Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz Propagandası

68

Birinci Dünya Savaşı 28 Temmuz
1914 târihinde başladı, 12 Kasım 1918’de bitti. Savaşın tarafları, Osmanlı’nın
isimlendirmesine göre; İttifak Devletleri: Osmanlı Devleti, Almanya,
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bulgaristan ve İtalya. İtilâf devletleri:
İngiltere, Rusya, Fransa, Belçika, Sırbistan, Romanya, Portekiz, Japonya,
Brezilya, Yunanistan ve ABD idi. İtalya başlangıçta İttifak Devletleri safında
iken bir müddet sonra tarafsız kalacağını ilân etti ise de bilâhare İtilâf
Devletleri safında harbe girdi.

***

Psikolojik Savaş’ olarak da anılan propaganda;  çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarını
etkilemek maksadına hizmet eden, önceden planlanmış bir mesajlar bütünüdür.
Propaganda tarafsız bilgi sağlama yerine, en temelde kendi kitlesini
etkileyecek bilgiyi sunar. Mesaj doğru olsa da çoğu zaman belli bir tarafa
yönelik olabilir ve hâdisenin / hâdiselerin tamamını dengeli bir şekilde
sunmayabilir. Genellikle politikada; eski ifadeyle ‘seçim propagandası’ veya günümüzdeki ifâdesi ile ‘seçim kampanyası’ için kullanılır.
Hükümetler ve siyâsî partiler tarafından da desteklenir.

Öğretmen Emekli Albay Dr. Servet Avşar, eserinde, Birinci Dünya
Savaşı boyunca İngiltere’nin ve müttefiklerinin, Almanya ve müttefikleri ve bu
arada hâliyle de Türkiye’ye karşı savaşa girmesinde haklı olduğunu kabul
ettirmek maksadıyla gerçekleştirdiği faaliyetleri mercek altına alıyor.  Genişletilmiş ikinci baskısı Eylül 2020’de
yayınlanan 13,5 X 21 santim ölçülerindeki eser 671 sayfadır.

Dr. Avşar eserinde, Birinci Dünya
Savaşı’na yön veren İngiliz propaganda faaliyetlerinin savaş öncesi ve savaş
zamanındaki tesirlerini göstermek, propaganda faaliyetlerinin yöntem ve
sınırlarını veriyor.  Ayrıca savaş
sonrası için oluşturulmak istenen kamuoyunun özelliklerini ortaya koyuyor. İngiliz
propagandasının bilinmeyenleri çok fazladır. Yazar, İngiliz Propagandası’nın bilinmeyen yönlerinden hareketle savaş
propagandasının şekillenme ve yapılanması ile karşılaşılan temel meseleleri
teferruatlı bir şekilde derlendirerek şu sorular cevaplandırıyor: 1-Klasik
olarak, özel yürütülen devletlerarası ilişkilerin işleyişi ile halkın bilgilendirilmesini
birleştirmek mümkün müydü? 2-Eğer mümkünse, İngiliz propagandası nasıl
şekillenmeliydi? 3-Temel prensipleri ve özellikleri neler olacaktı? 4-Politikayla
ilgisi ne olmalıydı? 5- Esas hedef kitle kimler olmalıydı?

Eserin birinci bölümünde İngiliz
propaganda organizasyonu hakkında bilgi veriliyor. (s: 31-56)

59-368. sayfalar
arasında yer alan ikinci bölümün konusu; Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz
propaganda faaliyetleri ve İttifak Devletleri’nin ve insanlarının moralini
bozmak ve kendi devletleri aleyhindeki düşüncelerin doğup gelişmesini
sağlayacak çalışmalardır. Bu çalışmaların ürünü olan bildirilerden birinde;
Almanya’nın Osmanlı Devletine 250.000 altın lirası verdiğini, savaşın devam
ettiği sürece de her ay ayrıca 400.000 altın lira vermeyi taahhüt ettiğini
belirtiyordu. Ancak bu anlaşmadan Başbakan Sait Halim Paşa, Harbiye Nâzırı
Enver Paşa ve Dâhiliye Nâzırı Talat Paşa dışında hiç kimsenin haberi olmadığını
iddia ediyor böylece devlet içinde nifak ve ayrılık bombaları yerleştiriyordu. (s: 371-434)

Bir başka bildiride şu cümleler
dikkat çekiyordu:

-Türkler,
egemenliklerindeki toprakları mahvettiler.

