Arap Baharının kışa dönmesi Türk Baharını başlattıklarını söyleyenler için can havline emsal teşkil etti. Ne de olsa 11 Eylül 2001 ABD, 3 Kasım 2002 AKP..
“Koltuk Belası” Aziz Nesin’in başyapıtlarından. Bir Kemal Sunal’ın Zübük filmini (yine Aziz Nesin’in), bir de Koltuk filmini sabah – akşam seyredelim derim. Hatta bir gurup yorumcuyla enstantaneleri maç pozisyonları gibi değerlendirmek de isterim.
Hani şu herkesin hoplayıp zıpladığı ve taklalar attığı Koltuk adlı makama oturan kişinin insanlıktan çıkmamak için son sahnede onu yakışı.. Bursa‘da eğitimcilerin koltuk yaktığını görünce hem aklıma o filim hem de 11 Eylülle başlayan BOP süreci geldi.
Müdürlük koltuğuna oturmak için gerekli kıstaslara haiz 200 küsur kişi başvuru yapıyor fakat mülakat adı verilen torpille adam seçme – adam eleme bataklığında müdürlük sınavından neredeyse 100 tam puana yakın alanlar 70 puanlıların arkasında kalıyor. Sendika başkanı da protesto amacıyla Valilik önünde hazirûnla birlikte koltuk yakıyor.
Koltuk yakma sağlam eylemdir. Koltukta oturanları ve oturamayanları, koltuğu yapanları ve yakanları ayrı ayrı düşündürür. Bir de baktım 81 ilin 70’i aynı duyuruyu yapmış; ‘eyvah‘ dedim. Bir de baktım Koltuk yakma eylemi ta Tokat iline ulaşmış; ‘aha’ dedim.
Bindiği dalı kesme geleneği olan Nasrettin Hoca’nın torunları olarak biz sözcüklerden çok sembollerle konuşan bir toplumuz. Zaten öyle olmasa Hoca “düşeceksin” uyarılarına aldırış ederdi.
Zaten öyle olmasa her Cuma hutbesinde “Muhakkak ki Allah, adaleti … emreder” hitabı Müslüman pozlu her adamı ırgalardı. Allah‘ın emir ve yasakları ile beşerî hukuk böyle aleni, böyle komisyon denilen şer şebekesiyle hem de ilânen çiğneniyorsa o şehir / o ülke halkı sosyolojik bir kırılma yaşayacak demektir.
“Kaderde varsa savaşmak, neye gerek savuşmak..” Yeter ki Rûz-ı Ceza‘da ‘Niyazi‘ rütbesiyle şüheda arasında rezervasyon için Recep-tion‘a takılan ahmaklardan olmayalım.
“İndiler gökten melekler saf, saf..” Biz olmayalım çok saf.
Neticede nefsimizden öte cemahiriyemiz ve onun reisleri için endişeliyiz. Zira bu Koltuk yakma eylemleri yerel seçimlere dek moda vaziyette yayılıp süreceğe benzer.
Sonuç olarak Belediye Başkanlığı da bir koltuk, Cumhurbaşkanlığı da bir koyluk; bilmem anlatabiliyor muyum?
Bu kış koltuk yakarak ısınacağız demektir. Zaten 11 Eylül de bir düzineyi devirdi. Sıra yeni düzinede..
Demedi deme Türkoğlu!