Yaşaaa Fenerbahçe!

105

İşgal kuvvetleri komutanı general Harrington öfke içindeydi. Fenerbahçe’den bıkmıştı. Her hafta emrindeki işgal ordusu birliklerinin oluşturduğu bir İngiliz takımını yeniyor ve Türk halkının ulusal duygularını şahlandırıyordu. Sokaklarda Fenerbahçe’nin 41. galibiyeti kutlanıyordu.

Üstelik Fenerbahçe mimliydi. Anadolu’daki Kurtuluş Ordusu komutanı Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a hareketinden önce 03/05/1918 tarihinde bu kulübü ziyaret etmiş, başarılarından ötürü  kutlamıştı. Ayrıca bu kulübün özgürlük savaşına katkı için, Anadolu’ya silah, mühimmat ve insan kaçırdığı söylentisi yayılıp duruyordu.

General Harrington kurmaylarına, Fenerbahçe’yi itibarsızlaştırmanın en kolay yolunun, O’nu ağır bir yenilgiye uğratarak, halk nazarındaki prestijini yok etmek olduğunu söyler.

General Harrington ordusunun tüm birliklerine bir genelge yayımlar. Askerliklerini yapmak için orduya katılan ve İngiliz ligindeki takımlarda oynamış futbolcuların derhal İstanbul’a gönderilmesini emreder.

Tamim Cebelitarık, Malta, Mısır gibi bölgedeki diğer  tüm İngiliz komutanlıklarını kapsıyordu. Emir yerine getirilir. Bütün İngiliz futbolcular İstanbul’a gönderilir.

General Harrington futbolculara özel bir konuşma yaparak, oynayacakları maçın önemini anlatır ve antrenörlere de bir buçuk aylık bir süre içinde takımın en iyi şekilde hazırlanmasını emreder.

15/06/1923 tarihinde Coldstream Guards adı verilen İngiliz takımı hazırdır. Durum general Harrington’a bildirilir. General Harrington bütün İstanbul gazetelerine ilan verdirir.

İngiliz ordusu futbol takımı Coldstream Guards, İstanbul kulüplerine kaba bir üslupla meydan okur. Maçı kazanan takıma işgal ordusu kumandanının kendi adını taşıyan bir metre yüksekliğindeki gümüş kupanın verileceğini bildirir.

Fenerbahçe futbol takımı, İstanbul Futbol Ligi şampiyonudur. Hiç gol yemeden ve yenilmeden şampiyon olmuştur.

Fenerbahçe daveti kabul ettiğini, arzu edilen tarih ve yerde maçı oynamaya hazır olduğunu bildirir. Bu haber, Türk halkında büyük heyecan yaratır. İstanbul on beş gün bu maçı konuşur ve merak içindedir. Fakat endişeli değildir çünkü Fenerbahçe’ye yürekten güven duymaktadır.

Maç 29 Haziran 1923 tarihinde Taksim Topçu Kışlası meydanında (şimdiki Taksim Gezi Parkı) oynanır.

Maç günü top sahası çevresi, İngiliz askerleri tarafından tamamen kontrol altına alınmıştır. Seyircilerin dörtte üçü işgalci devletlerinin komutanları ve maiyetleriyle yabancı askerlerden oluşur.  İstanbul halkının pek azına maçı izleme imkânı verilir.

Coldstream Guards sahaya müthiş bir tezahürat altında çıkarken, Fenerbahçe, sindirilmiş ve baskı altına alınmış Türklerin cılız alkışları arasında sahadaki yerini alır.

Maç başlayınca İngilizlerin çok sert oyunlarının, hakem tarafından müsamaha ile karşılandığı görülür. İngiliz takımının sol iç oyuncusu (Chelsea futbolcusu)nun attığı gol, bütün işgalcileri çılgına çevirir. “Hurra” sesleriyle yeri göğü inletirler. Devre böyle biter. Ancak Fenerbahçe’de yılgınlık yoktur. Canla başla oynamaktadırlar.

