Anneler Günü ve Vâlide Hafsa Sultan

108

Geçen yüzyılın başlarında Amerikalı öğretmen Anna Jarvis  9 Mayıs 1905 tarihinde annesini kaybeder. Annesiz geçirdiği günler ona çok zor gelir. Vefat eden annelerini anmak, sağ olanlara da şükranlarını sunmak için, yakın arkadaşlarına yılda bir gün toplanmalarını önerir.

Öneriyi çok beğenen arkadaşları 9 Mayıs 1908 tarihinde ilk toplantıyı gerçekleştirirler. Bu faaliyeti yakından izleyen işadamı, tacir John Wanamaker konunun ticari açıdan önemli bir girişime neden olacağına inanır ve bu eylemi canlı tutmak için hanımların bu toplantılarına her türlü maddî manevî desteği verir.

Gerçekten de anneleri anma törenleri çok çabuk benimsenir ve ülkenin her köşesine ulaşır. Giderek katılımın yoğunlaştığı törenler artık politikacıların da gündeminde yer alır. Sonuçta Amerika Birleşik Devletleri Senatosu 1914 yılında her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar gününü, anneler günü olarak kabul ve ilân eder.

Anneler günü büyük ticarî getirisinin cazibesiyle sür’atle bütün dünyaya yayılır. İnsanlarımızın dinî inançlarının ve aile içi geleneğinin, ana ve babaya derin sevgi ve saygıya dayalı olması bu konuya toplumumuzda sıcak bakılmasına neden olmuştur. Ve anneler günü ülkemizde de 1955 yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır.

Günümüzde de kitle iletişim araçlarının etkisi, reklamlar, vitrin süsleri ve çeşitli armağan önerileriyle çok yönlü bir alış veriş haftasına dönüşen anneler gününün bir özelliği de fedakâr, vefakâr, öncü ve tarihimizde iz bırakan kadınlar arasından “Yılın Annesi” seçiminin gerçekleştirilmesidir.

İşte bu nedenle Anneler günü vesilesi ile tarihimizde önemli bir yeri olan cihan padişahımız Kanunî (Muhteşem) Sultan Süleyman Han’ın annesi Hafsa Sultan’ı rahmetle yâd ederek gündeme getirmek istedim.

Hafsa Sultan, Kırım Han’ı Mengli Giray’ın kızıdır. Yavuz Sultan Selim Han’ın eşi ve Kanunî Sultan Süleyman’ın annesidir.

Muhteşem Süleyman, şehzadeliğinde Manisa Sancak Beyi olarak görevlendirilir. Hafsa Sultan da oğluyla beraber Manisa’ya yerleşir.

Hafsa Sultan bir gün hastalanır ve rahatsızlığı giderek artar. Hekimbaşı Merkez Efendi, hasta Hanım Sultan için kırk bir çeşit baharattan meşhur şifa macununu yapar.

Hafsa Sultan iyileşir. Ve bu macundan herkesin ücret ödemeden yararlanmasını ister ve bu dileğinin sürekli olarak uygulanmasını vasiyet ve irade eder. Manisa’nın sembolü meşhur Mesir macunu ve dağıtımı  böylece günümüze kadar ulaşan güzel bir gelenek halini alır.

Konunun uzmanları daha iyi bilirler, kayıtlardan edindiğimiz bilgilere göre mesir macunu; anason, çörek otu, dar- ı fül fül, hardal, kakule, havlıcan, hind cevizi, karabiber, karanfil, kimyon, kırım tartarı, kişniş, limon tuzu, meyan, bal, portakal kabuğu, revan kökü, safran, sakız, sarı halile, sinameki, Şamlı, şeker, rezene, tarçın, mersin, tiryak, ud-ül vahar, vanilya, yeni bahar, zerde, zulumba, zencefil, çöpcün, çivit, hıyarşenbe, tuz, kebabiye, ma-i leziz, Hindistan çiçeği ve  zerde çöpten meydana geliyormuş.

Hafsa Sultan, Kanuni Sultan Süleyman padişah olunca İstanbul’a gelerek Topkapı Sarayı’ndaki Valide Sultan Dairesi’ne yerleşir. Hayatı boyunca hayır işlerine önem veren Hafsa Sultan, Manisa’da cami, medrese, darüşşifa, Bimarhane (akıl hastanesi), hamamlardan oluşan külliye yaptırmıştır.

Hafsa Sultan’ı hayırla ve saygıyla anımsarken, değerli annelerimizin Anneler gününü yürekten kutlar, aramızdan ayrılmış olanlara rahmetler dileriz.