-Diğer
bütün dinlerden özellikle Hıristiyanlardan nefret eden zâlim Müslümanlardır.

 -Her zaman Hıristiyanları tehdit ermişlerdir.
Ve şimdi Ermenilere ve diğer Hıristiyanlara karşı insanlığa sığmayacak toplu
katliamlar, tecavüzler yapmayı planlıyorlar.                                                            
                                          -Almanlar,
şeytanın ta kendisi olan Türklerin yandaşıdır.

-Osmanlı
Devleti tebaası, hatta Müslümanlar dahi kurtuluş için İngilizleri bekliyor.

Diğer bildirilerden birkaç cümle:

-Ey asker! Uyanınız! Bize iltica edecek her
Osmanlı eri için aguşumuz açıktır. İstirahatınızı temin, hayatınızı tahlis
edebilecek ve evlâd ü iyalinize bir en evvel kavuşmak için bundan gayri hiçbir
çâre yoktur.

***

Çoluk çocuğunuz ve aileniz ile rahat yaşıyor
ve tarlalarınızda çalışıyordunuz. Balkan muharebelerinin felâketinden
kurtulduğunuzda pekâlâ ailelerinizin arasında bahtiyar ve mesut oturuyor,
tarlalarınızı ekiyordunuz. Size ne oldu ki Alman kavminin güzel gözleri için
ilân-ı harp ettiniz?

İngiliz Propaganda Broşürlerinde Birinci
Dünya Savaşı ve Osmanlı Devleti
başlıklı 3. Bölümde; ‘savaşı başlatanın kendileri olmadığı, mâsum ülkelerin haklarını savunmak
için böyle bir savaşa taraf oldukları
’ iddialarını destekler beyanlar yer
almaktadır.

Bu meyanda
Osmanlı Devleti de savaşın kazanılmakta olduğu müjdelenerek vatandaşlarına
moral vermeye çalışmıştır.

Ekler
bölümünde; propaganda çalışmalarını yönetenlerin fotoğrafları, savaş
alanlarından görüntüler ile İngilizlerin hazırlamış olduğu propaganda beyannamelerinden
örnekler, asıl nüshaların fotokopileri ve tercümeleri ile birlikte yer alıyor. (s: 438-639)

Eser,
kaynakça (s:
641-653)
ve Dizin (s:
655-671)
bölümleriyle sona eriyor.

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.

 İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu
34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer:
0.212-251 00 12 e-Posta:
otuken@otuken.com.tr  www.otuken.com.tr 

 

Dr. SERVET AVŞAR

     1969 yılında doğdu. İlk ve
ortaöğrenimini Kayseri’de tamamladı. 1991 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve
Târih Coğrafya Fakültesi Târih Bölümü’nden öğretmen teğmen olarak mezun oldu.
1991-1994 yıllarında Çankırı Astsubay Hazırlama Okul Komutanlığ’ında,
1995-1999 yılları arasında Bursa Işıklar Askerî Lisesi Komutanlığı’nda târih
öğretmeni olarak görev yaptı.

     1999-2004 yılları arasında Genelkurmay
Askerî Târih ve Stratejik Etüt Başkanlığı’nda; Atatürk Araştırma ve Eğitim
Merkezi (ATAREM) bünyesinde araştırmacı-konferansçı, plan harekât subaylığı,
Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM) bünyesinde icra subaylığı ve
Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi komutan vekilliği, 2004-2009
yılları arasında Silahlı Kuvvetler Bando Okulları Komutanlığı’nda târih
öğretim elemanlığı, 2009-2012 yılları arasında, Genelkurmay Askerî Târih ve
Stratejik Etüt Başkanlığı Askerî Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı’nda müze
kısım âmirliği görevlerinde bulundu.

     2012-2014 Askerî Müze ve Kültür Sitesi
Komutanlığı AR-GE kısım âmirliği görevi ve 2014 yılında bu görevine ilave
olarak Müzecilik Grup Başkanlığı görevini vekâleten yürüttü. 2014 yılında
kıdemli albay rütbesi ile emekliye ayrıldı.

     Dr. Servet Avşar, Kırıkkale Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Cumhuriyet Târihi Ana Bilim Dalı’nda, Gazi Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Orta Alanlar Sosyal Bilgiler öğretmenliği, Târih
Öğretimi Ana Bilim Dalı’nda ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Sosyoloji Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans yaptı.

     Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Cumhuriyet Târihi Ana Bilim Dalı’nda doktora yaptı. Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Târihi Ana Bilim Dalı’nda
ise ikinci doktora çalışmasına devam etmektedir. Araştırmalarının büyük bir
kısmı harp târihi, istihbarat, propaganda, casusluk, sansür ve terör ile
ilgilidir. Çok sayıda kitap ve makalesi bulunmaktadır. Yazar şu an televizyon
program yapımcılığı ve gazetecilik yapmaktadır.

 

KUŞBAKIŞI

KÜÇÜK
DORRİT

Tanınmış İngiliz yazar Charles Dickens,
(1812-1870) yılları arasında yaşadı. Oliver
Twist
, Antikacı Dükkânı, David Copperfield, İki Şehrin Hikâyesi ve Büyük
Ümitler
ile diğer eserleri, roman severler tarafından yıllar boyunca zevkle
okunmuştur. Küçük Dorrit isimli
eseri, Turgut Berkes tarafından dilimize çevrilip ilk defa 2019 yılında
Türkiye’de yayınlandı.  13,5 X 21 sentim
ölçülerinde 820 sayfadır.

Borçlular hapishanesinde doğan Amy Dorrit,
orada geçirdiği yıllar boyunca bütün sadakatini ve sevgisini mahkûm babasına ve
diğer aile bireylerine adayan, yalnızca onların mutluluğu için yaşayan genç bir
kızdır. Yıllar sonra İngiltere’ye dönen Arthur Clennam, annesinin dikişçisi
olan bu Küçük Dorrit’le tanıştığında aralarında tuhaf bir bağ oluştuğunu daha
ilk anda hisseder.

İncelikle işlenmiş karakterleri ve
sürükleyici olay örgüsüyle Küçük Dorrit, döneminin sosyal yapısına ayna tutan
önemli Dickens romanlarından biridir. Bu eserinde, esirlik psikolojisinden
hürriyetin büyüsüne, sefâletin ağırlığından yükselme hırsına, pek çok duyguyu
ve dönemin gerçeklerini ustalıkla işliyor.

ALFA YAYINLARI:

Ticarethane
Sokokağı Nu: 53 Cağaloğlu 34410 İstanbul. Telefon: 0.212-513 34 20                                                          Belgegeçer:
0.212-512 33 76 
www.everestyayinlari.com  e-posta: info@everestyayinlari.com   

 

 

İSTİSNÂÎ BULUŞMALAR

Ayça Güçlüten; hayatı çoğunluğun
algısının dışına sürüklemeyi seçenlerin, mesâfeyi yok sayanların, varlık
mücâdelesine ölü taklidi yapanların, boşluktan korkmayanların, tutkunun esiri
olmaktan kaçmayanların, imkânsıza inanmayanların, kaderin koyduğu sınırlara
meydan okuyanların, çağlardır devam edegelen donuk ve kopuk sevgileri onarmak
için savaşanların ortak görüşlerini seslendiriyor.

13,5 X 19,5 santim 176 sayfa, 2019
yılında yayınlandı.

İTHAKİ YAYINLARI:

Bahariye Caddesi, İhsan
Ünlüer Sokağı Nu: 16 Ersoy Apartmanı A Blok, Kat: 3 Nu: 15 Kadıköy, İstanbul.

Telefon: 0.216-348 36 97
Belgegeçer: 0.216-449 98 34
www.ithaki.com.tr  e-posta: info@ithaki.com.tr 

 

ROMANOVLARIN
SON EVİ

Romanovlar’,
Rus Çarlığını 1613 yılından 1917 yılına kadar 304 yıl boyunca yöneten hânedânın
ismidir. 1598 yılında ölen son Moskova Büyük Dükası l. Fyodor’un vârisi
kalmayan Rurik Hânedânlığı yerine Rus asilzâdelerinden Mihail Romanov, Rus Çarı
seçildi. Mihail’in torunu ‘Büyük Petro
olarak anılan 1. Petro, 1721’de Rus İmparatorluğu’nu kurdu ve kısa zamanda
Rusya’yı büyük güce ulaştırdı. Hânedânlık, Almanya’dan zırhlı bir trenle
gönderilen Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin (1870-1924) tarafından sona erdirildi.
Son Rus imparatoru 2. Nikolay, 1917’de tahtından indirildi. Basit bir köy evine
yerleştirildi. Fakir bir aile şeklinde yaşamaya mahkûn edildi. Evini ısıtmak
için gerekli odunu bile Nikolay dağdan toplayıp evine kendisi getiriyordu.
Ailesinin gıda ihtiyacını karşılamak için tavuk besliyor, sebze yetiştiriyordu.
1918’de Lenin’in emriyle, ailesiyle birlikte kurşuna dizilerek idam
edildi. 

