Türkiye’yi çok ortaklı bir devlete dönüştürme, Türk Milletini reddetme noktasına gelmiş olan ihanet ittifakı ve etnik ırkçılık ortada iken her türlü çekişme bir kenara bırakılmalıdır. Aksi bir tutumun kimlere hizmet edeceği açıktır. Enerjimizi birbirimize karşı kullanmak bize ne kazandırır? Bu türlü kısır mücadele ve çatışmaların alanı gazete sütunları olmamalıdır. Her taraftan ihanet fışkıran bu ortamda herhalde herkese düşen görevler vardır.
Terörle mücadele lafları edilirken terör örgütü ile iç içe girdik ve neredeyse arkadaş olduk. Oslo’dan sonra örgütün istekleri gerçekleştiriliyor. Yerel Yönetimler Yasası ile bazı belediye başkanlarının, vali hatta derebeyi olma yolu açıldı. Devleti etkisiz kılmak için her şeyi yapıyoruz. Kürtçe’yi yargıda savunma dili haline soktuk. Oysa mesela Fransa tam tersini yaptı. Diğer ülkeler de farklı değil. Biz egemenliği paylaştırmakla uğraşıyoruz. Bir taraftan dış ülkelerden aranan teröristleri neden geri vermiyorlar diye öfkeleniyoruz; içerdekilere ise al silahını git diyerek yargılanma dışı bırakıyoruz ve affediyoruz. Bu durumda yabancı ülkeler neden teröristleri iade etsinler ki?
Geçenlerde Erenköy’deki Kazım Karabekir Vakfı’nda bir anma toplantısına katıldık. Türk’ün seçkin özelliklerinin rahmetli Karabekir Paşa’da nasıl ortaya çıktığını gördük. Türk ve Ermeni diye ayırmadan yetim kalmış çocukları sahiplenişi, onlara yurt açışı ve yapılanlar bir bir anlatıldı.
Diğer taraftan, Türk Yurdu Dergisinin Ocak 2013 tarihli 305.sayısını herkese tavsiye ediyoruz. Bu sayıda Türk Milliyetçiliği soruşturması adı altında birçok bilim adamı ve düşünürün sorulara verdiği cevaplar var.
Çağımızın en önemli gerçeği bazıları içlerine sindiremese de milliyetçiliktir. Özellikle iktisadi ve kültürel milliyetçilik. Türkiye ‘de Türk Milliyetçiliğine açılan savaş; doğan boşluktan başka bir ülke milliyetçiliğinin faydalanmasını doğurabilir. Hangi etnik gruba mensup olursa olsun, bir vatandaşımızın Türk milliyetçisi olmasını engelleyen hiçbir sınırlama yoktur. Milliyetçiliğin misyonunu tamamladı iddiaları Türkiye’yi tanınmaz hale getirecek yeni anayasaya yataklık etmektir. Buza yazı yazmaktır. Türk milliyeti içindeki etnik unsurları uluslaştırma çabasıdır. Bu konuda başta Sayın Başbakan olmak üzere, bazı siyasilerin zihinlerinin ne kadar karışık olduğu ortadadır.
Dün “sağa da sola da karşıyız” diyenler bugün “Türk ve Kürt Milliyetçiliklerine karşıyız” simidine sarılıyorlar. Hele Sayın Başbakanın Türkiye’de Türk milleti dışında değişik milletlerin var olduğu iddiasını bir bilimsel ve vazgeçilmez gerçek olarak ele almak ve klasik yağcılık örnekleri sergilemek moda oldu. Sayın Başbakan herhalde bu konuda bir otorite değildir. Türk milliyetçiliğinin tarihi misyonunu tamamlaması tarihin sona ermesi ile mümkündür. Eğer bu düşünce Almanya’da, Fransa’da ve hatta ABD’de olduğu gibi yükselen bir trend olarak ortaya çıkamıyor ise, Türk milliyetçiliğini suçlamak yerine; kendilerinden bekleneni yerine getiremeyen, üretici olamayan bazı aydınlar gündeme getirilmelidir. Türk milliyetçiliği reddedilerek milli çıkarlar, sınırlar ve ekonomik menfaatler mi korunabilir?
Türk milliyetçiliği kültürel ve Türk Milletini bütünüyle kavrayan bir tavır alışlar bütünüdür. Sınıfçı ve elitçi değildir. Ülkeyi bölmez birleştirir. Kürtçülük adı altında ırkçılık yapanları isteseniz de kucaklayamazsınız. Onlar Türk Milleti ve devleti ile kavgalıdırlar.
Açılım paketlerinden boş yere çok şey bekleyenleri araştırmalar doğrulamıyor. 2009 yılında “Konsensus Araştırma Şirketi” tarafından yapılan çalışmada, açılım macerası %67 oranında onaylanmamaktadır. Bilgesam tarafından yapılan araştırmada kendini Türk olarak kabul eden ve %90‘lara varan ana kitlede %20 kabul görmüştür. İktidarın terörle mücadelesini başarılı bulanlar Kürt deneklerde %23, Türklerde ise %18‘dir. Teröristbaşını tecrit politikasına destek Kürtlerde %56, ana unsur olan Türklerde %64‘tür. Yine açılımın örgütün amaçlarına hizmet ettiği ortaya çıkmaktadır.
Yerel yönetimleri güçlendirmeyi çözüm olarak görenler Kürtlerde %14.8, ana kitlede ise %5.3‘tür. Demokratik özerkliği çözüm görenler toplamda %11.9 ‘dur. Federasyon talebi toplamda %5.7‘dir. BDP’ye oy verenlerde %11. Kürtlerde teröristbaşı serbest kalsın diyenler %7.7, BDP’ye oy verenlerde %39. Algılanan ayrımcılığın etnik temelde olduğunu düşünenler %16‘dır. Şu halde sorun Kürt sorunu değil; ırkçılık sorunudur. Irkçılık ne zamandan beri demokrasinin sorunu oldu?