ABD, Ermeni Terörü ve Gerçekler

107

Önce soykırımı kavramına açıklık
getirmek gerekir. Soykırımı, belirli bir topluluğu, etnik grubu, milliyet,
mezhep veya din mensuplarını sistemli olarak yok ediş sürecidir (Erkal, Mustafa
E., Çokkültürlülük Virüsü ve Milliyetçilik, Aydınlar Ocağı yayını, İstanbul
2020, sh.119). Sosyal bilimlerde birçok tarif olabilir. Bu tarif de bunlardan
birisidir.


Biden nihayet söyleyeceğini söyledi
ve yine sürpriz yapmadı. Adamın siyasi hayatında Türk düşmanlığının ayrı bir
yeri var. Lozan’ı bir türlü içine sindiremeyen, Wilson prensipleriyle
Anadolu’yu parselleme peşindeki ABD ile Türkiye’nin artık çıkarları çatışıyor.
ABD için önemli olan menfaatleridir; ne insan hakları, ne demokrasi, ne de
dostluk ve müttefiklik ön planda değildir.


Biden niyet ve çapını daha önce de
ortaya koymuştu. ABD olarak Türkiye’de muhalefeti destekleyerek Erdoğan’ı,
iktidarı devireceğiz diyebilen bir lideri, soykırımını hukuki bir sorun olarak
düşünmeyenleri fazla da ciddiye almamak gerekir.

           

1950 – 1980
dönemini geride bıraktık. Değişen dünya şartları dostlukları da değiştirdi.
Türkiye’de yapılan darbelere hep burnunu sokan, işbirlikçileriyle destekleyen
ABD 15 Temmuz 2016 darbe ve işgal olayında içerdeki işbirlikçileriyle başarılı
olsaydı; milli devlet ve üniter yapı değiştirilecekti. Belki de FETÖ haini bazılarınca
eksikliği duyulan halife yapılacaktı. Bazılarına göre, Türkiye özgürleşip
demokratikleşecekti! Çok şükür gerekenler yapıldı ve bu ortak ihanet önlendi;
ama Türkiye için aynı görüşleri savunanlar yine ortada dolaşıyorlar. Sosyalizmden
ümidini kesenlerin ise şimdiki modası etnikçilik ve mezhepçilik oldu.

           

Dostluğa ve
müttefikine haksız ve belgesiz hakaret ve gerçek dışı suçlamalarda bulunan
Biden’i protesto etmek ve gereken cevapları vermek tabii ki gerekli ise de,
içerideki Türk düşmanları, ihanet odakları ne zaman emekli olacak? Daha doğrusu
ne zaman emekli edilecek? Maalesef tam tersi oluyor. İktidar partisi içindeki milli
kimlik düşmanlarına ses bile çıkarılmadı; ses çıkarılmadığı bir tarafa Ankara’da
önemli yerlere getiriliyorlar.

           

Artık bir
gerçeği öğrenelim; Ermenistan ve Taşnak kalıntıları bilimle, arşivle,
karşılıklı müzakere ile işleri yoktur. Bunu hep söylüyorlar ama bazı yanlış
ezber peşinde olanlar bir türlü anlamamakta israr ediyorlar. Tarihi belgeler,
arşivler ve ciddi tarihçiler onları haklı çıkarmıyor. Biz hep masaya görüşmeye
davet ettiklerimize aslında taviz vermiş oluyoruz. Konu siyasidir diyorlar.

           

Biden
açıklamasında İstanbul’u Konstantinapol yaptı. Aslında gönlünden geçeni
söyleyiverdi. Kimseyi suçlamadığını, açıklamaları sözde soykırımın
tekrarlanmaması için yaptığını belirtti. Soykırımın kabulü veya değerlendirilme
makamı meclisler ve başkanlar değil; suçun işlendiği ülkenin ilgili mahkemeleri
ve milletlerarası mahkemelerdir. Soykırımı suçu 1948 yılından sonra ortaya
çıkmıştır. AİHM’nin lehimize üç ayrı kararı bulunmaktadır. Çok şükür bizim
alnımız temizdir ve insan hakları konusunda dün ve bugün kimseden ders alacak
da değiliz. Sayın Doğu Perinçek’in ve Talat Paşa Komitesi’nin gayretleriyle
Ermeni soykırımı yoktur diyenler yargılanmışlar ve beraat etmişlerdir. Eğer bir
soykırım yapılmış olsaydı İstanbul’u işgal eden ve arşivi ele geçiren
İngilizler bu belgeleri bulabilirlerdi. AİHM’de Ermeni iddiaları sonuçsuz
kalmış ve adeta bir içtihat oluşmuştur. 1948 sonrası sözde ABD’li dostlarımızın
döktüğü kan, toprak işgalleri, siyasi cinayetler ve darbeler artık ciltlere
sığmıyor. Adamın birine sormuşlar ABD’de neden darbe olmaz diye… Verilen cevap
enteresandır:  ABD’de Amerikan
büyükelçiliği yok ki… Bu bakımdan darbe oyunları konusunda kimse ABD’nin
eline su dökemez.

