Bir Ama Pîr Konuşma

144

     Bir ama pîr konuşma,

     İnsanda mânevî oluşma.

     Çıkarır insanı, ilahî huzûra.

     Kimse bakmasın kusura.

     Kulluk ancak böyle olur.

     Ebedî âleme insan;

     Bu sıfatlarla buyur edilir.

     İşte Hz. Ali bu!

     Allah’ın nadide kulu.

     İnsanlar arasında ulular ulusu.

     Eğilin de bakın tarihe;

     Hz. Muhammed’den başka,

     Böyle tutulan var mı ilâhî aşka?

     Var mı Ali gibi yar?

     Olan, onun gibi bahtiyar.

     Gezsen de diyar diyar;

     İlmin kapısı gibi bir yiğit;

     Söyle Allah aşkına, nerde var?

     Konuşuyor mânen aramızda.

     Kulak verelim susun da biraz;

     Dinleyerek can kulağıyla,

     Tutulmuş olalım fazilet ağına.

     Artık söz Hz. Ali’nin dudağında:                     

    “Ey insanlar! İlimden daha büyük zenginlik, halimden daha yararlı izzet, edepten daha yetkin soy, gazaptan daha çetin zorluk, akıldan daha iyi güzellik, cehaletten daha kötü arkadaş, yalandan daha iğrenç kötülük, susmaktan daha koruyucu zırh ve ölümden daha yakın bir gayb yoktur.

    “Kendi ayıbına bakan başkalarının ayıbını görmez ve ilgilenmez. Çünkü o kendi ayıbıyla meşguldür. Kendi rızkına razı olan, halkın elinde olana göz dikip zenginlik hırsına kapılmaz. Zulüm kılıcını kınından sıyıran onunla öldürülür ve kardeşine kuyu kazan kazdığı kuyuya düşer. Kendi aklını yeterli gören sürçer. Halka karşı kibirli olan zelil olur. Alimlerle oturup kalkan saygı görür. Ayak takımından kimselerle oturup kalkan aşağılanır. Gücünden fazla yük taşıyan âciz kalır.

    “Ey insanlar! Akıldan daha faydalı mal, cehaletten daha düşkün fakirlik, tefekkürden daha üstün ibadet, bencillikten daha korkunç yalnızlık, iyilikten daha büyük vera (doğru hareket) sevgiden daha güzel sera (zenginlik) yoktur.

    “Yaratılmışlar içinde en şaşırtıcı olanı insandır. Çünkü hem hikmetin ve hem de hikmete aykırı şeylerin kaynağıdır. Umutlandığında tamah eder ve tahrik edilen tamah onu helaka götürür. Umutsuzluğa düştüğünde ise üzülür ve üzüntü onu gazaba uğratır. Korktuğunda kederle kuşatılır. Kendini emniyet ve güvencede hissettiğinde ise gaflete düşer. Yeni bir nimete ulaştığında zenginliğiyle övünür, kibirlenir, yoldan çıkar ve isyan eder. Nimet yerine bir belayla karşılaştığında ise sabırsızlanır. Sabırsızlık onun önüne zorluk çıkarır, zorlukla karşılaştığında da zaafa duçar (uğramış) olur. Yeteri kadar yemediğinde hastalanır. Aşırı yediğinde ise nefes alamayacak kadar şişer. Gördünüz mü, her tefrit (geri kalış) ona zararlı olduğu gibi, her ifrat (aşırı oluş) da onu mahvediyor.

    “Ey insanlar! Öyleyse siz ortada durun ve hiçbir konuda aşırı gitmeyin. Adalet iki ucun ortasındaki dengededir. Meselâ hileden sakının, çünkü hile alçak kimselerin huyudur. Her arayan bulamaz ve her yolculuğa çıkan geri dönemez. Seni terk eden kimseye ilgi gösterme. Kimseye uzak durma ve kimseye aşırı yaklaşma. Başkasında hata aramadan önce kendine bak…

    “Ey insanlar! Amelini, ilmini, almasını, vermesini, vazgeçmesini, susmasını, işini ve sözünü sadece Allah rızası için halis yapan kimseye ne mutlu.” (Vehbi Bardakçı, Kerbela, s: 228 – 230)

Önceki İçerikYesevî Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ERDOĞAN ASLIYÜCE  
Sonraki İçerikToplumlar ve Beyinler
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.