Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı Aliyeva, Sevgili eşi ve çocuklarına ithaf ettiği 14 X 20 santim ölçülerinde, birinci hamur kâğıda basılı 501 sayfalık değerli eserine yazdığı takdim yazısında:
‘Şairler eserleri aracılığı ile asırların ummanı üzerinden şiirlerin, beyitlerin yerleştiği cilt içerisinden gelecek kuşağa geçiyor. Şairler halkın sesi, asrın sesidir. Dolayısıyla vatanın beyaz saçlı askeridir. Şairlerin sözüyle ordular ayağa kalkar, şiirinin nehrinde taşlar da akar.
Evet, bu kitapta halkın sesi, asrın sesi olan şâirlerden, onların altın gibi sözlerinden konuşulmuştur. Burada onların eserlerindeki esas temalar olan vatan, doğa ve aşk ele alınmıştır, ‘bir millet, iki devlet olan’ Türkiye ile Azerbaycan’ın tanınmış şairlerinin eserlerindeki konular karşılaştırılmış, benzer ve farklı yönler araştırılmıştır.’
Diyor ve kitabın yazılış maksadını şöyle açıklıyor:
Türkiyeli şâirler Feyzi Halıcı, Muharrem Kubat, Abdullah Satoğlu, Azerbaycanlı şâirler Bahtiyar Vahabzade, Mehmet Araz ve Neriman Hasanzade’nin şiirlerinde temaları nasıl işlediği meselesi idi ki, bu da onların yaşadığı ülkenin siyâsî durumundan asılı idi. Türkiye ömür boyu özgür bir ülke olmuştur, Azerbaycan ise her zaman Güney, Kuzey ve Batıdaki komşularının istilasına maruz kalmıştır. Sömürge altındaki hayat Azerbaycan kültürüne, sanatına etkisini göstermeye bilmezdi. Çağdaş Türkiye Azerbaycan şâirlerinin şiirlerinde beynelmilel temaların karşılaştırılması meselesinde önemli olan; ‘Neden benzerlikler? Neden farklılıklar vardır?’ sorusuna cevap vermeğe çalışıldı. Belli oldu ki benzerliklerin sebebi her iki ülkede yaşayan halkın bir kökten gelmesi yâni Türk olması idi. Bellidir ki bir coğrafî bölgede yaşayan, târihi, kültürü, edebiyatı, millî mensubiyeti, dili, dini bir olan halkın edebiyatı da birbirine benzeyecektir. Bütün şâirlerde vatan teması sevilerek işlenilen temadır. Bu temanın ana fikri ise vatana sevgidir. Aşk temasında her şâir bunu farklı işlese de esas fikir sevgiliye duyulan özlem, hasret; sevgilinin güzelliği, onsuz gecen günlerin acısıdır. Her bir şâirin şiirinde sevgilinin güzelliği farklı gösterilmektedir, benzetmeler farklıdır, ama ana fikir birdir, sevmek ve sevilmek güzeldir. Benzerliğin bir sebebi de kayıp olmuş vatanla ilgilidir. Türkiyeli şâirler Yakın Doğu’da ve Balkanlarda kayıp ettikleri vatanın derdini şiirlerine taşırlar, Azerbaycan şâirlerinin şiirlerinde Güney Azerbaycan,Tebriz, İsfahan, Erdebil, Karabağ, Batı Azerbaycan, Dağıstan, Derbent vardır. Gurbette kalmış vatana yazılmış şiirler her iki ülkenin şâirleri tarafından aynı ruhta işlenmiştir.
Peki farklılıklar? Uzun yıllar ayrı yaşamak, birinin sömürge, diğerinin bağımsız hayatı, gelişim vs. sebepler farklılıkları ortaya koymuştur. Anadolu şâirleri her zaman fikirlerini azat, hür şekilde ifâde etmişler. Sovyet döneminde Azerbaycan şâirlerinin çoğu Rusya’nın nezâreti altında ve hazır verilen temaları işlemişlerdir. Farklılık buradan geliyor. Bu gün Azerbaycan hürdür ve bu günlerde yazılan şiirler ne kadar farklı olsa da hür Anadolu şâirlerinin şiirlerine benzemektedir. Bu eserde maksat, benzer ve farklılıkları ortaya koymak, sebeplerini açmak oldu.’