İrlandalı yazar John Boyde tarafından telif
edilen, Özlem Yüksel’in Türkçeye çevirdiği 13,5 X 19,5 santim ölçülerindeki 466
sayfalık eserde, Nikolay ve ailesi fertlerinin bir sene boyunca yaşadıkları son
evdeki içler acısı hayat, derin bir aşk hikâyesi fon olarak kullanılmak
suretiyle anlatılıyor.

İncelikle kurgulanan târihî romanda, Çarlık
Rusya’sının adım adım çözülüşü ve 1917 Ekim Devrimi’nin ertesinde yaşanan göç
ve sürgünlük süreci, okuyucuyu damardan yakalamak suretiyle anlatılıyor. 

Efsanevi Rasputin, Grandüşes Anastasya,
Kanlı Nikolay ve Romanovlar’ın efsanevî dünyasında yer edinmiş pek çok başka
târihî şahsiyeti yeniden bir araya getiren kitap, heyecan uyandırıcı
sayfalarıyla son yılların en dokunaklı ve en sürükleyici târihî romanlarından
biridir.

Gerçek hâdiselerden ve şahsiyetlerden ilham
alınarak, hakîkatin kendisi olarak nakledilen hikâye, akıcı kurgusu ve duru
dili sebebiyle hazla heyecanla okunuyor.

DELİDOLU YAYINLARI:

1476.
Sokak Nu: 10/51 Alsancak, Konak – İzmir. Telefon: 0.232-463 46 38

Belgegeçer:
0.232-464 18 47 e-posta:
editor@delidolu.com.tr  //  www.delidolu.com.tr 

 

KISA
KISA… KISA KISA…

1-SEN KİMSEYİ
SEVEMEZSİN:
Gül
Ersoy / Doğan Kitap.

 2-OĞUZ BOYLARI: İsmail Uçakcı /
Bilgeoğuz Yayınları

3-KARARI BEN
VERİRİM:
Esra
Ezmeci / Destek Yayınları.

 4-FESÜPHANALLAH – NASİHATNÂME 1: Alev Ulatlı /
Turkuaz Kitap.

5-TEŞKİLAT: Selman Kayabaşı / Yakın Plân Yayınları.

 

DERKENAR

ŞU BİZİM GARİP TÜRKÇEMİZ

OĞUZ
ÇETİNOĞLU

İnsanoğlu basit ve kolay olana
meyillidir. Basitte ve kolay olanda, zevksizlik ve yozlaşma olduğu çoğu zaman
göz ardı edilir. Dilimiz Türkçe de bu olumsuzluklardan büyük ölçüde
etkilenmektedir.

Sınıf öğretmenlerinin, dâire
âmirlerinin, siyâset önderlerinin, popüler sanatkârların, patronun veya
tanınmış bir yazarın, Türk dil bilgisi kaidelerine aykırı olarak üretilip
piyasaya sürülmüş veya Türkçe karşılığı varken batıdan alınmış bir kelimeyi,
dil hassasiyeti süzgecinden geçirmeksizin kullanması hâlinde, o kelime,
insanlarımızın çoğu tarafından ve özenti sebebiyle kullanılıyor. Yaygınlaşıyor.
İtiraz edildiğinde: ‘Halk benimsedi,
kullanıyor. Size ne oluyor
?’ deniliyor. 
Böylece özümüze yabancılaşıyoruz, zamanla da özümüzü kaybediyoruz.

Mizah anlayışımızda, giyim
tarzımızda, müzik zevkimizde, beslenme alışkanlıklarımızda büyük değişiklikler
yaşıyoruz. Her şey basite doğru hızla ilerliyor. Bu değişiklikler; nezâket,
zarâfet, nezâhet ve incelik anlayışımızla birlikte ahlâkımızı da değiştiriyor.  Gençlerimizin büyük bir bölümü, nezâket, zarâfet, nezâhet
kelimelerinin ne mânâya geldiğini dahi bilmiyor.

