Açılan, Saçılan Türkiye!

72

Mübarek Ramazan ayının hepimiz için hayırlara vesile olması, ülkemizin üzerine çöken kara bulutların bir an önce dağıtılması temennisiyle yazımıza başlayalım. Ümit ederiz ki; bu mübarek günler bizi kamplaştırmak, insanlarımızı etnik gözlükle ve taassubla birbirine ötekileştirmek isteyenleri gaflet uykusundan uyandırır. Farklılıkları esas alan, birliktelikleri dışlayan bir anlayış aslında Ramazanın kudsiyetine de aykırıdır. Farklılıkların zenginlik olabilmesi için milli kimliğin ve hâkim kültürün reddedilmemesi gerekir. Aksi halde; farklılıkları mayın tarlasına dönüştürürsünüz. Türkiye’de tehlikeli gidiş, yönetenler eliyle desteklenmektedir.  

30 Ağustos Zaferini ve milli bayramlarımızı bize kazandıran, herkesin gözü olan bu vatanı bize emanet eden şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silâh arkadaşları olmak üzere isimsiz yüzlerce vatan evladını rahmet ve saygıyla anıyoruz. Yaşayanların da onlara lâyık olabilme mecburiyetinin bulunduğunu bazılarına hatırlatıyoruz. “Vatan sevgisi imandandır” hadisinin de unutulmamasını diliyoruz.

Her 30 Ağustos’ta olduğu gibi; yaklaşık 20 senedir Edirnekapı Şehitliği’nde şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz. Onlara çok şey borçlu olduğumuzu biliyoruz. Şehit ailelerini kucaklıyoruz. Şehit Mehmetçiklerle başkaları adına ülkesiyle kavgalı olduğu için teröre bulaşan ihanet çetelerini bir tutanları da ayıplıyoruz ve kınıyoruz. Terörle mücadelenin asla bir kardeş kavgası olmadığını bazı sapık görüşlü ve maksatlı çevrelere hatırlatıyoruz. Terörle mücadele etnik gerekçeyle yapılmıyor. Bu mücadelenin öznesi ne Kürt’çedir; ne de Kürtler. Bunu genelleyerek Kürt sorunu diye takdim edip herkesi sorunlu gösterenler utansın!  

Etrafta bir bez parçası görüyorum. Kardeş kavgası bitmeliymiş ki; Ramazanlar mübarek olabilsin. Bu bir gaflet ve ihanet paçavrasıdır. Devlet durup dururken 25 senedir vatandaş katili olan, dışarıdan her türlü desteği sağlayan teröristlerle mi savaşıyor? Kardeş kardeşi katleder mi? Kardeş vatandaşlığı ve İstiklâl Marşını reddeder mi? Ayrı toprak talep eder mi? Emperyalizmle çirkin işbirliği yapar mı? Bayrağına ve milli kimliğine karşı çıkar mı? Onun bunun oyuncağı olur mu? Irak’ta Müslüman kanını sebil gibi akıtanlarla işbirliği yapar mı? Bir eli silâhta, adalete teslim olmayan, parmağı mayında olanlar ve sadece onların temsilcisi olan malum parti muhatap alınır mı?

Açılım diye diye öyle açıldık ki; her bir açılımdan sonra ne kadar hayalci olduğumuz ortaya çıkıyor. Sorunu çözeceğiz, 40 senedir neden çözülmedi dedik; Kıbrıs Rum’una sarıldık. Kıbrıs Rum’unu ve Yunanistan’ı yeni tanıyormuş gibi gaflet örnekleri sergiledik. Kıbrıs Türk’ünü Adada kabul etmeyenlerle barış müzakereleri yapıyoruz. Rum yönetimi ise; Gazi Magosa-Lazkiye vapur seferini kaldırmak için Suriye’ye baskı yapıyor.  

Ermenistan’la bir açılım denedik. Ermenistan, milli davalarından bir santim vazgeçmedi. Anayasasında hâlâ “Batı Ermenistan” var. Milli sembolü de Ağrı Dağı… Dağlık Karabağ’da mesafe alınmadan sınır kapısı açmayacaktık. Protokolle açmayı kabul ediyoruz. Milli çıkarlarımız, itibarımız ve Azerbaycan’a verdiğimiz sözler ne oldu? Türk Dünyasından koparılıyoruz.   

Bir gün demokratik açılım, diğer gün Kürt açılımından bahseder olduk. Öğrenim ile eğitim arasındaki farkı bilmeyenlerin kalitesi de ortaya çıkıverdi. “Kürtçe eğitim üniter yapıyı bozmaz” diyebilen bakanlar gördük. İş ortaoyununa döndü. Demek bazılarına göre; eyalet sistemi de, federal yapı da üniter yapıyı bozmayacak! Açılım bir bilmece gibi sürüyor. Ama her görüşülen kuruluştan tam destek alındığı iddia ediliyor. Açıklanamayan, içi doldurulamayan ama dış telkinlerle şekillendiği ortaya çıkan bu durum, yerli bir proje olabiliyor. Anadolu’yu İncil toprağı yapma  iddiasındakilere yeşil ışık yakılıyor.

Bazılarının gözünü etnik taassub ve ırkçılık kaplamış. Her şeye Kürt etiketi takıyorlar. Meselâ; Eyyubî Devleti için de bu söyleniyor. Buhara Türklerinden gelen Ziya Gökalp’i de Kürt diye tanımlıyorlar. Böyle giderse Churchill ve bir zamanların İran Şahı Rıza Pehlevi’de de Kürtlük arayacaklar. 1850’lerden itibaren anadili Türkçe olanların oranındaki büyük düşüş, rahmetli Prof. Dr. Mehmet Eröz’ün de incelediği gibi Türkmen aşiretlerinin Kürtleşmesini ortaya koyuyor.        

Önceki İçerikDemokrasi Şakacıları
Sonraki İçerikTeröre Çözüm- 2
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)