Kendisi de duygulu bir şâir olan Tamilla Aliyeva, şiir hakkında söylenmiş-yazılmış özdeyişleri kitabına almış:
*Şiir yürekteki kanın mürekkebe çevrilişidir. *Ey ürkek fikirler benden korkmayın, ben şâirim. *Musiki havada, resim yerde, şiir ise hem havada hem yerdedir. Çünkü onun sözlerinin yeryüzünde gezen mânâsı, semâlarda seyir eden musikisi var. (Rabindranath Tagor) *Şiir ilk defa çiçek açan nar ağacının sevinci, gülüşüdür. *Şairler cennetin anahtarını nereye koyduklarını unutan çocuklardır… *Şairlere selam verin, şairlerin selamını alın… *En kederli sevinç şâir olmaktır, başka hiç birşey hesaba gelmez, hatta ölüm bile… (Mirseyit) *Şiir patlayıcı maddedir, patlamayınca öldürür.
Kitapta; Çağdaş Türk ve Azerbaycan şiiri, 1960 ve 1990 sonrasındaki Türkiye’de ve Azerbaycan’da yazılan şiirler ile alakalı yorumlarla ana konuya giriş yapılıyor (s: 5-48) sonra Türkiye’den Feyzi Halıcı, Muharrem Kubat ve Abdullah Satoğlu’nun, Azerbaycan’dan Bahtiyar Vahapzâde, Mehmet Araz ve Neriman Hasanzâde’nin hayat hikâyeleri, şiir anlayışları, şiirlerindeki vatan, tabiat ve aşk mevzulu şiirlerinden örnekler de verilerek benzeyen ve benzemeyen hususlar okuyucunun dikkatine sunuluyor. (s: 64-227)
6 numaralı son bölümde ise aynı şâirlerin cihanşümul mevzulardaki şiirleriyle alakalı benzer tahliller yer alıyor.
‘Sonuç’ başlıklı son bölümde: 0,50 numaralı en ince tığ ile büyük bir masa örtüsü veya perde örer gibi sabır, göz nuru ve emek isteyen çalışmanın genel değerlendirmesi yapılıyor. (s: 491-494)
His dünyası renkli, zengin, derin ve engin bir şâir olan Tamilla Aliyeva’nın, en acı hakikatleri dile getirdiği sayfaları, kelimelerle yapılmış usta ressam Rembrandt tablosu gibi…
İşte o ihtişamdan tadımlık birkaç satır: ‘1920 yılında Azerbaycan, yeniden Rus Bolşevikleri tarafından işgal olundu. Bu işgal, 1990 yılına kadar devam etti. 1990 yılında Azerbaycan’ı bir daha sömürge altına almak isteyen Rusya’nın arzuları, çiçek açmadan soldu.’ (s: 491)
Tamilla Aliyeva, edebî zevkini ve hislerini de katarak kalemini tığ gibi kullanıyor. Bununla yetinmiyor, yüreğindeki vatan aşkını gözlerinin nuru vâsıtasıyla işlediği ibrişime aktarıyor. Eseri böylece ihtişama bürünüyor ve hazla okunuyor.
