Başbuğ Atatürk’ü Anlamak

10

Bal Mahmut hatıralarında anlatıyor;
Bir gün Kılıç Ali’nin evinde, Refik Koraltan, ‘’Paşam, dedi, itimat buyurun, Anadolu’nun en ücra köşesinde bir çobanın kalbini açtığınız zaman orada Mustafa Kemal yazar. Bu böyledir, paşam.’’
Atatürk şu cevabı verdi: ‘’Beyefendi, Anadolu’nun ücra köşesinde bir köylünün, bir çobanın kalbini açtığınız zaman orada Mustafa Kemal yazdığını ben de zatı âliniz kadar biliyorum. Amma benim kadar sizin de bilmenizi istediğim bir şey vardır ve o da şudur.
Orada bir çobanın bulunduğu yerin on dakika ilerisindeki bir köy imamı gelip o ismi oradan on dakikada siler. İsterse istediği bir başka ismi yazar. Bunu da sizin benim kadar bilmenizi isterim.’’
*
Vehhabi yöneticileri emirleri altına alan İngilizler, planlarını uygulamaya koymakta gecikmediler. Bu plana göre önce Sahabilerin mezarları, ardından İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in mezarını ortadan kaldırmak ve en sonunda da Kâbe’yi yıkmak. Bu sayede İslam dünyasını birleştiren bu dinin tüm izlerini silmek.
Yıllar sonra, bu konuyla ilgili belgeler tek tek ortaya çıkmaya başladı.2008 yılının son aylarında Türk kamuoyunda ortaya çıkartılmayan, daha doğrusu bazı çevreler tarafından saklanan bir belge konuşulmaya başlandı. Mustafa Kemal olmasaydı Hz. Muhammed’in mezarı yıkılır mıydı?
Vehhabilik’te mezar ziyareti günah sayıldığı için Suudiler bütün mezarları yıkmaya başlamışlar. Sıra Hz. Muhammed’in mezarına gelmiş. Ülkedekiler Mustafa Kemal Atatürk’ten yardım istemişler.
Prof. Dr. Nevzat Yalçındaş’a göre Mustafa Kemal, Vehhabilere sert bir nota vererek yıkımı durdurmuş. Ata’nın notası dışişleri arşivinde mevcut ve açıklanmaktan çekiniliyor.
Hocanın gündeme getirdiği bu konunun izlerini sürdüğümüzde, Mustafa Kemal ve arkadaşlarına dinsiz diyen bazı çevrelerin iddialarına son verecek olan ve suratlarına şamar gibi inecek bu belgenin bir tanesi, İçişleri Bakanlığı Matbuat Umum Müdürlüğü başlıklı ve 20 Ağustos 1937 tarihini taşıyor.
Atatürk mirasının bütün nimetlerini nankörce, melunca, patlayasıya-çatlayasıya yiyen kanı bozuk, beyni uyuşuk dinci hainlere sunulur.
*

NİHAYET, DİYANET’TEN BİR SES YÜKSELDİ…
Din İşleri Yüksek Kurul Uzmanı Dr.Bünyamin Okumuş, “Atatürk’ü anlamaktan aciz, gafil ve hainleri kınıyorum” dedi. Okumuş ; “Burası, Atatürk’ün kurduğu bir kurumdur. Atatürk Diyanet’i, dinle ilgili doğru bilgiyi halka anlatsın diye kurmuş. Atatürk’e rahmet okumak vefa borcumuzdur, bu borcu ödemek de birinci vazifemizdir. Atatürk ölmez bir eser bırakmıştır” dedi. Din İşleri Yüksek Kurul Uzmanı Bünyamin Okumuş sözlerine şöyle devam etti: “Atatürk olmasa kulağınıza ezan mı okunurdu, yoksa bir kilisede vaftiz mi olurdunuz? Atatürk’ün hatıralarına ve heykellerine saldıran zavallılar, sizin yel değirmenlerine savaş açan Donkişot’tan ne farkınız var?”
Okumuş, sosyal medya paylaşımında da yaşanan gelişmelerle ilgili şu görüşlere yer verdi: “Atatürk bizim börkümüzdür, birliğimizdir, simgemizdir. Ona laf yok, baş giderse börk gider. Allah muhafaza, bir daha da geri gelmez. Atatürk’e tahammülsüzlük Türkiye’ye tahammülsüzlüktür. Atatürk alerjisinin gerekçesini nasıl okumalıyız? Vaazları ile milli birliğimizi yaralamaya hiç kimse cüret etmemelidir. Atatürk’e dil uzatanlar daha iyi Müslüman olduklarını mı sanıyorlar? Ey kendini bilmez akılsızlar, Atatürkümüzden ne istiyorsunuz? O tarih sahnesine çıkmasaydı, Türklüğün kıvancı, İslam’ın bekçisi olmasaydı doğdunuz zaman kulağınıza ezan mı okunur yoksa bir kilisede vaftiz mi olurdunuz?”