst seviyede bir fikir adamı olarak kendisini yetiştirdi. Muhtelif
gazete ve dergilerde Azerbaycan Türklerinde millî şuuru geliştiren makaleler,
kitaplar yazdı, cemiyet ve parti lideri olarak vatandaşlarının sevgisi, saygısını
kazandı. Kurduğu Azerbaycan Cumhuriyeti, Ruslar tarafından lağvedilince,
mücâdelesine Ankara’da devam etti. Kabri Ankara’dadır.
(Dipnotlar, sayfayı hazırlayana aittir.)
Prof. Dr. AHAT ANDİCAN Özbekistanlı göçmen bir ailenin çocuğu Türkistan ve Avrasya konularında çok Prof. Ahat Andican, 1995 ve 1999 genel 2005 yılında üniversiteye dönen Dr. 2017 yılında İYİ Parti kurucuları |