Özkâğıtçılık Matbaacılık Basım Sanayi ve Ticaret A. Ş. Cengiz Topel Caddesi Nu: 45/A Eskişehir. Telefon: 0.222-228 04 25 Belgegeçer: 0.222-228 04 28 e-posta: bilgi@ozkagitcilik.com // www.ozkagitcilik.com
Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı Aliyeva Azerbaycan’ın Beylegan şehrinde doğdu. Bakü Devlet Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun oldu. 1987-1990 yılları arasında Batı Avrupa, Amerika, Avustralya ülkelerinin edebiyatları üzerine doktora eğitimi aldı. 1992 yılında ‘Azerbaycan-Amerika Edebî İlişkileri’ konusunda doktora tezini savunarak Moskova Ali Attestasyon Komisyonu tarafından doktora, 1998 yılında doçent unvanını kazandı. 1998 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. Kısa sürelerle Azerbaycan’a geri dönse de hâlâ Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde çalışmaktadır. Şimdiye kadar on kitabı, on bir çeviri kitabı, 200 ilmî makalesi yayımlanmıştır. Altmıştan fazla milletlerarası ilmî kongre, bilgi şöleni, konferansa katılmış ve Türkiye, ABD, Almanya, İsveç, Rusya, Azerbaycan, Bulgaristan, Makedonya, Kıbrıs’ta ilmî makaleleri yayımlanmıştır, milletlerarası ve millî kuruluşlar tarafından verilmiş ödülleri vardır. Azerbaycan Yazarlar ve Gazeteciler Birliği Üyesidir. 2013 yılında Osmangazi Üniversitesinde Profesör unvanını almıştır. 2012 ve 2016 yıllarında Eskişehir Şairler Derneği’ne yapmış olduğu hizmet sebebiyle ‘Şiire Hizmet Ödülü’, 2011 yılında Azerbaycan Büyük Elçiliği tarafından Türkiye Üniversitelerinde çalışan Azerbaycanlı hocalar arasında ‘Yılın En İyi Öğretmen’ ödülünü kazanmıştır. Türkiye ve Azerbaycan’da basılan birçok derginin danışma kurulu üyesidir. 2012 yılında Almanya’da faaliyet gösteren Nizami Gencevî Azerbaycan Medeniyet Merkezi’nin Kültüre Hizmet ödülüne layık görülmüştür. ‘Çıngı’, ‘Kümbet’ (Türkiye), ‘Yâda Düştü’ (Azerbaycan) dergilerinin yürütme kurulu üyeliğini yapmaktadır. Milletlerarası ‘Vektör’ Bilim Merkezinden ‘Türk Edebiyatına ve Kültürüne Hizmet Armağanı’na lâyık görülmüştür.
Kuşbakışı:
İstanbul’u Gördüm
Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı-Aliyeva ile Fatma Bahar Halıcı Gökfiliz’in, ‘Feyzi Halıcı’nın 90. Yaşına Armağan’ olarak hazırladıkları eser; 13,6 X 20 santim ölçülerinde, birinci hamur âağıda basılı 480 sayfadır. Eskişehir’de 2015 yılında yayınlandı.
Kitabın ihtişamı Tamilla Hoca Hanım’ın ‘Önsöz’ünde okuyucunun benliğini sarıp sarmalıyor, gönüllere yerleşiyor. Kelimeleri okumuyor, yazarın ifâdesiyle ‘yudum yudum içiyorsunuz.’ Açıkça ifâde etmek gerek: Feyzi Halıcı, hem yaşı hem de edebî şahsiyeti itibâriyle bir ‘ulu çınar’dır. O ulu çınarı, bu kadar mükemmel şekilde ancak Tamilla Aliyeva anlatabilirdi. Eser, yalnızca bu ön söz için bile okunmaya değer.
Kitap; Orhan Seyfi Orhan’un, Feyzi Halıcı hakkında kaleme aldığı makale, Feyzi Halıcı’nın ‘Sunuş’ başlıklı yazısı ile devam ediyor. Sonraki sayfalarda Feyzi Halıcı hakkında yazılmış yazılarla Feyzi Halıcı’nın makaleleri yer alıyor. Hâtıra yazıları bölümünde Ord. Prof. Dr. Anna Masala’nın 2, Tamilla Ayiyeva’nın biri mektup, biri Fatma Bahar Halıcı Gökfiliz ile müşterek olmak üzere 10, imzasız 9 yazı bulunuyor. ‘Değerli Hocam’ hitabıyla başlayan mektupta Tamilla Hoca; hayranlık, vefâ ve hürmet duygularıyla bestelediği düşüncelerini harflerle sunuyor.
Kitap, Feyzi Halıcı’nın ‘vatan şiirleri, hakkında makaleler, mektuplar ve fotoğraflarla tamamlanıyor.
