Ateş İstidası

66

 

Osmanlı İmparatorluğu’nda teşrifat ve merâsimlerin renkli bir parçası da, halkın hünkârlarına ulaştırdığı istidâlar (dilekçeler) olurdu.

Beylikten imparatorluk haline gelen Osmanlı Devleti’nde uygulanan merâsim, tören ve padişah ziyaretleri vs. köklü bir geleneğe dayanırdı. Uygulamalar, kuşaklar ve devletler yenilendikçe tekrarlana tekrarlana gelişerek canlılığını devam ettirmiştir.

Türk devletlerinin kendine özgü örf, gelenek, âdet ve törelerinin zenginliği, olağanüstü renkli, görkemli ve ihtişamlı teşrifat kuralları, uygulandığı her dönemde yerlisi ve yabancısıyla ilgiyle izlenir ve takdirle karşılanırdı.

Törenlerin en önemlilerinden biri de Padişah’ın payitaht içinde yaptığı ziyaretlerde meydana gelirdi. Padişahlar genelde, Eyüp Sultan, Ayasofya, Beyazıd, Fatih ve Süleymaniye camilerini ziyaret ederlerdi.

Hünkârın çevresinde rütbelerine göre yer alan refâkatçılarının oluşturduğu bu zengin, canlı, göz alıcı alayları halk gururla tâkip eder ve Padişah’ı yücelten tezahüratlarda bulunurlardı.

Özellikle Cuma namazları sonrasında halk, Padişah’tan bazı dileklerde bulunurlardı. Bunun için hazırladıkları istidâları elleriyle havaya kaldırarak dikkati çekerlerdi. Padişah, “Sır Kâtipleri” vasıtasıyla bu dilekçeleri toplattırırdı.

Bu arada şikâyeti olan bazı kişiler kalabalığın gerilerinde kaldıkları için, istidâlarını veremezlerdi. Kendilerinin de şikâyet ve istekleri olduğunu Padişah’a göstermek için, küçük bir leğen içinde hasır, paçavra gibi bazı şeyleri hafifçe katran gibi yanıcı maddelere bulayarak yakar ve başları üstüne kaldırırlardı. Yükselen ateş, dumanla kendilerini gösterirler ve gelen görevlilere, onlar da istidâlarını verirlerdi.

Bazen bu baş üstünde bir şeyler yakarak dikkat çekme işlemi denizde de uygulanırdı. Gemiciler de, Padişah’ın bulunduğunu düşündükleri deniz kenarlarındaki sarayların ve köşklerin önüne gelirler. Tayfalar geminin güvertesinde sahile karşı tek sıra dizilirler ve kafalarının üstünde yanan bu kaplardan yükselen duman ve ateşle, dikkat çekmek ve Sultan’a ulaşmak isterlerdi.

Derdi, sıkıntısı olan, haksızlığa uğradığını düşünen insanlar aslında “-çaresizliğimden nâr gibi yanıyorum. Sizin adaletinize ihtiyacım var Hünkârım” demek istiyorlardı. Bu nedenle halk arasında, ateş istidâsına “kafa yakma müracaatı” adı da verilirdi.

Padişahlar bu durumlara karşı çok hassas davranırlardı. Dilekçeleri hemen aldırırlar ve ilgilenirlerdi. Gereğini bizzat yaparlardı. Ancak padişahlar, istidâların sayısı çok olursa, bizzat inceleyemediklerini vezir i âzâm ve kazaskerlere verir, alınan kararları tekrar gözden geçirir ve istidâ sahiplerine ulaştırırlardı.

Padişahların bu denli özenli davranmalarının nedeni kul hakkı korkusu ve halkın hükümdarına ve yönetimine duyduğu güven ve saygının sarsılmaması arzusundan kaynaklanırdı.