Tef Gibi Germeyin, Türkiye’ye de Size de Yazık Olur

71

 

Mübarek Ramazan ayındayız. Oruç tutanlarımız uhrevi bir havada. Okullar, üniversiteler tatilde. Ligler tatil. Mevsim yaz, insanlarımızın bir kısmı yurtiçi ve yurtdışı tatil beldelerinde. TBMM tatilde, salı günleri lider vaazlarıyla topluma taşınan öfke ve gerilim şimdilik devre dışı. Adli tatil başladı, istisnalar dışında hukuki çekişmeler buzdolabında.

 

Bütün bunlara rağmen Bülent Arınç‘ın tabiriyle “herkesin tef gibi gerildiği” bir toplum durumundayız.

 

Hakikaten başta Başbakan Erdoğan olmak üzere toplum tef gibi gergin.

 

DIŞ GÜÇLER VE FAİZ LOBİSİ: Gezi Parkı Olaylarından sonra tavana vuran gerilim esasen yatışma noktasına gelmekte iken, Başbakan her gün Gezi Olayları üzerine sert yorumlar yaparak gerilimi yüksekte tutmaya çalışmakta. Mısır’daki olaylar da Başbakan Erdoğan üzerinde psikolojik bir travma yaratmış gibi gözükmekte. Zaman zaman Gezi Parkı Olaylarıyla benzerlikler kurup “Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen dış güçlere”, “faiz lobisine” yalınkılıç saldırmakta.

 

Türkiye’nin en büyük holdingi olan Koç Grubuna bağlı TÜPRAŞ’a ve üç şirkete polisler nezaretinde yapılan “vergi denetimi” sonrasında, Koç Holding hisselerinin değerinde büyük düşüş oluyor. Bu baskın denetim, ‘Gezi Parkı eylemlerinde Divan Oteli’ni eylemcilere açtığı’ gerekçesiyle Başbakan’ın hedef gösterdiği, “Teröre destek veren, otelini eylemcilere açanlar bunun hesabını verecek” sözleriyle birlikte değerlendirildiği içindir ki hisse değerlerinde böyle düşme oldu. Rahmi Koç‘un oniki sene önce söylediği “Tayyip Erdoğan’ın bir milyar doları var” sözlerinden sonra yaşanan bu ikinci gerilim nasıl atlatılacak bilemiyorum. Doğan Grubunun hizaya sokulması tecrübesinden sonra, Koç Grubuna yapılan bu gözdağı ile “dokunan yanar” korkusu yaygınlaştırılmakta.

 

Biz ise daha önceleri “kendi dönemlerinde en büyük yabancı sermaye girişi sağlandığı” için övünen Başbakan’a karşı bu güçlerin neden aleyhe döndüklerini anlamakta güçlük çekmekteyiz. Üstelik bankalar en yüksek kârları bu dönemde etmişken.. Başbakan “faiz lobisine” karşı bu çıkışları yaparken, Merkez Bankası konjonktür gereği faizleri yükseltmek zorunda kaldı. Bu durumu yenilgi olarak yorumlayan AKP’liler de gerilmekte.

 

KEŞKE RAMAZAN AYINDA BİR NEFS MUHASEBESİ YAPSA İDİ: Dünyada benzerinin olmadığını düşündüğüm bir Başbakanlık tarzı ile karşı karşıyayız. Bu kadar çok konuşan başka bir Başbakan olduğunu sanmıyorum.

 

Hiç olmazsa Ramazan ayında kendisiyle baş başa kalmasını ve bir nefs muhasebesi yapmasını ümit ettiğim Başbakan her gün bir iftar vesilesiyle konuşmaya devam ediyor. Bu konuşmaları da onlarca TV kanalından canlı yayınlanıyor. Erdoğan, gerçi çok enerjik ve son derece usta bir hatip. Ama toplum da, kendisi de yoruluyor.