Bayraklarda Hilâlimiz:
14 X 20 santim ölçülerinde birinci hamur kâğıda basılı 272 sayfalık eser, ‘Bir Millet, İki Devlet’ üst başlığıyla; Prof. Dr. Tamilla Abbashanlı-Aliyeva, Şâir Rabia Barış Köken, ve Fatma Bahar Halıcı Gökfiliz tarafından hazırlanmış ‘Güldeste’dir. 2014 yılında Eskişehir’de yayımlanmıştır. Eser, Türkiye ve Azerbaycan Türklerinden Hanım şâirlerin şiirlerinden oluşmaktadır. Sayfaları çevirirken yaz güneşi sıcaklığında ve aydınlığında bir gerçek, gözleri ve akılları kamaştırıyor: Türkiye’de yaşayan hanımlar, Azerbaycan’ın; Azerbaycan’da yaşayan hamımlar, Türkiye’nin meseleleriyle hem-hâl olmuşlar. ‘Bir millet, iki devlet’ özdeyişindeki hakikati idraklere nakşediyorlar.
Rabia Barış, ‘Lâle’ başlıklı şiiri ile Türkiye’de ‘Lâle Şâiri’ olarak şöhret kazanan Abdullah Satoğlu’nun tahtına ortak geleceği müjdesini veriyor. Okuyucu; Türk Dünyası, Bayrak, Çanakkale şiirleriyle güçlü bir hanım şâirle müşerref olmanın gururunu yaşıyor.
Bahar Gökfiliz, İstanbullu bir bayan şâir. Azerbaycan’da basılan dergilerde şiirleri ve şiir tahlilleri yayınlanıyor. Konya’daki kökleri, İstanbul’da meyveye durmuş, Mevlânâ aşkını Hakk aşkıyla harmanlıyor. Ne mutlu bizlere; ‘gönlünde Allah, dilinde ‘elhamdülillah’ ile yazan şairlerimiz var.
Arzu Yılmaz Dağdemir, lirik şiirleriyle kitaba değer kazandırıyor.
Âşık Nurşah bir saz şâiridir. Yunus Emre âşıklık geleneğini devam ettiriyor.
Aysen Akdemir velût bir yazar: 4 adet şiir kitabı var.
Kitabın sonraki sayfalarında eserleri yer alan hanım şâirlerimiz, ‘şâir millet’ olarak bilinen Türklerin yüz akı olarak okuyanı bahtiyar ediyor.
Azerbaycan Türklerinden Âşık Ulduz Sönmez, unutulmaya yüz tutmuş atışma geleneğinin başarılı bir temsilcisi olarak dikkat çekiyor (s: 240-245)
Kitapta her biri yekdiğerinden değerli -yer darlığı sebebiyle isimleri yazılamayan- 39 şâire hanımefendiye gönüller dolusu hayran selamları…
Bir Menekşe Masalı:
Kitabın yazarı Feride Hacıyeva, Karabağlı bir şâiredir. Aynı zamanda tiyatro eserleri de yazmaktadır. Azerbaycan Millî Kütüphânesi’nde müdür olarak çalışmaktadır.
Vatanını kaybeden insanlar duygularını şarkılarla, türkülerle ve şiirlerle ifâde ederler. Azerbaycan Türkleri, asırlar boyunca vatanları yad ve hoyrat eller tarafından yönetilmiş olmanın verdiği ıstırapla sanata yönelmişler, vatan hasretlerini sanatla yoğurarak dile getirmişlerdir. Mevsim gereği göç eden kuşlardan bahsederken bilinmeli ki ayrı kaldıkları vatan toprağının özlemini terennüm ederler. Sembollerden faydalanmadan duygularını ifâde edenler Sibirya veya çalışma kamplarının dâimî misâfirliğine mahkûm edilmişlerdir.
Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuktan Karabağ’ın Ermeniler tarafından işgal edilmesi Azerbaycan Türklerini, bir gözü ağlayan, bir gözü gülen insanlar hâline getirmiştir. 14 X 20 santim ölçülerinde, birinci hamur kâğıda basılı 232 sayfalık kitap boyunca Feride Hacıyeva, bir vatansever olarak şiirlerinde bu dertleri dile getiriyor.
