Allah İşini Sağlam ve Güzel Yapanları Sever

112

 

Yüce Rabbimiz, yaratmış olduğu kullarına sayısız nimetler vermiş, ancak helal ve meşru yollardan rızkını kazanmak için çalışmasını emretmiştir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “İnsan için ancak kendi çalıştığı vardır.” ( Necm, 53/39) “Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal, iyi ve temiz olarak yiyin…” (Mâide, 5/88)  Hz. Peygamber (s.a.s.) de, insanın rızık peşinde koşmasını, çalışıp helalinden kazanmasını tavsiye ederek, “İnsanın yiyip içtiklerinin en helal ve bereketli olanı çalışıp, kazanarak aldıklarıdır” (İbn Mâce, H.no. 21237) buyurmuştur.

İnsan, hem kendisinin hem de bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimlerini sağlayabilmek için çalışmak zorundadır. Bunun için de bir mesleği, sanatı ve çalışabileceği bir işinin olması gerekir. Bir insanın yaşına, eğitimine, sağlık şartlarına uygun bir işe sahip olması onun için bir büyük bir nimettir. Bundan dolayı Müslüman, geçim kaynağı ve rızık kazanma vesilesi olan işinin kıymetini bilmeli, işini severek yapmalı, işinin ve kazancının hakkını vermeli, işini en iyi şekilde yapabilmek için de mesleğinin inceliklerini öğrenmeli ve yeni gelişmeleri takip ederek kendini geliştirmelidir.

İş verimliliğinin, kaliteli mal ve hizmet üretiminin sağlanabilmesi için her iş için liyakatli, kabiliyetli ehil kimseler aranmalıdır. Böyle yapılmadığı takdirde toplumda huzur, güven ve maddî-manevî ilerleme sağlanamaz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), her işin ehline verilmesi gerektiğini belirterek şöyle buyurmuştur: “İş, ehil olmayana verildiği zaman kıyameti bekleyiniz.” (Buharî, İlim, 2)

Allahu Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de, “…İçinizden, çalışan hiç bir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım…” (Âl-i İmrân, 3/195) buyurarak insanları çalışmaya teşvik etmiştir. Başka bir ayet-i kerimede ise; Allah’ın, insanın işini sağlam ve güzel yapmasından hoşnut olacağı belirtilerek şöyle buyrulmuştur:  “Yaptığınızı (işinizi) güzel yapın; Allah (işini) güzel yapanları sever.” (Bakara, 2/195) Hz. Peygamber (s.a.s.) de: “Allahu Teâlâ, bir iş yaptığınız zaman onu sağlam ve güzel yapmanızı sever.” (Beyhakî, Şüabü’l-İman, 4/334) buyurmuştur.

Ayet ve hadis-i şerifte geçen “ihsân” kelimesi;  iyilik etmek; bir şeyi iyi, güzel bilmek ve yapmak; en geniş manasıyla  “Cenâb-ı Hakk’a, O’nu görür gibi kulluk etmek” demektir. Dinimizde Müslümanın işini güzel ve sağlam yapması emredilmiştir. Kullarının her davranışını gören ve bilen Yüce Allah, bütün ibadet ve diğer işlerini Allah’ı görüyormuşçasına dikkatli, sağlam ve güzel yapanları sever.

Bundan dolayı, işadamı üretim ve ticaretinde, işçi fabrika ve atölyesinde; kamu görevlisi bürosunda; meslek erbabı ve sanatkâr mesleğinde, sanatında kısaca; herkes kendi işinde dürüst olmalı, sorumluluklarını zamanında ve en güzel şekilde yerine getirmeli, kaliteli mal ve hizmet üretmeye azami gayret göstermelidir.

İnsan gizli-aşikâr her söz ve davranışının Yüce Allah tarafından görüldüğü ve bilindiğinin şuuru içerisinde olmalıdır. Bütün yaptıklarından dolayı ahiret gününde O’na hesap vereceğini düşünerek her işinde doğru, dürüst olmaya, işlerini iyi yapmaya, rızkını helalinden kazanmaya çalışmalıdır.

İşlerin olması gerektiği gibi sağlam, kaliteli ve güzel yapılmaması kul hakkı bakımından olduğu kadar, kamu hakkı açısından da sorumluluk gerektirir. Çünkü işlerin dikkatsizce baştan savma yapılması fert ve toplumun maddî-manevî zarar görmesine sebep olmaktadır. Şunu iyi bilelim ki, işin iyi yapılması kişinin arzusuna bağlı olmayıp, insan için bir zorunluktur ve yaptıklarının hesabını bir gün verecektir. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Rabbine and olsun ki, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız.” (Hicr, 15/92-93)  İşlerini iyi yapanlar ise karşılığını mutlaka görecektir: “Gerçek şu ki, iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz işi iyi yapanların ecrini zayi etmeyiz.” (Kehf, 18/30)

Diğer taraftan işini iyi yapmayan kimse işin gerektirdiği kurallara ve taahhüt ettiği çalışma akdine aykırı davranmış olur. Kendi görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirmeyerek başkalarının üzerine yıkan kimse de kul hakkına girmiş demektir. Bu şekilde elde edilen kazançlar da helal olmaz. Halbuki Allah, kulunun helal kazanç yolunda koşturmasından hoşnut olmaktadır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Allah kulunu, helal kazanç talebinden yorgun düşmüş görmeyi sever” (Tâc, 2/35)

O halde; Allah’ın bizlere ihsanı olan işimizin kıymetini bilmeli ve en iyi şekilde yerine getirmeliyiz. İşyerinde mesaimizi çalışarak, üreterek doldurmalı, boşa zaman geçirmemeliyiz.