Türkiye Bir Açmazda, Büyük Aktörler Nerede

68

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir açmazın içerisinde sürüklenip durmakta, ama, maalesef, bu açmazın çözümünden sorumlu kadrolar, bırakın açmazı açmayı, düzeltmeyi, adeta, açmazlığı daha da artırma gayretindeler.

Bu yönetim anlayışı ile ve bu yönetim biçimi ile açmazdan, açmazlardan kurtulmak mümkün değildir.

Neden?

Çünkü, toparlayıcı, birleştirici anlayışı ülkemiz kaybetmiştir.

Ülkemizde, ku-tup-laş-ma diz boyudur.

Bu yapı, bu düzen, bir an evvel, yerini birleşmeye, toparlanmaya bırakmazsa Allah korusun açmazımız çözümsüz hale gelebilir.

Peki, toparlanma, birleşme işareti görüyor musunuz diye soracak olursanız?

Bu soruya, çok açıklıkla cevap verebilirim: HAYIR!

Birleştirme ile görevli kişiler, gruplar, kadrolar ayrışma ile görevli gibi hareket etmektedirler.

Emperyalizm, ülkemizde çok yönlü hareket etmekte ve bütün aktörleri bir kukla gibi oynamaktadır ve oynatmaktadır.

Bu ülkenin en büyük ekonomik aktörleri, sanki, ülkemiz MİLLİ ve ÜNİTER(TEKİL) bir devlet değilmiş gibi davranmakta ve bu davranışı konusunda hiçbir rahatsızlık duymamaktadır.

Örnek mi?

Ülkemizin, adı koca koca harflerle yazılan anlı, şanlı ekonomik aktörleri, Başbakan’ın emrinde gibi hareket etmekte, barış süreci diye yutturulmaya çalışılan düzeni kabul etmiş görünmektedirler. Hatta bunların hemen hemen tamamı, akil adamlar adı verilen, tayin edilmiş ucubeliğin içerisinde yer almış bulunmaktadırlar.

Bu ülkenin, MİLLÎ ve ÜNİTER yapısı ortadan kaldırıldı da bizim mi haberimiz yok?

Türk Milletinin sırtından sermaye sahibi olanlar, Türk Milletinin kan emekleriyle büyüyüp şişenler bu ülkede Anayasa değişmeden değişmiş gibi yapmaktan neden çekinmezler?

Ne olduğu belirsiz bir ortam, geleceği belirsiz bir süreç uğruna, Anayasa’yı ve Türk Milletini, yani, Millî ve Üniter devleti feda etmeyi neden ve nasıl göze alabilmektedirler?

Siz, böyle bir ortamın kurulmasını yurt içinde planlanmış bir kurgu olarak mı görüyorsunuz?

Öyle görüyorsanız yanlış görüyorsunuz demektir.

Böyle bir planı ülke içerisinde yapacak bir güç olsa idi, bu aktörler, daha önceleri de böyle bir ortak hareket içerisinde olmaz mı idi?

Bugün yaşananların büyük bir kısmı, Anayasaya aykırıdır.

Yani, bu ülkenin önemli aktörleri Anayasal suç işlemekte, hatta bu suçu işlemekten çekinmemektedirler. Hatta bu suçu işlemek için sıraya girmiş bulunmaktadırlar.

Neden hiç birisinin bu ülkedeki ŞEHİTLER umurlarında değildir?

Neden hiç birisi bu ülkenin Millî yapısının korunması gerektir gibi bir ifadenin sahibi değillerdir?

Bu aktörlerin hepsi nasıl böyle bir ortamın içerisinde ve böyle bir ortaklığın içerisinde yer alabiliyorlar?

İktidarlara karşı, sadece Muhalefet partileri mi muhalefet eder?

Açık rejimli ülkelerde, parlamenter rejim ile yönetilen ülkelerde, baskı unsurları sadece partiler midir?

Ne güzel düzen değil mi?

Bu kadar büyük, güçlü aktörler adeta prangalanmış gibi davranacak, hareket edecek ve bizler de bu gerçekleri görmezden gelip muhalefet partilerinden şikâyet edeceğiz…

Yok öyle değil, yok o kadar değil…

Muhalefet partilerinin sözcülüğünü yapmak için bunları söylemiyorum, elbette. Böyle bir görevim de yok, böyle bir anlayışım da yok. Yeri geldiğinde, bu grupların temsilcilerini de eleştiririz. Ama, böylesine büyük açmazlardan kurtulmak için, bütün baskı unsurlarının harekete geçmesi gerektir.

Şöyle diyebilirsiniz…

Bu aktörlerin hiçbir şikâyetleri yok ve her şeyin, tıpkı iktidardakilerin söylediği gibi güllük-gülistanlık olduğunu düşünüyorlar.

Ben de derim ki…

Hadi canım sende…

Her şeyi bir tarafa bırakalım.

Bu ülkede kutuplaşma, ayrışma, maalesef gözle görülür bir hale gelmedi mi? Bu kutuplaşmada, bu ayrışmada Başbakan’ın çok büyük rolü yok mu?

Bu aktörler bunu da mı görmüyorlar?

Hadi bu kutuplaşma, bu ayrışma umurlarında değil diye düşünelim, peki, ekonomik tabirlerle konuşacak olursak, bu ülkenin borç batağına saplandığını ve bu borç sarmalından kurtulmanın artık çok zor olduğunu da mı görmüyorlar?

Bakın…

Herkes, her şeyi görüyor, ama, diyetle kazanılanlar, diyeti ödeyenler tarafından bir gün geri istenir. O zaman geldiğinde de bunu ödememeyi göze alamazsınız.

Bu gerçek, herkes, her kesim için geçerlidir.

Ülkemizde yaşananlar bu gerçeğin ta kendisidir.