 

“Tencere tava çalan komşuları şikâyet edin.” “Yargıda onlar mücadele etsin. Yıllarca biz mücadele ettik şimdi onlar mücadele etsin” gibi, biz ve onlar ayrımıyla ettiği laflar hiç hayırlı sözler sayılmaz. Keşke yakın çevresi “Ya hayırlı söz söyle, ya da sus” özdeyişini hatırlatabilse.  Ayrıca hepimizin Başbakanı olduğunu göstererek hem kendisini ve hem de insanları rahatlatabilse.

 

EKONOMİK DURUM: Zaten ekonomide durum sıkıntılı. Dünyada para bolluğu döneminin sona ereceğine dair işaretler büyüme hızımızı düşürmüş durumda. İleride daha sıkıntılı bir dönemin geleceği beklentisi bizi germekte.

 

PKK İLE YÜRÜTÜLEN SÜREÇ TÜRK MİLLETİNİ GERİYOR: PKK ile yürütülen sürece destek veren Zaman Gazetesi yazarı Ekrem Dumanlı‘nın yazdığı gibi kaygı verici bir durum var. “Şu anki fotoğraf gayet net: PKK barış adına adım atmıyor; tam aksine büyük bir çatışmaya hazırlandığına dair görüntü veriyor sürekli. Nerdeyse Türkiye’ye tehdit savurmayan ‘PKK kurmayı’ kalmadı. Yeni KCK stratejilerinde açıkça görülüyor ki örgüt, taraftarına sokağa dökülmeyi emrediyor. Bunlardan kaygı duyduğunuzu söylediğinizde bazı pembe dizi senaristleri her şeyin çok iyi gittiğini, endişeye mahal olmadığını vs. söylüyor. Aklı başında her insan bu tozpembe yorum karşısında şu soruyu sormaz mı: Madem her şey bu kadar kontrol altındadır, bu ürkütücü manzaranın sorumlusu kimdir?

 

Bu kaygıları paylaşan halk kitleleri, her gün TV açık oturumlarında PKK yandaşlarının küstah ve meydan okuyucu ifadelerini dinlemekten gerilmekte.

 

Ayrılıkçı Kürtlerin sembol isimlerinden birinin adını Şırnak Havalimanına veren Başbakanın bu kararı ve açılışta yaptığı konuşmalar ülke genelinde gerilimi yükseltmekte. “Sabiha Gökçen Havalimanı“nın adının değiştirilmesini tartışan yandaşlara, bazı “münafıklar”ın  “oldu olacak ‘Abdullah Öcalan Havaalanı’ adı verilsin de herkesin safı iyice belli olsun” sözüne verilecek cevap bulunamamakta.

 

Bu gidişatın sonunda Prof. Dr. Ümit Özdağ‘ın ifade ettiği akıbeti gören millet gerilmesin de ne yapsın? “Sonunda Türk Milletinin büyük bir bölümü ülkenin ve milletin bölünme noktasına geldiğini gördüğü an arkalarında en çok % 6 destek olan PKK’lılar ile nihai bir hesaplaşma içine gireceklerdir.

 

Sonbahardan sonrası ENDİŞE verici: Sonbahardan itibaren Ramazan ve tatil döneminin bitmesiyle bu gerilmiş toplumun ne türlü hareketlenmelere gidebileceğini tahmin etmek zor. Hele hele seçim atmosferinde daha da gerilimin yükselebileceğini düşünürsek endişe duymamak mümkün değil.

 

Başbakana düşen “biz ve onlar” diye konuşmayı bırakması, onlar dediği kitleye teröristbaşı ve PKK’lılara gösterdiği güven ve hoşgörü kadar güven ve hoşgörü göstermesidir.

 

Yoksa ülkeyi “Tahrir ve Adeviye Meydanlarında toplananlar” gibi ikiye ayırıcı söz ve politikaların altından kalkmamız mümkün olamayabilir.

 

 

Önceki İçerikKaliteli Yaşamda Sinerji Ortaklığının Önemi
Sonraki İçerikBarış Çıkmaz, Esed Gitmez, Türkiye Uçmaz
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.