           

Biz hep
yabancıları suçlarız ama kendimize çeki düzen vermeyiz. İhanetleri kolay
unuturuz. Oysa alınacak tedbirler bellidir. Gençleri ve bazı aydınları
devletinden ve vatanından soğutanların, onları ülkelerine yabancılaştıranların
rehberliği neye yarar ki? İçeride birbirimizle uğraşmaktan dış düşman ve
kuşatmalara bilhassa son senelerde fırsatlar tanımaktayız. İç politikayı
sürekli dış politikaya karıştırmakta ve kötü alışkanlıklarımızdan
kurtulamamaktayız. Göreve getireceklerimizde çoğu kere liyakat yerine sadakat
ararız. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu acaba hangi sebeplerle Türk Tarih Kurumu
Başkanlığından uzaklaştırılmış ve önüne çeşitli engeller konmuştur? Bir dönem
Boğaziçi Üniversitesinde Ermeni sorunu üzerine düzenlenen tek taraflı Türk
düşmanlığını esas alan toplantı nasıl düzenlenebilmiştir? Bazı sivil toplum
kuruluşlarının düzenlediği protesto ve toplantıya karşı yasal yolların
kullanılmasını sağlayanlar büyük mücadele vermişlerdir. Toplantıyı iptal eden
hâkim ödüllendirilerek mi Elazığ’a sürülmüştür? Devletin en büyükleri Erivan’a
milli maç seyretmeye gitmeleri ilişkilere olumlu katkı yapmış mıdır? Doğu Anadolu’da
bazı yer isimlerinin değiştirilmesi kabul edilebilecek bir şey midir? Milli
dava da neymiş küresel çıkarlar önemli diyebilen bakan ve bakmayanları gördük. Ülkemizde
bilhassa yüksek öğretimde suya sabuna dokunmayan, milli davaları fark
ettirmeyen, gerçekleri anlatmayıp işi idare eden sosyal tarihi kazandırmayan,
milli davalara yabancı ve bilgisiz nesiller yetiştirilmiştir. Bunlar genelde
kendini suçlama ve milli çıkarlar karşısında tarafsız kalama hastalığı
sürdürmüşlerdir. 1980’li yıllar başlarındaki heyecan ve şuur Ermeni sorunu dâhil
diğer konularda da neden yükselemiyor? Üniversitelerin Türkçe ve yabancı
dillerde yayınladıkları ciddi ve günlük olmayan bildiriler ne oldu? Birçok
kuruluşta Ermeni masalarını neden kapattık ve aydınlatıcı belgelere dayalı
yayınlara ne oldu? Alman parlamentosunda sözde Ermeni soykırımını kabul edenler
arasında Türk değil; ama Türkiyeli milletvekilleri yok mu? Tarih bir bütündür;
Osmanlı ile Cumhuriyet dönemlerini ayıramayız. Bir ara bu olaylar Osmanlı
dönemimde oldu;  Cumhuriyet dönemini
ilgilendirmez diyenlerimiz bile çıktı. Yüksek Öğretimde kültür konularını tarih
ve sosyoloji gibi dallarla uluslararası ilişkiler gibi konuları işleyen kitaplar
ve değişik yayınlar, bazı süreli yayınlar gerçekleri ve milli sorunlarımızı
neden hep göz ardı ettiler? Ders kitaplarına gerçekler girmelidir. Sivil toplum
kuruluşları gerçeklerden hep çekinmişler ve doğruları ortaya koyamamışlardır. Bir
kısmı gelen iktidarların yıkama yağlama servisi gibi çalışmışlardır. Milli
davalar gençlere yeterince verilmemiştir. Şahsi menfaat hesapları hep öne
çıkmıştır. Ermeni sorunu dâhil, Türk milletine mensubiyet duygusu yerini
bölgesel şuura, etnik ve mezhep duygularına bıraktığı için milli meseleler ikinci
plana itilmiştir. Milli mutabakatların ülkemizde yeterince gelişmemesi, tahripkâr
particilik oyunları vatandaşları birbirinden uzaklaştırmış ve sosyal mesafe
doğmuştur. Siyaset çok kötü kullanılmaktadır. Bugünkü nesillere Balkan Savaşı’ndaki
yenilgi bütün çıplaklığıyla anlatılmalıdır. Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes
Kaçaznuni raporunda açıkça gerçekleri yazmış ve tehciri suçlayanların yanlış
yaptıklarını, Ermeni’lerin kullanıldığını ortaya koymuştur. Bizde ise; parti
başkanlığına soyunmuş bir dışişleri bakanımız ve başbakanımız tehcir dolayısıyla
Osmanlı’yı suçlamıştır. Aslında tehcir ülke içinde gerekli bir hareketliliktir.
Bunun soykırımla bir ilgisi yoktur. Her ülke gerektiğinde buna başvurabilir.

            Ermeni
sorunu olarak ortaya konulmaya çalışılan sorun, önce Osmanlı’ya sonra TC’ye
karşı bazı Ermeni terör gruplarını kullananların sorunu olmuştur. Türkiye’yi
vatan olarak bilen ve ülkesi için her türlü fedakârlığa katlanan, tabutunun
üstüne ay-yıldızlı bayrağın konulmasını vasiyet eden ve Türk milletine mensup
olduğunu açıkça ifade edenleri Hınçak ve Taşnak sürülerinden ayırmalıyız.  

Önceki İçerikSoykırım Yalanı Karşısında Biz
Sonraki İçerikYazmak, Yazan ve Yazılan
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)