14 Mayıs 2013 Çarşamba günü itibâriyle, Milletlerarası Para Fonu (IMF) adlı kuruluşa olan borcumuz sıfırlandı.
Gözümüz aydın!
IMF borçları, ülke ekonomisi için önemli bir göstergedir. Fakat tek gösterge değildir. Bir başka ifâde ile IMF borçları sıfırlandı diye, ekonomiyi gül bahçesi olarak görmek, ciddî bir aymazlıktır. Yönetime muhalefet etmeyi ideoloji hâline getirenler; ‘sahtekârlıktır‘ da diyebilirler…. se de onları kimse ciddiye almaz.
Evet! ‘IMF borcu sıfırlandı.’ Sâdece bu cümlenin görünüşteki anlamına elbette sevinmek gerekir. ‘Nasıl sıfırlandı?’ sorusunun cevabı ise ülkesini seven herkesi kara kara düşündürür.
Bir aile reisi düşünelim: Oturmakta olduğu baba yadigârı evi satıyor. Aldığı paranın bir kısmı ile borçlarını ödüyor. Geri kalan parayı da kira ödemek için rezerv tutuyor. Üç sene, beş sene bilemediniz on sene sonra rezerv bitince, yalnızca reis değil, bütün aile perişandır.
Sözün özü: Geleceği karartan günlük sevinçlerle avunulmamalı.
IMF borcunu bitirmekle, günlük sevinci de hak etmiş değiliz. Kamu borçları artarak devam ediyor.
2002 yılında kamunun dış borcu yaklaşık 130 milyar dolar, iç borç ise 155 milyar TL. idi. 2012 sonunda dış borç 337 milyar dolara, iç borç ise 408 milyar TL oldu.
Bir de özel sektörün dış borçları var. 2002 yılında 43 milyar dolar iken, 2012 sonunda 226 milyar dolara yükseldi.
Unutmadan söyleyelim: 2002 yılında vatandaşlarımızın kredi kartı borcu toplamı 4 milyar TL iken, 2012 sonunda 69 milyar TL. oldu. Bir de tüketici kredileri var: 2002’de 2 milyar dolardı, 2012’de 408 milyar TL. oldu.
Denilecek ki IMF borçları gibi kamu borçları da, özel sektör borçları da ve bunların toplamı da ve dahi vatandaşın kredi kartı borçları ile tüketici kredisi borçları da ekonominin göstergesi değildir.
Doğrudur.
Peki, ne vardır?
Kamu borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla’ya oranı vardır.
Buna da itiraz edenler; ‘Kamu borcu / Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla oranımızın; Almanya’dan, Amerika’dan ve Japonya’dan iyi olduğunu‘ iddia edenler olacaktır. Onlar da haklıdırlar.
Bir de ‘câri açık’ meselesi var: 2013 yılı Ocak ayında câri işlemler açığımız 5,5 milyar dolar idi.
Bunların her biri tek başına, ekonominin göstergesi olarak kabul edilemez. Modern iktisatçılar böyle söylüyorlar. Fakat hiçbiri, bu göstergelerin hepsi bir araya geldiğinde iyimser olamıyorlar. Onların da enseleri kararıyor.
Türkiye’miz açısından ekonomi ile ilgili çok önemli dört durum daha var:
1- Az üretip çok tüketiyoruz
2- Az ihracat, bol ithalat yapıyoruz.
3- Ülke sınırları içerisinde aşırı miktarda sıcak para dolaşıyor.
4- Sosyal Güvenlik Kurumları altından kalkılması zor miktarlarda açık ermektedir. Açıklar her yıl artmaktadır.
Peki ne yapmak lâzım?
Bu sorunun cevabını, milliyetçi duyguları ayaklar altına alınmış, itibarsızlaştırılmış sâde bir vatandaş verse… dinleyen olur mu ki?
Sözün özü: İstenmeden verilen akıl, akıl vereni de akıl verileni de küçük düşürür.
Tehlikelere işâret etmek, akıl vermek değildir ve büyük hizmettir.