Galiba İmralı ve Kandil’in “Demokrasi Bohçası” için verdiği süre 30 Eylül 2013’te sona eriyor. Çünkü, o gün kamuoyuna açıklanacak. Bakalım bu bohça, neler getirecek, neler götürecek? Bohçayı sipariş verenleri tatmin edecek mi? Tatmin etmezse neler olacak? Bu konuda ciddi endişelerimiz var. İnşallah korktuğumuza uğramayız.
Hükümetin başı ve yardımcılarının son bir aylık açıklamalarından, bu paketin bir yamalı bohça gibi son yılların bütün açılımlarını içine alacağını tahmin ediyorum. Çünkü, altı ay sonra yerel yönetim seçimi, ardından Cumhurbaşkanlığı ve onun ardından da milletvekili seçimi var. Bu yüzden, bu bohça herkesin ağzına bir parmak bal sürecek. Ama bu bohçadanTürk milletinin birlik, beraberlik ve bütünlüğünü güçlendirecek kararlar çıkacağını ummuyorum.
Şimdi bu bohçadan çıkacaklarla ilgili endişelerimi sırasıyla ortaya koyayım.
Heybeliada Ruhban Okulunun Açılması:Bohçadan ilk çıkacak kararın Ortodoks dünyasının Patrikhane’den sonra en önemli mekânı olan Ruhban Okulu’nun açılması olacağını umuyorum. Geçtiğimiz günlerde burada bizim akademisyenlerin de katıldığı uluslararası bir sempozyum yapıldı. Son yıllarda Sümela Manastırında Patrik başkanlığında Ortodoksların, Van’da Akdamar adasındaki kilisede Ermenilerin ayin yapmaları gibi verilen tavizlerin son halkası, galiba Ruhban Okulu’nun açılması olacak.
Önümüzdeki günlerde uluslararası bir vakıf İstanbul’da bir Rum Üniversitesi açıyor. Yunanistan’daki camiler tadilat adı altında hem ibadete kapatılıp, hem de yıkılmaya terkedilmişken, son yıllarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İstanbul’daki kiliselerin çoğunun onarımını yaptırıyor. Ruhban Okulu’nun açılması ile Avrupa’ya ve Hıristiyan dünyasına mesaj verilmek istenecek. Acaba mütekabiliyet (karşılıklılık) prensibine göre Batı Trakya’daki Müslümanlar için hangi haklar elde edilecek? Bir dini lider yıllar önce, “Ruhban Okulu açılacaksa, karşılığında da BatıTrakya’da bir İslâm Enstitüsünün açılması gerekir” demiştir.
Yerleşim Birimlerinin Adlarının Değiştirilmesi: Başta Tunceli’nin adınınDersim’e çevrilmesi gibi aşamalı olarak birçok yerin Türkçe adlarının eski Kürtçe, Arapça ve belki Rumca (mesela Potamya= İkizdere gibi) adları ile değiştirilmesinin yolu açılabilir.
Ana Dilde Eğitim Açılımı: Eğitim hayatımıza Kürtçenin seçmeli ders olarak girmesinden sonra ana dilde eğitim konusunda bir adım daha atılabilir. İktidar partisinin çok konuşan yöneticilerinden biri “Halkımızın bütün kültürel haklarını vereceğiz” diyor. Böyle bir adım doğrudan doğruya Türk milletinin egemenlik hakkını tartışılır hale getirir. Milletin birlik ve bütünlüğü bozulur. Çünkü bir devletin eğitim dili, egemen olan milletin dilidir. Bir milletin iki tane eğitim dili olmaz. Onun için ana dil öğretimine sonuna kadar “evet”, ana dille eğitime sonuna kadar “hayır” diyoruz.
KCK’lıların Serbest Bırakılması: PKK’nın şehir yapılanması olarak bilinen KCK’lılardan tutuklu bulunanların serbest kalmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapılacağı da pakette yer alabilir. Daha paket açılmadan Bingöl Cezaevinden 18 PKK’lı firar etti. Bunlara karşılık Silivri’deki davalarda yargılananlardan bir bölümünü de serbest bırakmayı sağlayacak bir düzenlemenin bu pakette yer alacağını düşünmüyorum. Alırsa sürpriz olur.
