Sinerji, katılımcıların tamamının birlikte gönüllü ve coşkulu olarak eylemde bulunmaları halindeki toplam getirinin, birer birer müstakilen eylemde bulundukları getirinin toplamından daha yüksek olması halidir. Bir iş yerinde 10 kişi çalışıyorsa birbirinden bağımsız ve kendi başlarına her işçi günde 100 TL lik getiri sağlıyorsa toplam getiri 1000 tl.dır. Burada sinerjiden bahsedilemez. Eğer, takım arasındaki pozitif iletişim, sevgi, saygı, dayanışma, paylaşma, anlama, dinleme, güç verme, empati yapma, değer verme, tatlı dil ve nezaketle muamelede bulunma gibi, yüksek kaliteli eylemlerin hep birlikte harekete geçirilmesi ile, toplam getirinin 1000tl.nın çok daha fazla üzerine çıkması sinerji ortaklığının eseridir. 1000tl.nin ne kadar fazlasına çıkalabilinirse, sinerjik ortaklığın gücü de o derecede yüksektir.
Sinerjik ortaklık için işbirliğine, takım ruhuna, grup etkinliğine ve dinamizmine, duyarlılığa, üyelerin birbirlerini karşılıksız sevmelerine büyük bir ihtiyaç vardır. Geleneksel kültürümüzde hep kullandığımız güzel sözlerden, “bir elin nesi var, iki elin sesi var”, “imece çalışması”, “toplu çamaşır yıkanması”, “toplu ekmek pişirilmesi”, “toplu tarla, bağ ve bahçe çalışmaları”, “İnatçı iki eşeğin yemlerine yetişememeleri halinde anlaşarak birlikte hareket edip önce birisini yemini sonra diğerinin yemini yemeleri”, “ustaların zor işlerde işbirliği yapmaları” esasında sinerjik ortaklığa işaret etmektedir.
Sinerjik ortaklığın en çok görüldüğü ve uygulama alanı bulduğu yerler; spor takımları, müzik grupları, sanat grupları, gençlik grupları, köylü çalışmaları, hobi grupları, çalışma takımları, eğlence grupları vb. gruplardır. Ancak, karı-koca, anne-kız, baba-oğul, patron-işçi, iki arkadaş, iki meslektaş, iki komşu, iki yolcu vb. gibi ikili ilişkilerde de başarılı bir şekilde kullanılabilmektedir.
Sinerjinin özü, kazan-kazan sistemine dayanmaktadır. Yani her iki tarafın da, her türlü kaliteli yaşam hırsızlarından arınmış olarak, kaliteli yaşam unsurları istikametinde yoğun bir işbirliğine girmeleri, birbirlerine üstün değer vermeleri, birbirlerini hakkıyla dinlemeleri yöntemiyle, iki tarafın da kazançlı çıkması halidir. Sinerjik ortaklıkta asla ve asla kaybet-kazan, kazan-kaybet ve kaybet-kaybet sistemi geçerli değildir.
Halbuki, saydığımız ikili ilişkilerde (özellikle satıcı-alıcı, üretim-pazarlama, ar-ge-finans bölümlerinde) sistem genellikle kazan-kaybet üzerine kurulmuştur. Yani herkes kendi safının daha karlı çıkması için kırk takla atmaktadır. Bölüşülmesi gereken pasta miktarı aynı ise, birinin kazanması diğerinin kaybetmesine sebep olacaktır. Sinerjik ortaklıkta ise, pastanın nasıl bölüşüleceğinden ziyade, pastanın öncelikle büyütülmesi ve her iki tarafa da daha fazla kazanç sağlanması önem taşımaktadır.
Bir anne küçük çocuğunu bir yerlere bırakıp bir toplantıya veya güne gitmesi gerekiyorsa, kendi zevki (kazan) uğruna çocuğa yüksek kaliteli yalanlar uydurarak (kaybet) uzlaşmayı sağladığını zannetmesi, çok üzüntü verici bir durumdur. Eğer çocuk anne gelinceye kadar mutlu bir ortamda vakit geçiremeyecek ise, anne açısından kazanma, çocuk açısından da kaybetme ilkesi işlemiş durumdadır. Aslında uzun vadede anne de kaybedecektir. Zira çocuk onu bir yerlere kaydedecek, zamanını yakaladığında annesinden intikamını daha acı bir şekilde alacaktır.
Bir patron aldığı yüklü siparişleri yetiştirmek uğruna, çalışanlarının canını çıkarıncaya kadar çalıştırması, onların özellerine değer vermemesi, motivasyon unsurlarını çalıştırmaması, yine karşımıza kazan-kaybet sistemini çıkaracaktır. Halbuki patron fazla gelirden çalışanlara ilave pay vereceğini, yoğunluk sonrası ek tatil uygulamaları yapacağını söyleseydi ve çalışanların gönül güçlerini, coşku ve heyecanlarını pik yaptırsaydı; her iki taraf da kazançlı çıkmış ve sinerjik ortaklık başarı ile uygulanmış olacaktı.
Karı-koca arasında sevgi sunumu, saygı gösterilmesi, değer verilmesi, iş yükünün adaletli dağıtılması, yuvaya kaliteli emek verilmesi ve zaman ayrılması gibi kaliteli eylemler; birbirlerini kaliteli bir şekilde dinleyerek, birbirlerine katkı vererek ve yuvayı daha mutlu bir hale getirmek amacıyla yapılabilirse, sinerjik ortaklık işe yaradı demektir.
İki arkadaş arasındaki ilişkilerde planlanan ve gerçekleştirilen her eylemde ve sonucunda her iki taraf da mutlu ve sevinçli olabiliyorsa, sinerjik ortaklık başarı ile uygulanabiliyor demektir. Fakat, eylem gününün sonunda birisinin kalbi kırık, ümitleri sönük, incinmiş, aşağılanmış ve değersizleştirilmiş olması veya öyle hissetmesi, kazan-kaybet sisteminin işlediğine delalet eder.
Sinerji ortaklığı için bir çok kaliteli unsurun bir araya gelmesi gerekir. İster ikili, ister grup halinde olsun, samimiyet, doğruluk, dürüstlük, kararlılık, coşku, heyecan, işbirliği, dinleme, anlama, paylaşma, katkı verme, örnek olma, kanaatkar olma, sabırlı olma gibi kaliteli insan olma unsurlarının hakkıyla işletilmesi ve yararlanılması gerekir. Kaliteli yaşamın ve kaliteli insan olmanın en büyük hırsızlarından olan, egoistlik, peşin hüküm (ön yargı), fırsatçılık, adaletsizlik, aşağılama, küçük düşürme, inatçılık, iddiacılık, aşırı hırslı olma, mükemmeliyetçilik, dengesizlik, karamsarlık, şüphecilik, gıybet, dedikodu, kin ve intikam duyguları, öfke, sinir, gerginlik, acımasız eleştiri, telaş, acelecilik vb. gibi faktörler, sinerjik ortaklığı iflas ettirmesi garanti zehirlerdir.
Yaratıcımız bize süper sistem bir vücut, akıl, beyin ve bilinçaltı vermiştir. İstediğimiz ve tercih ettiğimiz takdirde, mega sinerji ortaklığı yapma imkanımız vardır. Kaliteli yaşam hırsızlarına esir olduğumuzda ise, sinerji ortaklığının bir entropiye, kargaşalığa, çatışmaya, geçimsizliğe, mutsuzluğa, hastalığa, başarısızlığa ve iflasa sebep olacağını asla unutmamalıyız