***

 Dil; durağan değil, değişen-gelişen bir yapıya
sâhiptir. Elbette yeni kavramlar ortaya çıktıkça yeni kelimelere de ihtiyaç
vardır. Bu kelimeler, mutlaka Türk dil bilgisi kaidelerine göre üretilmelidir.
Türklerin genlerinde etnik ırkçılık olmadığı gibi kelime ırkçılığı da yoktur.
Elbette yabancı dillerden de kelime alacağız. Fakat onları eskiden olduğu gibi
Türkçenin dil yapısına, kendi dil zevkimize göre telaffuz edeceğiz. Türkçe’nin,
yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dil olduğu söylenip yazılıyor.
O halde Safir kelimesini niçin ‘sapphire
şeklinde yazıyoruz, yazanlara niçin müdâhale edilmiyor? Yabancı isimli
alışveriş merkezlerinde zamanını harcayan, yabancı isimli sitelerde oturan
insanlarımız, Türk kültürüne, dolayısıyla kendilerine yabancılaşırlar. Bizi biz
yapan değerlerimizden uzaklaşırsak bizden eser kalmaz. Dilimiz Türkçe, bizi biz
yapan değerlerimizin başında gelir.

Türkçemiz, 250.000.000’dan fazla
kişi tarafından konuşulan dünya dilidir. En çok konuşulan diller listesinde 5.
sırada yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nde tek resmî dildir. 83.000.000
insan için ‘ana dili’ olmasa bile ‘ana dil’dir. Buna rağmen kusursuz
yazılması ve konuşulması hususunda gerekli hassasiyet gösterenlerin sayısı,
endişe verecek ölçüde azdır.

Selçuklu İmparatorluğu döneminde
(1040-1308) Farsça, Osmanlı Cihan Devleti döneminde (1299-1921) ise Arapça ve
Farsça, kültür çevrelerinde tercih edilen dildi. Cumhuriyet döneminde Almanca
ve Fransızca, son dönemlerde ise İngilizcenin Türkçe üzerinde baskıları ve
tesirleri olmuştur. Öyle ki bâzı profesörlerimiz, ilmî eserlerini önce
İngilizce yazmışlar sonra da ya kendileri tarafından veya bir tercüman
tarafından Türkçeye çevirip-çevirtip yayımlamışlardır.

Kaşgarlı Mahmud ‘Dîvânu Lugati’t-Türk’ isimli eserinde
Türkçenin Arapça kadar zengin ve ifâde kabiliyeti yüksek bir dil olduğunu,
Arapların Türkçe öğrenmeleri gerektiğini belirtmiştir. Ali Şîr Nevâî de ‘Muhâkemetü’l-Lûgateyn’ isimli eserinde
Türkçenin Farsçadan üstün bir dil olduğunu iddia ve ispat etmiştir.

Bedenlerini toprağın huzuruna ve
Cenâb-ı Allah’ın rahmetine teslim ettiğimiz Kaşgarlı Mahmud, Yusuf Has Hâcib,
Edib Ahmed Yükneki, Yunus Emre, Ali Şîr Nevâî, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Yahya
Kemal Beyatlı, Refik Hâlid Karay, Ali Cânip Yöntem, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tahsin
Banguoğlu, Nihad Sâmi Banarlı, Sâmiha Ayverdi, Muharrem Ergin, Ahmet Kabaklı,
Fâruk Kadri Timurtaş, İlhan Ayverdi, Necmettin Hacıaminoğlu ve dilimize hizmet
eden diğer Türkçe sevdâlılarının bize miras bıraktığı dilimiz Türkçe bizim ses
bayrağımızdır.  

Ses bayrağımız Türkçemize yıllar
boyu sadizmin en galiz numuneleri olarak hoyratça müdâhaleler ve hatta
tecâvüzler oldu. Kelimeler kurşuna dizildi, idam sehpalarına çekildi,
cümlelerin üzerinden çivili-bıçaklı silindirlerle geçildi. Tarla sürülür gibi
sürüldü. Sorumluların kimi gafletten göz yumdu, kimileri hâinlikleri sebebiyle
yıllar boyu kırıma destek verdi. Göz yumanlar, destek verenler yıkım faaliyetlerine
devam ediyor. Gelinen noktada ana gövde zedelendi ise de dilimiz öldürülemedi.
Çünkü temel sağlamdı, bünye dayanaklıydı.

Türkçe direniyor, direnmeye devam
edecek. 

Önceki İçerikÖzür Dilemek Erdemdir
Sonraki İçerik5-9 Temmuz 2009
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.