Fotoğrafı hatırlarsınız. Geyiklerin çektiği büyükçe bir kızakta oturan maviler içinde aksakallı bir dede. Elinde o uzun asasıyla Noel Baba’dan çok Lord of the Rings’deki Gandalf’ı andıran bir pir-i fani. İlk gördüğümde fotoğraf beni bir hayli şaşırtmıştı. “Yahu dede! Senin yaşıtların hacca gidiyorlar, takkelerini takıp doksan dokuzluk tespihlerini çekiyorlar, camilerde yaramazlık yapan çocukları haşlıyorlar, sen burada nelerle uğraşıyorsun!!!” diye kendi kendime söylenmiştim. Evet doğru tahmin ettiniz Ayaz Ata’dan bahsediyorum.
Ayaz Ata’nın Türk-Altay-Orta Asya mitolojisinde Soğuk Tanrısı olduğuna inanılırmış. Noel Baba ile özdeşleştirilen bu aksakallı zatın göğün deliklerinden üflediği zaman kış mevsiminin geldiği kabul edilirmiş. Ayaz Ata’ya Azeriler “Şahta Baba”, Tatarlar “Qış Kabay” derlermiş. Yani bizim Ayaz Ata Noel Baba kadar sevecen ve cömert değilmiş. Belki de insanların evlerine gece vakti gizlice girmeyi etik bulmadığı için hediye veremiyordur, bilemiyorum.
Ayaz Ata diye bir “halk kahramanının” varlığından bundan birkaç sene önce bir Facebook paylaşımı sayesinde haberdar olmuştum. Henüz Ayaz Ata’ya bile tam olarak alışamamışken, birkaç gündür sosyal medyada dönen ve Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ Hanımefendi’ye atfedilen bir yazı sayesinde Nardugan Bayramı diye öz be öz Türk kültürüne ait (!) bir bayramın varlığını öğrendim.
Lise yıllarında bir televizyon programında denk gelmiştim. Tuğrul Türkeş, dünyaca ünlü besteci Rahmaninov’un Türk olduğunu iddia ediyordu. Biz Türklerde, özellikle de Türk milliyetçilerinde tuhaf bir adet var. Çok yetenekli insanların gerçekte Türk olduklarını, çok tutulan bazı geleneklerin aslında Türklere ait olduklarını iddia ediyoruz. O nedenle hem Ayaz Ata efsanesine hem de Nardugan Bayramı fikrine ister istemez şüpheyle yaklaşıyorum. Bu şüphe nedeniyle de konu hakkında etraflıca bir araştırma yaptım. Sevgili hükümetimizin getirdiği erişim yasağını delerek konuyu Wikipedi’de araştırdım.
Nardugan, Roma’da Satürnalya, Antik Yunan’da ise Dionysos Şenlikleri olarak kutlanan bayramın Türk kültüründeki yansımasıymış. Bakınız, bu bilgi size son derece sıradan gelebilir ama buradan yola çıkarak aşağıda tarihin şimdiye kadar bilinmeyen en büyük teorisini ortaya atacağım. Lütfen dikkatle takip ediniz. Nardugan’ı araştırırken Roma ifadesini görür görmez aklıma hemen Roma’nın kuruluş efsanesi geldi. “Ne alakası var birader !!!” diye of pof etmeyiniz lütfen azıcık daha sabrediniz. Az sonra kafanızın içinde seri şekilde şimşekler çakacak!
Efendim, efsaneye göre milattan yüzyıllar önce Savaş Tanrısı Mars ile Rhea Silvia’nın ikizleri doğduktan sonra bir sepetin içinde Tiber Nehri’ne bırakılır. Truva soyundan gelen ve Remus ile Romulus olan bu ikizleri siyah bir dişi kurt bulur. Kurdun emzirdiği Remus ile Romulus hayatta kalırlar. (Bir aydınlanma başladı değil mi? Azıcık daha sabredin.) Daha sonra çiftçi bir aile tarafından bulunarak evlat edinilirler. Büyüyen ikiz gençler milattan önce 753 yılında Roma şehrini kurmak için de kurt tarafından emzirildikleri yeri seçerler. Bu yerin etrafını çevirirken de tartışmaya başlar ve kavga ederler, bunun üzerine Romulus kardeşi Remus’u öldürür. Romulus tarihin en büyük imparatorluklarından birine dönüşecek olan Roma şehrini tek başına kurar.
Roma’nın kuruluş efsanesinde anlatılan hikâyeyle bizim Bozkurt Destanı’nda çocuğu emzirip büyüten kurdun (Aşina – Asena) hikâyesinin bu kadar benzer olması tesadüf mü? Hem Romalılar hem de Türkler açısından bozkurt figürünün en önemli figürlerden biri olması tesadüf mü? Romalıların en uzun geceden sonra gelen ilk dolunayı Satürnalya, Türklerin ise Nardugan olarak kutlaması tesadüf mü? Romalıların kurduğu imparatorluğun batıda, Türklerin kurduğu imparatorlukların doğuda bu kadar uzun süre geniş coğrafyalara hükmetmesi de tesadüf mü? Hepsini geçtim, Romalıların torunları olan İtalyanların karakter olarak biz Türklere feci şekilde benzemesi de tesadüf mü?
Evet, sevgili okur, beyin şoklaması yaşamakta son derece haklısın. Bütün bu anlatılanlar ışığında, güneş yüzü görmemiş cillop gibi teorimizi ileri sürebiliriz artık; Şimdiye kadar elin gavuru diye bildiğimiz Romalılar sakın ha sakın Türk olmasınlar !!!
Yılbaşı yaklaşıyor, etrafta “Müslüman Noel kutlamaz, yılbaşında eğlenmez” sezonu açılıyor. Müslümanlığından taviz vermek istemeyen ama eğlenceden de geri duramayan vatandaşlarımız için “Efendim Noel dediğin aslında Türk kültürüne aittir, Nardugan Bayramıdır o” itirazları peşinen hazırlanıyor. Bir kısım esnafımız Noel Baba’lı satış kampanyaları başlatırken, diğer bir kısım esnafımız Noel Baba’nın ağzını burnunu kırmak için sopalarını istifliyor. Sosyal medyada Ayaz Ata fotoğraflarının paylaşımı giderek çoğalıyor. Ayaz Ata’ya benzeyen, ehli sakal “Hacı emmiler”, bir yandan gençliklerinde yaşadıkları maceralara özlem duyarken diğer yandan yılbaşı kutlayan vatandaşlarımıza çemkirmek için dağarcıklarında sözcükler biriktiriyor.
Biz de bu Nardugan’da Ayaz Ata’dan Wikipedi’ye erişim yasağının kaldırılması hediyesini bekleyeceğiz.