Ermeniler yıllarca soykırıma uğradıklarını dünyaya haykırdı durdular. Kendi yeni nesilleri, ustaca söylenen bu yalan ve safsatalara inanmak zorunda kaldı. Çünkü olayı yaşayanlar, doğruyu bildikleri halde, yıllarca durumu çarpıtarak alçakça yalan söylediler. Eskilerin sahte samimiyetlerine inanan yeni nesil de bu acıklı sömürü yalanına inanmak durumunda kaldı. Oysa bu tavırları yedikleri nimete ve gördükleri insani muamelelere açıkça ihanetti.
Şimdilerde Dağlık Karabağ’ı terk eden Ermeni konvoyunu izliyoruz. Azerbaycan polisi, yollardaki insanlara sevgiyle kumanya dağıtıyor. Üstelik bu insanlar kendi otomobilleriyle, serbestçe vatanlarına dönmekteler. Azerbaycan devletinin, “gitmeyin, evlerinizde kalın” ısrarına rağmen göç etmekteler. Öyle sanıyorum ki bu teklife memnun olup kalan Ermeniler de az değil.
Ermenistan’a göç eden bu insanlara, muhabir niçin gittiklerini soruyor. “Bilmiyorum, herkes gidiyordu ben de katıldım” cevapları veriliyor. Belli ki fanatik Ermeni çeteleri, burada da kendi halklarına, “ Azeriler sizi katledecek, bir an evvel kaçın” yalanını söylemekte.
Çünkü bu fanatikler, ateşkese rağmen isyan ederek zalimliklerine devam edeceklerini ilan ettiler. Başlarına gelebileceklerden kendileri sorumlu olacaklardır. Çünkü hiçbir ülke, kendi toprağında kendisine kafa tutan çetelere gül demeti sunmaz.
Bir devlet, katledeceği insanların en önce malına el koymaz mı? Gidebilecekleri yolları kapamaz mı? Oysa hiçte öyle bir ortam yok. Aksine tüm yollarda göç edenlerin rahat edebilmesi için önlemler alınmış. Herkes malını araçlarına yükleyerek rahatça yola çıkmış. Üstelik, “bizi kovdular, işkence yaptılar korkuttular” gibi laf eden de yok. Nereden mi biliyoruz? Dünya basınının gözü önünde yaşananları herkes izlemekte.
Bir de Hocalı katliamı sonucu, yurtlarından can haviyle kaçan Azerileri izledik. Yaralı çıplak ayakla, aç susuz yollara dökülmüşler. Belli ki şehit edilmekten kurtulup kaçabilenlerin bir kısmı da yollarda telef olmuş. Bu uygulama soykırım değil de nedir?
Umuyorum ki aklıselim Ermeni vatandaşları, içlerindeki kin ve nefreti kusan bu yalancı ve canilerden oldukça rahatsızdır.
Ne yazı ki batılı birçok devlet de Türk’e duyduğu kin ve nefretten arınamadığı için, soykırım palavrasını kabul etmiştir. İçimizde Türk demekten utanacağımız bir azınlık da bu kin ve nefretin temsilcileriyle aynı fikirdedir ve soykırım yalanına katılmaktadır. İçimizdeki bu sahte simalar, bir etiket alabilme, azıcık iltifat görebilme adına kendilerini açıkça satmışlardır.
Türk milletinin tarih boyunca bir ülkeye soykırım uygulaması, asimile etmeye, dilini, tarihini, kültürünü değiştirmeye çalışması asla olmamıştır. Tarihi gerçekler ortadadır.
Fakat Türk’ün merhametine, adaletine sığınanlar, palazlanmaya başladıktan sonra Türk’ü arkadan vurmuştur. Yıllarca Türkiye aleyhine çalışan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün lideri Yaser Arafat, başlarına gelen bütün sıkıntıların sebebinin, “Türkiye’ye karşı takındıkları düşmanca tutumun” neticesi olduğunu itiraf etmiştir.
İşte gerçekler su gibi ortadadır. Filistin davasını savunan, katkı sağlayan tek ülke şu anda yine Türkiye’dir. Türk, her mazlum ülkenin kucaklayanıdır ve zor anında yanındadır. Afrika’nın kanını emen batı, Türk’ün götürdüğü insani yardımlardan, sıcak şefkatten sonra Afrika’dan kovulmaya başlanmıştır.
Dünyaya insanlığı, adaleti, yardımlaşmayı öğreten Müslüman Türk milletidir. Kurbanlarını, sadakalarını ve zekâtlarını mazlum milletlere yağmur gibi saçmaktadır. Türk’ün sayesinde aç, çıplak insanlar et yiyebilmekte, temiz su içebilmekte ve insanca giyinebilmektedir.
Bağımsızlığın, özgürlüğün ne olduğunu da mazlum milletlere Türkler göstermektedir. O yüzden insanlığını unutmuş, paraya tapan ve kazanmak uğruna kan akıtmaktan hoşlanan batı, Türk’ü sevmemektedir. Daha doğrusu mizacı gereği sevememektedir.
Çünkü batının sömürge düzenine Türkler çomak sokmuştur. Hilesini, kandırmaca tavırlarını, sinsi oyunlarını, sahte tebessümünün ardındaki sinsi gülümsemeyi ortaya çıkarmıştır. Bu durum, ezilen milletlere umut ışığı olmuştur. Ülkelerine, değerlerine sahip çıkmayı, kendilerine güvenmeyi öğrenmişlerdir.
Umarım Ermenistan tez vakitte yalan ve kininden vaz geçerek, Türkiye Cumhuriyeti ile olumlu ilişkiler kurmaya başlar. Yıllardır kendilerini kışkırtan batı devletlerine piyon olmaktan kurtulur.
Ermenistan’ın aklı başında düşünürleri, artık şu gerçeği görmelidir. Soy kırım yalanları ile beyni yıkanan fanatik Ermeniler tarafından onca büyükelçisi, diplomatı ve değerli insanları şehit düşen Türkiye, buna rağmen öç almaya kalkışmamış, üzüntüsünü, acısını kalbine gömerek yine Ermenistan’a zeytin dalı uzatmış, dünyaya insanlık dersi vermiştir. Hala da uzatmaktadır. Bünyesinde yaşayan Ermeni vatandaşlarına en ufak bir olumsuz tutumu olmamıştır, olmaz da.
Dünya yeni bir ayrışmanın eşiğindedir. Bir yanda etnik argümanları kaşıyarak insanları birbirine düşürüp, devletleri parçalayarak yutmaya çalışan bir emperyalist güç var. Diğer yanda da haksızlıklara, adaletsizliklere, zorbalıklara, sömürüye DUR diyen bir Türküye var.
Tarafını doğru seçenler yem olmaktan kurtulacak ve ayakları üzerinde hür ve bağımsız yaşamayı başaracaklardır.
Geleceğin dünyası böyle şekillenecektir.
Sevgiyle kalın.