Devlet, insan sayarak kimlik verse de o kişiye “İnsan gibi insan ol.” deriz. Cinsiyeti erkek de olsa ona “Önce adam ol, sonra karşıma gel.” deriz.
İnsan ve adam olmak, bir kimlik ve cinsiyet işi değil; o, bir nitelik, keyfiyet, ayrıcalık…
“Güvenilecek insan kalmadı.”, “Bizden adam olmaz.” cümlelerini sık duyuyorum.
İnsan da olunur, bizden adam da olur. Ne zaman? Bizi bizden alan her şeyi reddedip bizi biz yapan o yüce gücü yakaladığımız zaman; ölçüsüzlük kaosundan kurtulup bir ölçüye göre yol haritamızı çizdiğimiz zaman.
Mevcut hayat tarzımızın dışına çıkmaya, onu reddetmeye ne kadar hazırız? Hükmettiğimizi zannettiğimiz eşyanın kölesi olduğumuzun farkında mıyız? Para, makam, mal mülk, şöhrete esir olmuş nefsimiz veya egomuz, özgürleşmemize izin verir mi? Bu izni koparamazsak “insan” da “adam” da olamayız.
Düğününe çeyrek altınla giden Kayserili genç kendi düğününde çeyrek altın getirmeyen arkadaşını mahkemeye vererek çeyrek altının güncel tutarının iadesini talep etmiş. Düğünlerde yapılan bağışların bir yardımlaşma veya hayır olduğunu bilmeyerek bunu ticarileştiren kişi sizce insan mı?
Ankara’da kendini peygamber olarak tanıtan 3 kişi, vatandaşlardan 2.5 milyon TL toplayarak vatandaşların dini duygularını istismar eden ve onların cehaletinden faydalanan bu kişiler insan mı?
Türkiye’de beyzbol oynanmadığı halde, beyzbol sopası satışı patlamış. En çok beyzbol sopasını taksici ve dolmuşçular alırken, en çok satılan il ise Adana olmuş. Doğrudan kamu hizmeti yapan insanların bile kendini güvende hissetmediği için savunma veya en ufak bir anlaşmazlıkta muhatabına saldırma amacıyla silah alması insan ya da adam olma niteliklerinden hangisine uyar?
Türkiye’de 600 bin yaşayan ölünün emekli maaşlarını çektiği tespit edilmiş ve bu konuda geniş çaplı soruşturma başlatılmış. Kişinin öldüğünün bilinmemesi ve ona emekli maaşının ödenmesi devletin ayıbı. Ölen kişi adına devletten tüyü bitmemiş yetimin hakkını gasp edenlere ben ne insan ne de adam derim.
Çorum’da Hayvanları Koruma Derneğinin açılışında koyun keserek kara mizah örneği olacak bir samimiyetsizliğe imza atan insanlara herhalde türünün yüzkarası denir.
Kadıköy’de intihar etmek için çatıya çıkan adam, kendini izleyenler, “Atla, Atla” diye tempo tutunca, intihardan vazgeçip onların üzerine işerse o kişiye ne denir?
Uyuşturucu ile Mücadele Derneği başkanının, bonzai kullanmak iddiasıyla tutuklanmasına güler misiniz, ağlar mısınız?
TÜBİTAK’ta sahte diplomaları araştırmakla görevli birimin başındaki kişinin, diplomasının sahte olduğunu öğrendiğimde ben de “Bu ülkede güvenebileceğim ne insan ne adam kalmış, tuz kokmuş.” derim.
Dünyanın her yerinde ve insanlık tarihinin her döneminde, oranları farklı da olsa, benzeri problemler hep yaşanmış ve yaşanacaktır. İnsan müşkil varlıktır, zor anlaşılır. O, hem âlimdir hem cahildir, hem adildir hem zalimdir, hem yücedir hem aşağılıktır.
Biz, bir gün kendimize gelip bu kokuşmuş düzenin televizyon dizilerini evlerimizden, parasını cebimizden, fikirlerini zihnimizden, özü bozulmuş gıdalarını midemizden kovarsak önce insan sonra adam oluruz. İnancımıza ve kültürümüze hiçbir şekilde uymayan kanunların, yönetimimizi esir aldığını; bankaların, topraklarımızı; ilaçların, bedenlerimizi işgal ettiğini fark edersek biz insan da adam da oluruz.
Böyle bir idrakle bilincini dönüştüren toplumda izzet, babanın; hürmet, annenin; şefkat, evladın süsü olacaktır. Eş için sevgi, çocuk için terbiye, dost için vefa ne güzel hediyelerdir. Toplumun ihtiyacı hizmettir, komşunun ihtiyacı dertleşmektir. Ölü için en güzel bağış, duadır. Dünya ve ahiret için en doğru yatırım, karşılıksız iyiliktir, yardımseverliktir.
Adam olmak, bireysel gerekliliktir; insan olmak, toplumsal sorumluluktur. Kendimizi keşfederek varlık nedenimizi sorgulamayı ve kendimizi buna göre konumlandırmayı gerektirir adam olmak. İnsan olmak, kendimiz dışındaki her varlığa karşı hem borcumuz hem görevimizdir. Dünyanın herhangi bir yerindeki canlının acısını duyabilmek, insan olma derecemizi göstergesidir. Bunun için Maide suresi 32. ayette “İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları’na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.” buyrulmuştur.
Bozgunculuk çıkarmak, aşırıya kaçmak, haksız yere insan öldürmek adam ve insan olamamanın eseridir, bir ölçüsüzlüktür. Bir ölçüsü olmayanın hiç ölçüsü yoktur veya pek çok ölçüsü vardır. Pek çok ölçüsü olanın, pek çok da ilahı vardır.
Ben şunu gördüm, öğrendim, anladım: Varlığını, Allah’a kul olma bilinciyle izah edenlerin istikametleri doğru, duruşları sağlam; kendileri de hem adam hem insan olabiliyor.