Büyük Ağabey Rollerine Soyunmak!

62

Kocaeli Aydınlar Ocağının her ay düzenlemiş olduğu Mart ayı Konferansının konuşmacı konuğu, Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Münevver Tekcan hanımefendiydi. Kocaeli Öğretmen evindeki yemekli toplantıda dinlediğimiz Konferans’ın ana tema’sı “20. Yüzyılda Türk Aydınlanması” gibi önemli bir konuyu Münevver hanım, başarılı bir şekilde sundu. Konferans’ın başlığından da anlaşılacağı gibi konu çok geniş bir Türk coğrafyasını kapsıyordu.

Sovyet Rusya’nın çöküşünden sonra bağımsızlıklarına kavuşan Türk Cumhuriyetlerinin her birinden ayrı ayrı bahseden ve onlarla Türkiye arasında yaşanan münasebetleri irdeleyen Münevver Hanım, maalesef Azerbaycan hariç diğerleriyle meselelerin hiçte iç açıcı olmadığından bahsetti.

Özellikle Özbekistan la aramızda büyük bir bunalımın olduğunu kabul etmek zorundayız. Hatırlatmak isterim 1992 Yılında merhum Süleyman Demirel’in Özbekistan ziyaretinde, (o yıllarda başbakan’dı) Özbekistan devlet başkanı İslam Kerimov Süleyman Demirel’e: “Sovyet Rusya bizi 90 yıl sömürdü, bizim ülkemiz altın zengini bu altınlar bize de yeter size de, birlikte el ele verelim bu zenginliği paylaşalım” demesine rağmen gelişen sonraki olaylar iki devlet arasında ilişkilerin bozulmasına neden oldu.

Prof. Dr. Münevver Tekcan, “Türk Cumhuriyetlerine Türkiye’den giden her Türk, onlara karşı Ağabeylik” rolleri takınıyor, fakat onlar bu gibi hareketlerden son derece rahatsız oluyorlar” diye konuştu. Onların bu konuda yanlış düşündüğünü söylemek ne kadar doğru bilemiyorum ama bence son derece haklılar. Türkçemizde çok sık kullanılan bir Atasözümüz “Deliğine sığmayan fare, birde kuyruğuna kabak bağlıyor” der.

100 yıl’a yaklaşan Cumhuriyet tarihimizde henüz devletin kurumlarını yerli yerine oturtturamamışız, her gelen hükümet, yeni bir model oluşturup devlet kadrolarını hallaç pamuğu gibi dağıtıyor. Belli hedeflere yönelmiş uzun vadeli dış politikanız yok. Yalnız son AKP iktidarının 14 yıllık milli eğitimdeki sistem değişikliklerini, uyguladığı dış politikayı, adalet ve emniyetin cemaate teslimi, teröristle pazarlık masasına oturup çözüm süreci saçmalığıyla şehirlerin yaşanmaz hale getirilip yüzlerce şehit verilmesi. Bunca hatalar yapılmasına rağmen kalkıp birde Türk Cumhuriyetlerine Ağabeylik taslamaya kalktığınızda sizi ciddiye alan olurmu?

***

Nüfus Meselesi:

Hem bulunduğunuz coğrafya da, hem de soydaşlarımıza karşı gerçekten ağabey veya büyük bir güç olmak istiyorsanız, her şeyden önce bunun gerekli şartlarını yerine getirmeniz gerekir. Uzun vadeli düzgün dış politika, üstün bir ekonomik güç, bilim ve teknolojide üstünlük ve en önemlilerinden biri de nüfus meselesi.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye de nüfus artışı teşvik edilirken, 1950’lerden sonra nüfus planlaması, aile planlaması gibi devlet destekli doğurganlığı önleyici çalışmalar yapılmıştır ki,(özellikle Türk nüfusun en yoğun olduğu bölgelerde) bu son derece sakıncalı ve yanlış bir uygulamadır. (1950’lerden sonra sadece iki lider nüfus artışına destek vermiştir. Alpaslan Türkeş ve R. Tayyip Erdoğan)

Tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu*, Osmanlıdan günümüze bazı belgeleri gözler önüne sererken bu konunun ne kadar önemli olduğunu ancak o zaman anlıyoruz.

Osmanlı, beylikten imparatorluğa yükseldiği çağlarda Avrupa veba ve salgın hastalıklarla mücadele ediyor ve Osmanlı nüfusu Avrupa’dan daha fazla görünüyordu. Ama 17. Yüzyıla gelindiğinde Osmanlı nüfus artışı durağanlaşırken Avrupa’nın nüfusu iki katına çıkmıştı.

Rusya da aynı şekilde, 1500’lü yıllarda Rus nüfus 9 milyonken 1700’lü yıllarda kırk milyon’a yükselmiştir. Prut savaşında Osmanlı nüfusu, Rus nüfustan fazlaydı dolayısıyla askeri güç olarak da fazla ve üstündü bu yüzden Deli Petro’nun ordularını yendi Osmanlı. Ama 93 harbine gelindiğinde, Rus nüfus, 100 milyona yaklaşmış yani Osmanlı nüfusunun 4 katı fazlalığında. Bu harpte Ruslara yenildik ve düşman Yeşilköy’e kadar geldi. Nüfus ve asker üstünlüğünün yanı sıra askeri teknolojiyi de ilave ederseniz geriye anlaşılmayacak mesele kalmıyor.

Son bir mukayese daha: Birinci Dünya Savaşı başladığında Rusya’nın nüfusu 175 milyona yaklaşmıştı ve Ruslar bu savaşta 12 milyon kişilik ordu çıkarmışlardı. Osmanlı’nın nüfusu ise 22 milyondu ve tarihinin en büyük ordusunu çıkarmasına rağmen askerlerin sayısı sadece 2 milyon 750 bindi. İmparatorluğun son iki asrında Osmanlı nüfusu hemen hemen aynı kalırken Rusya’nın nüfusu 10 misli artmıştı ve ordu büyüklükleri karşılaştırıldığında Rus ordusu Türk ordusunun beş misline yakın bir büyüklüğe ulaşmıştı.

Eğer Ağabeylik veya süper güç olma hayaliniz varsa bunları dikkate almak zorundasınız. Yoksa bugün Suriye de Rus uçağını düşürdükten sonra olduğu gibi burnumuzu Türkiye sınırlarının dışına çıkaramadığımız hallere düşeriz.

Sağlıcakla kalınız.

 

*Sayı ve rakamsal veriler Prof. Dr. Erhan Afyoncu’ya aittir.