Sen Nasıl Yoksun:
Prof. Dr. Neriman Hasanzâde, 1931 yılında Azerbaycan’ın Akstafa şehrinde doğdu. Ülkesinde Devlet Matbuat Komitesi Başkan Yardımcılığı, Matbuat ve Enformasyon Bakan Yardımcılığı, Azerbaycan Milletvekilliği ve Azerbaycan Millî Tayyarecilik Akademisi’nde Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. 40’tan fazla kitabı yayınlandı.
14 X 20 santim ölçülerinde birinci hamur kâğıda basılı 46+120 sayfalık kitapta yer alan şiirleri Tamilla Abbashanlı-Aliyeva tarafından Türkiye Türkçesi’ne aktarıldı. Bu şiirlerde, genç yaşında ebedî âleme yolcu etiği eşine yazdığı şiirleri yer almaktadır. ‘Ölmez Aşkın Gamlı Öyküsü’ başlıklı, Tamilla Aliyeva tarafından kaleme alınan önsözde Hasanzâde’nin lirik şiirlerde olduğu kadar millî duygularla yazılmış şiirlerde da çok başarılı olduğu belirtilmektedir.
Neriman Hasanzâde’nin 94 adet şiirinin bulunduğu kitapta, Tamilla Hoca Hanım’ın ön sözünden başka yine O’nun imzasın taşıyan, Hasanzâdenin hayatından ve şiirlerinden bahseden üç makalesi, eser hakkında Muharrem Kubt’ın, Halil Gürkan’ın, Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği (İLESAM) Genel Başkanı Mehmet Nuri Parmaksız’ın, İzmirli Emekli Öğretmen, Şâir ve araştırmacı yazarlar Ayhan Can ile Huriye Saraç’ın inceleme yazıları bulunuyor.
Derkenar:
Azerbaycan Edebiyatı
Târihteki Azerbaycan toprakları, günümüzde; Kuzey Azerbaycan (Bakû Azerbaycanı), Güney Azerbaycan (Tebriz Azerbaycan’ı), Gürcüstan ve Ermenistan olarak 4 parçaya bölünmüştür. Moskova destekli Ermenistan işgali altındaki kadim Türk yurdu Karabağ ile birlikte parça sayısı 5’e yükselmektedir. Havayolundan başka bağlantısı bulunamayan Nahcivan’ı da unutmamak gerekir.
Azerbaycan Edebiyatının bilinen târihi 10. asırdan günümüze ulaşır. 1141-1209 yılları arasında yaşayan Genceli Nizâmî ile 1126-1199 yıllarında yaşayan Şirvanlı Hakanî, şiirlerini -o dönemin edebiyat dilinin Farsça olması sebebiyle- Farsça yazmışlardır.
Azerbaycan edebiyatçılarının önde gelenlerinden bâzıları şöylece sıralanabilir: Erzurumlu Darir (1300’lü yıllar), Kadı Burhaneddin (1345-1398), Nesîmî (1369-1417), Hatâî mahlası ile şiirler yazan Şah İsmail (1487-1524), Hamidî Isfahanî (1459’da İstanbul’a geldi), Habibî (Yavuz Sultan Selim Han zamanında İstanbul’a geldi), Kişverî (15. Yüzyıl sonu, 16. Yüzyıl başlarında yaşadı), Fuzûlî (1483-1556), Molla Penah Vâgıf (1717-1797), Kasım Bey Zâkir (1784-1857), Mirza Beybaba Fena (1787-1845), Mirza Fethali Ahunzâde (1812-1878), Hurşid Bânu Natevan (1832-1897), Meşhedi Mahmudbey Vezirov (1839-1902), Hasan Bey Zerdâbî (1842-1907), Mirza Elekber Sâbir (1862-1911), Hüseyinzâde Ali Turan Bey (1864-1941), Ahmed Ağaoğlu (1869-1939), Mehmed Emin Resulzâde (1884-1955), Üzeyir Hacıbeyli (1885-1948), Celil Mehmed Guluzâde (1869-1932), Ahmed Cevad Ahunzâde (1892-1937), Cafer Cabbarlı (1899-1934), Samed Vurgun (1906-1956), Şehriyar (1906-1988), Bahtiyar Vahapzâde (1915-2009), Şahmar (1941-2000),
Azerbaycanlı bu edebiyatçıların çoğu Türkiye’de de bilinir.