Ben Yapılan Yarışı Yazarım

103

Bana diyorlar ki ısrarla, Adana Valisini neden yazmıyorsun…

Bakın, inanın çok daha önemli konuları yazmaya sıra bulamıyorum. Ayrıca, kişilerle mümkün olduğu kadar uğraşmak istemiyorum ki, ülke, bölge ve dünya konularına sıra gelsin.

Kaldı ki, vali konusunda ne yazabilirim… İktidar milletvekilinin sözleri, Türkiye’nin en yaygın gazetesinde baş haber oldu. Recep Tayyip ERDOĞAN, bu haberden bir gün sonra, boşuna uğraşmayın yedirmem dedi. Kim, kimle, nasıl uğraşıyor, kimin eli kimin cebinde ve kimin ne kadar utanması gerekir bilemez olduk. Böyle bir durumda ne yazılabilir ki! Yazsak ne olur, yazmasak ne olur!!!!

Neyse, biz konumuza dönelim…

Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça, ülkede ve belki de bölgede çok önemli gelişmelere tanıklık edeceğiz.

Bakın, Recep Tayyip ERDOĞAN ve Abdullah GÜL’den birisi ben Cumhurbaşkanlığına aday değilim demediği müddetçe, ülke ve toplum olarak çok daha sıkıntılara düşeceğimiz açık görünüyor.

Egemen emperyal güçlerin ve onların yıllardan beri beslediklerinin istediklerini yapmak için her ikisi de adeta rol kapmak için yarışıyor.

Bir gün Recep Tayyip ERDOĞAN, paket diye terörist başının isteklerini yapmak için can atıyor ve demokratik paket yutturmacası ile bu istekleri sıralıyor.

Ne yapıyor yani?

Andımızı kaldırıyor, harfler ekliyor alfabeye, Türkçe dışında anadilde eğitim getiriyor, Türkçe dışında siyaset yapma serbestliği getiriyor, yer isimlerinde değişiklik yapma yetkisi getiriyor vesaire. Bu istekler kimlerin isteği olabilir acaba?

Rol kaptırdığını düşünen Abdullah Gül, 13 yıl önce ölmüş Ahmet KAYA’ya, başka bir sanatçı yokmuş gibi devlet madalyası veriyor. Buna ne gerek duyuyor acaba?

Arkasından, rolü kaptırma endişesi ile Recep Tayyip ERDOĞAN, Van’da Türk Milletine olmadık hakaretler ediyor. Yani, ne diyor? Türk Milleti dersen başkaları da başka şeyler söyler diyor. Türk Milleti kavramı herkesi kapsamaz diyor. Sadece Millet demek yeter gibi, ipe sapa gelmez, altı boş şeyler söylüyor. Bu yazıları hazırlayanlar, bu sözlerin boş olduğunu bilmiyorlar mı?

Hemen akabinde, aman rolüm gider de, egemen güçler beni zayıf görürler diye, Abdullah Gül, Devlet Madalyasından TC ve ATATÜRK’ü kaldırıyor. Sayın Gül, buna bu kadar acil neden gerek duydu acaba, sizce?

Aynı günlerde, Recep Tayyip ERDOĞAN, rol kaptırmamak için, kızlı-erkekli evler bombasının pimini çekip ülkeye ve topluma atıyor. Bu kadar dar bir zaman içerisinde bunu neden, nasıl ve hangi güdülerle düşünmüş ve ihtiyaç hissetmiş olabilir sizce?

Bu bomba, rol yarışında geride kaldığını düşünen ve egemen güçlere bu filmde ben de oynamak istiyorum diyen Bülent ARINÇ’ın elinde patlıyor.

Şimdi yarış üçlü hale geldi.

Ancak, bu yarışın içerisine, bundan böyle, sadece Cumhurbaşkanlığı değil, Başbakanlık da girmiştir.

Her üç yarışçı, egemen güçlere kendilerini beğendirmek ve kendilerini kabul ettirmek için bundan böyle ellerinden ne gelirse onu yapacaklardır.

Bu arada, ülkede ne olursa olun, insanımız nasıl yaşarsa yaşasın bu üç yarışçı için hiç, ama, hiç önemli değil.

Nasıl olsa ciddi bir kesim, top atsan uyanmaz vaziyette uyuyor. Uyandırmaya çalışanları da kendinden uzaklaştırıyor. Yahu, bu insanlar iyi niyetli olarak bir şeyler söylemeye çalışıyorlar, bir de bunları can kulağıyla dinleyelim demiyorlar.

Bu durum yarışçılar için bulunmaz bir fırsat. Niye rahatça kendi aralarında yarışmasınlar.

Evet, son bir ayda yaşananları, tesadüf diye geçiştirebilir misiniz?

Hayır, lütfen geçiştirmeyin.

Son birkaç ayda yaşananlar, bir yıldan beri yaşananların daha yoğunluklu şekli.

Zaman daraldıkça daha da yoğunluklu şekillerde yaşayacağız.