Özerklik Adımlarının Atılması: Bu yıl çıkarılan Büyükşehirler Yasası ile Belediye Meclisleri il İl Genel Meclislerinin Kent Meclisi adı altında birleşmesi ve Meclislere önemli yetkiler verilmesi 2014 Mart ayındaki yerel seçimlerden sonra hayata geçirilecek. Pakette bu Meclise verilecek, Türkiye’yi özerk yönetim sistemine götürecek bazı bazı yetkilerin verilmesi ile ilgili açıklamalar bulunabilir.
Cem Evlerinin İbadethane Sayılması:Pakette Alevi açılımı ile ilgili Cem Evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, bazı masraflarının (elektrik, su, doğalgaz vb.) karşılanması, dede ve babalara maaş bağlanması gibi hususlar yer alabilir. Böylece Alevilerin gönlü alınmaya çalışılır. Ama Aleviler bu verilenlerle tarihten gelen sıkıntılarını aşabilecek ve Madımak’ı unutabilecekler mi?
Kamuda Türban Serbestisi: Bu paketin en can alıcı maddelerinden biri, İslamcıların ve dindarların yıllardır üzerinde durdukları, türbanın kamu görevinde çalışanlar tarafından da kullanılabilmesidir. Belki de türbanlı milletvekili olma düzenlemesi de yapılabilir. Zaten yıllardır İslamcı partilerin kazandığı belediyelerde türbanlı memureler çalışıyordu. Üniversitelerde ve İmam-Hatip Ortaokulları ve Liselerinde de öğrenciler artık serbestçe türban örtebiliyor. Bu madde İslami duyguları güçlü olan bütün vatandaşlarımızı etkileyecek ve önümüzdeki üç seçimde de iktidarın lehinde olacaktır.
Seçim barajının düşürülmesi gibi demokratik taleplerin bu bohçada yer alacağını düşünmüyorum.Çünkü, iktidar bu kararı alırsa, tek başına iktidar olmalarının tehlikeye gireceğini düşünüyor. Ayrıca Türk kimliğinin güçlendirilmesini değil, zayıflatılmasını esas alan bazı düzenlemeler yapılabilir (Andımız’ın ve T.C. ibarelerinin kaldırılması gibi). Zaten bazı çevreler “Türkiye değişiyor, biz de değişiyoruz” diyerek bu yolda adımlar atıyorlar. Türkiye gazetesinin, başlığından Türk bayrağı logosunu çıkarması gibi. Bu bohçadan belki çalışanlar, emekliler ve kadınlarla ilgili bazı pansuman tedbirler de çıkabilir. Dini cemaatlerin faaliyet alanlarını genişletecek bazı düzenlemeler de yapılabilir. Çünkü önümüzde seçimler var.
İnşallah korktuğumuza uğramayız, Türk milleti için beklediğimizden daha iyi bir paket açıklanır. Ama işaretler, olumlu sinyaller vermiyor. Bilhassa bu paketin PKK’yı ve KCK’yı tatmin etmeyerek şehirlerde bölücü terör eylemlerinin başlamasından endişe ediyorum. Çünkü, Güneydoğu’da son altı aydır devlet güçleri geri çekildi, PKK ve KCK şehirlerde yapılanmasını sürdürdü, daha da güçlendi.
Bu yazıyı niçin şimdiden (24.09.2013), paketin içeriği belli olmadan yazdın diyebilirsiniz. Öncelikle tarihe not düşmek için, sonra da, milletçe bu paketin içeriğini iyi takip edip uyanık olmamız için yazdım. Çünkü,Türkiye birden hiç istenmeyen mecralara ve maceralara sürüklenebilir. Bunun için hepimiz her an her şeye hazır olalım.