İkinci yarı gene işgalcilerin bağırış, çağırış ve eğlenceli gösterileriyle başlar. Bu devrede Fenerbahçe çok güzel bir oyun sergiler. Ve Coldstream’i baskı altına alır. Nihayet 60. dakikada Zeki Bey’in (Sporel) şimşek gibi şutu, İngiliz takımının ağlarını havalandırır. Saha içinde Fenerbahçeli futbolcular sarmaş dolaş olurlarken, maçı izleyen az sayıdaki Türkler sevinçten havalara sıçrıyor bir birlerine sarılıyorlardı. Fesler havalarda uçuyordu.

Artık Fenerbahçe çoşmuştu. 74. dakikada gene Zeki Bey, İngiliz kalecisini ters yatırıp, ikinci golü atıyordu. Türklerin sevinci artık stadın dışına taşmış, bütün İstanbul’a yayılmıştı.

Maç Böyle sona ermişti. Zafer Fenerbahçe’nin olmuştu. Dev kupa Fenerbahçe’ye verildi. Futbolcular eller üzerinde taşınıyordu. İstanbul sabaha kadar uyumadı. Yer gök “Ya! Ya! Ya! Şa! Şa! Şa! Fenerbahçe çok yaşaaa!” diye inliyordu.

“Ya! Ya! Ya! Şa! Şa! Şa! Fenerbahçe çok yaşaaa!” tezahüratı o günden sonra, Fenerbahçe’nin başarı sloganı olarak devam etmiştir.

 

Fecri Ebcioğlu, Fenerbahçe futbol takımının kalecilerindendi. Lakabı “Kedi Kaleci” idi. Ancak 1953 yılında Birleşik Amerika’ya hava trafik uzmanlığı eğitimine gitmişti.

Fecri Bey aşırı derecede müziğe düşkündür. Üç yıl kaldığı Amerika Birleşik Devletleri’nde DJ  ve televizyon takdimciliği  kurslarına devam eder ve çok başarılı olur. 1956 yılında Türkiye’ye döner. Artık radyo programcısı, sunucusu ve filmlerin müzik yapımcısıdır.

1961 yılında Fecri Bey, şöhrete ulaşan pop müziği parçalarına Türkçe sözler yazar. Eserleri çok meşhur olur.  “Bak Bir Varmış, Bir Yokmuş”, “Her Yerde Kar Var”, “Deniz ve Mehtap”, “İki Yabancı”, “Dünya Dönüyor” plakları O’nun şarkı sözleriyle, rekor üstüne satış rekorları kırarlar.

Fecri Ebcioğlu Bey, yürekten Fenerbahçelidir. Dünyaca meşhur olan bir melodiye,  “Y Viva Espana”‘ya Türkçe sözler yazarak, Fenerbahçe’ye uyarlamış ve marşı ölümsüzleştirmiştir.

Şarkı ilk defa gür ve pırıl pırıl bir sese sahip Nesrin Sipahi Hanımefendi tarafından okunmuş ve “Yaşaaa Fenerbahçe”  plakları, kasetleri ve CD’leri satış rekorları kırmıştır. Milyonlarca taraftar hem takımlarını çoşturmak hem de zaferlerini kutlamak vesilesiyle bu marşı günümüzde de büyük bir  mutluluk, sevinç ve gururla söylemektedirler.

         …………

         Türk’ün kalbi senle atar

         Yaşaaa Fenerbahçe

         Mazinde bir tarih yatar

         Yaşaaa Fenerbahçe

         ………….

Değerli müzik adamı Fecri Ebcioğlu’nu bu vesileyle rahmet ve sevgiyle anıyoruz. 

NOT: Y Viva Espana dünyada 12 ayrı dile çevrilmiştir. Türü pasodoble olan orijinal parçanın söz yazarı Leo Rozenstraten, bestecisi Leo Caerts, orijinal dili (Dutch) Flemenkçe’dir. Manola Escobar ve Sylvia Vrethammar’ın performanslarıyla büyük şöhrete ulaşmıştır.