Bana’mı Sordun!

46

“Aslında Vefanın adı İstanbul’da bir semt’in adıymış, biz bilememişiz”.

İnsanoğlu yaradılış itibarıyla hata yapmaya müsaittir. Eğer o yaptığı hatayı kısa zamanda görüp telafi etme yolunu seçerse bu olay, onun için bir erdemli davranış biçimidir. Ama tüm ikazlara rağmen, önünde doğru örnekler varken hata yapmakta ısrar ederse o şahıs için bir felakettir, hele bu hatalar zinciri şahsilikten çıkıp devlet adına yapılıyorsa, vay geldi o devletin başına.

Van minüt senaryo’su sonrası, Mavi Marmara olayının evveliyatında öylesine nutuklar atıldı ki, sözler adeta öldürücü birer silah olarak kullanıldı. Bu sözlerden etkilenip Gazze’ye yardım için ABD’den, Avrupa’dan gelenler oldu. Yurt içinde sanki cenge hazırlık varmış gibi hummalı bir telaş! Hemen Marmara gemisi hazırlandı millet elinde avucunda ne varsa sırf Gazze’li Müslüman kardeşlerine yardım için neyi varsa verdi ve gemi, İHH sorumluluğu altında kalabalık bir gurupla Akdenize açıldı.

Sonrası malum, İsrailli askerler tarafından onlarca vatandaşımız gemide katliama uğradılar, estik gürledik, gene üst perdeden nutuklar attık ama yıllar sonra birde baktık ki; düşmana karşı atılan nutuklar bumerang misali silah olarak dönüp bizi vurmuş. Mavi Marmara gemisinin sorumlusu ve o gemide bulunan insanlara: “Gazze’ye yardıma giderken dönemin başbakan’ına mı sordunuz, bana’mı sordunuz biz zaten gerekli yardımı gerektiği zaman yapıyoruz“! İşte bu sözden sonra o gemide ölenler bir daha öldüler. Nitekim bu söz söylendikten sonra o gemide ölenlerden birinin eşi: “”Sizleri Allah’a havale ediyorum, keşke ölseydim de bunları duymasaydım.. Şimdi İsrail’le Anlaşmaya imza atan bu eller acaba Siyonistlere taş attı mı hiç? O gemide keşke ben vurulsaydım da bugün yaşananları görmeseydim”.

Sözlerin silah olarak kullanıldığı aslında ilk değildi. Bu gün paralel yapı diye savaş açtığı Fethullah Gülen’i dahi öylesine etkilemişti ki; 2010 Referandumunda Gülen taraftarlarına: “Ölüleri dahi mezardan kaldırın oy versinler” diyebiliyordu. Sonrası malûm.

Sözlerin silah olarak nasıl etki yaptığına başka ir örnek:

Kendisini Malatya’nın ilk teröristi olarak takdim eden ve bununla her zaman övünen Hüseyin Üzmez, adı son yıllarda çirkin bir olaya karışmış olsa da, hayatının maceralı bir şekilde geçirdiğini sürekli anlatır. Bir konuşmasında: “Ahmet Emin Yalman’ı tanımam bilmem fakat o zat’ın konuşmalarından o kadar etkilenmiştim ki, gittim adamı gözümü kırpmadan vurdum” der. Sonra Ahmet Emin Yalman, bir gün İzmit kapalı ceza evine ziyaretine gelir ve Hüseyin Üzmez’e sorar: “Delikanlı beni nerden tanıyorsun sana ne gibi kötülük yaptım da beni vurdun” diye sorar.

Verecek cevap bulamaz Hüseyin Üzmez.

Dikkat edin kendisinin bir sözüyle gidip tanımadığı bir adamı vuran şahsı sözleriyle azmettiren kişi, bir defa olsun cezaevine ziyaretine gelmez.

*Türkiye Fabrika Ayarlarına Gerimi Dönüyor?

Özellikle Ahmet Davutoğu indirilip, Binali Yıldırım Başbakanlığa geldikten sonra, dış politikada bariz değişiklikler olmaya başladı. Acaba Türkiye Cumhuriyeti dış politikada fabrika ayarlarına gerimi dönüyor diye bir soru insanın aklına gelmiyor değil. Basında pek yer almasa da Doğu Perinçek ve ekibi (bu ekibin içinde eski AKP’li Adüllatif Şener’de var). Önce Suriye devlet başkanı Esat’la görüştü. Daha sonra aynı ekip Rusya devlet başkanı Putin’e gönderildi yani iki ülkenin alt yapısını Perinçek ve ekibi sağladı diyebiliriz. En son İsrail olayı hepimizce malûm barış anlaşması sağlandı bile. Üstelik, İsrail doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya gönderilecek ve Türkiye bu hattan komisyon alacak.

Fabrika ayarlarına geri dönüş tutarmı bilmem ama sistem o kadar laçkalaştı ki neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Yılların yetiştirdiği hariciyeciler için “Monşer” deyip bir kenara attığınız insanların yerine yabancı dili bile olmayan İmam Hatipli mollaları doldurdunuz. 14 yıl boyunca her gelen Milli Eğitim bakanı ayrı bir sistem getirdi. Güneydoğu çözüm süreciyle felç olmuş durumda. Ergenokon, Balyoz suçlamalarıyla teröriste gizli tanıklık yaptırdığınız askerin moral gücü tükenmiş vaziyette. Ya bir de sağlığında küstürüp kalbini kırdığınız, bu geri dönüş manevralarınızı göremeden ahrete intikal etmişlerle nasıl helalleşeceksiniz? Meselâ Rauf Denktaş’la helalleşebilecek misiniz?

Hepinizin bayramı kutlu olsun, sağlıklı, mutlu nice bayramlara.