Almanyadaki Gözlemlerim

109

Geldiğimiz yer, Köln’e 30 km., Bonn’a 15-20 km mesafede Konikswinter.  Burası Ren nehri kenarında bir ilçe. Nehir kenarında yerleşim alanları ve yerleşim alanının yanında kilometrelerce  yürüyüş yolu, yaya yolu var. Yaya yolu ayrı bisiklet yolu ayrı, yan yana yapılmış.  Her taraf orman ağaçlarıyla kaplı. Süleyman Bey’e sorduğumda burası böyle devam edermiş. Yol boyunca küçük parklar oturma yerleri var.  Ren nehri 1.400-1.500 Km uzunluğunda İsviçre Alplerinden doğup Rotterdam’dan Atlas okyanusuna dökülüyor. Almanlar nehrin akışını kendi istedikleri gibi yönlendirmek için yer yer nehirde koruma ve düzenlemeler yaparak nehrin akışını istenildiği gibi düzenlemişler. Nehir çok büyük. Dolayısıyla gemiler taşıma amaçlı çalıştıkları gibi yolcu taşıma ve turizm amaçlı da çalışıyorlar. Bu nehirden Nürnberg’e ve Nürnberg’den Tunay’a geçilebiliyormuş.

Almanya’ya gelen ilk nesil bir kaç yıl veya beş on yıl çalışıp kazandığı birikimlerle geriye dönmenin hesabını yapmışlar. Dolayısıyla misafir gibi hiç bir alanda bir gayret göstermemişler. İkinci nesilde çok fazla birşey yapmamış ancak yeni nesil ise gerek eğitim ve gerek iş alanı sahasında bir çok alanda başarılı olmuşlar ve bazıları işveren konumuna gelmişler. Şimdi Almanya’da Türkler’in genç nüfusa sahip olması  ekonomik olarak daha güçlü olmasına neden oluyor. Bu durum’da Almanların kıskançlıklarına neden olabiliyormuş doğaldır ki kendi ülkesine işçi olarak gelen insanların işveren olması hoşlarına gitmiyordur. Konuştuğum Türkler aslında daha güçlü olabilirdik ama Türkiye’nin kendileriyle daha fazla ilgilenmeleri gerektiğini söylüyorlar.

Almanya, yaşlı bir nüfusa sahip olmasına rağmen yaklaşık 2,5-3 Milyona yakın işsizlik var ve bunların içerisinde resmi kayıtlara göre 145.000 civarında ise  Türk işsiz var. Almanya, Türklere çok katı vize uygulayan ülkelerin başında geliyor .Türklerin yakınlarının düğünleri ve çocuklarının yanına gidemediklerini anlatıyorlar. Hatta emekli olan yetmiş yaşın üzerindeki birisi eşiyle çocuğun düğününe gelmek istemiş . Eşlerden birisine vize vermişler diğerine vermemişler. Yine 15 yaşında Türkiye’de liseyi okuyan bir genç kız yaz tatilini Almanya’da anne ve babasının yanında geçirmek istiyor ama geriye dönmeyecek endişesiyle vize verilmiyor. Buna benzer komikliklerin olduğunu duydum.

Bu ülkede de artık kaçak işçi, kiralık işçi çalıştıran ve çalıştırmak isteyen firmalar çok ; marktan Euro’ya geçerken  bayağı sıkıntılar yasanmış ve o dönemde gizli enflasyon yaşandığını normalde 1 mark’a alınan bir ürünün 0,5 cente alınması gerekirken 1 Euro’ya alınıyormuş.  Euro’ya geçtikten sonra bayağı etkisi olmuş artık eskisi gibi harcama yapamıyorlar, burada ev kiraları da çok yüksek 2 oda 1 mutfaklı bir yer 500 Euro civarında. 3 oda 1 mutfak ise 600-700 Euro civarında normal asgari oturulacak bir ev kirası bu kadar buna elektrik ,su, ısınma giderleri de eklenince giderler artıyor.

Almanya’da fabrikaların işçileri taşıyan servisleri falan yok herkes işine arabasıyla gelip gidiyor. Eğer arabaları yoksa bisikletle veya trenle gidip geliyorlar. Bu ülkenin alt yapısı sağlam Fransa’dan ucuz gördüm.

Burada Türk marketleri ve Türk bakkalları, lokanta,  kasap  vb diğer işyerleri mevcut bulunduğumuz İlçede 3-4 tane lokanta ve döner salonuna rastlıyoruz.  Sokak cadde’de  yolda yürürken size selam veren Türklerle karşılaşabiliyorsunuz.

Buraya Türk ürünlerini geldiği görüyoruz ancak Türkiye’nin gümrük birliğine karşılıksız girmesi bizim ürünlerimizden gümrük vergisinin alınması dolayısıyla ürünlerimizin burada diğer ülke ürünleri karsısında daha pahalı olduğu için yeteri miktarda satılmamasına sebep oluyor diye düşünüyorum.