Derin Devlet Üzerine…

72

 

Bugünlerde derin devlet ve böcek adı verilen dinleme cihazları çok konuşulur ve tartışılır oldu. Aslında yasadışı dinlemelerin meşru hale geldiği bir dönem yaşıyoruz. Yasadışı dinlemeleri meşru kılmak ve genellemek için Başbakan bile dinleniyor gerekçesine dayanılıyor.

Bütün ciddi ülkelerde derin devlet ve benzeri çalışmalar yapılır; ama hiçbir ciddi devlette bunlarla gelen ve giden hükümetler oynamaz; çalışmalar etkisiz hale getirilmeye uğraşılmaz.

Bizde biraz durum farklıdır. Bizim kendi kendimizle uğraşma hastalığı dolayısıyla doğan boşluktan yabancı ülkelerin derin devletleri faydalanır. Bazen bize servis bile yaparlar. Dinlenmedik de bir tarafınızı bırakmazlar. Şemdinli‘de malum yayınevi olayı olur; o bölgede devleti dışlama ve etkisiz hale getirmek için tezgâh kurulur. Hemen asker-sivil kamu görevlileri bizzat üst yöneticiler tarafından suçlanır. Üç-beş dakika içinde iş öyle planlanmıştır ki, birden terör örgütünün yayın organı canlı yayına geçer. Dinlemeden şikayet etmeden önce  dinleme böceklerini oraya buraya yerleştiren ve boşluktan istifade eden derin devletlerin sahiplerini teşhir edelim. Tabii gücümüz yetiyor ve becerebiliyorsak…

Basında yer aldığına göre, Şırnak’ta komando tugayına bağlı Jandarma Özel Harekât Timleri mağara baskınlarında ABD ordusunun kullandığı gelişmiş FGM-148 roketatarı ve mermisi bulurlar. Bunları bulan askerler yabancı subaylar tarafından sorgulanır. Bunlar herhalde şimdilik “Kürt Baharı” kalkışmasının silahları olmayabilir. Çünkü şimdilik ülke anayasa baharı ile belirli bir yöne sürükleniyor; tanınmaz hale getirilmeye çalışılıyor.

Genelkurmayımız bu sorgulamayı yalanlar. Özal’ın başımıza bela ettiği Irak’ın kuzeyine yerleştirilen, terör örgütünü koruyan Çekiç Güç de teröristlere her türlü yardımı ve desteği veriyor ve gerektiğinde bizimle de örtülü çatışıyordu.

Bize yöneltilen silahların ve tezgâhların arkasında yabancı devletlerin derin devletleri olabilir. Dostluk ve müttefiklik milli menfaatlere göre şekillenir. Ancak, yabancılarla yapılan görüşmelerde hiç de gereği yokken, işgüzarlık yaparak “… Ben Türkleri, Kürtleri, Lazları, Çerkezleri, Sünni ve Alevileri temsil ediyorum” diye AB toplantısında ortaya düşen bir bakanın hazin hali doğrusu çok düşündürücüdür. Türk toplumunda milletleşme sürecini reddeden, sosyal gerçeklerle de bağdaşmayan bir tarzda Türk Milletini bir etnik grup gibi değerlendirme yanlışı, gafleti acaba Şırnak’ta bulunan FGM-148 roketatarından daha mı önemsizdir?

Böyle yanlışları bizzat yaparsanız; dünün Anadolu’dan kovduğumuz işgalciler  “Arkadaş bu saydığın gruplardan aldığın bir yetki ve temsil belgesi elinde var mı?” diye adama sorarlar.

İnsanlarımızı zorla resmi kanaldan birbirine ötekileştirmeyelim; birbirinden soğutmayalım. Bu demokratikleşme ve açılım oyunu artık yeter! Silahsız terör sahipleri ile silahlı terör örgütü arasında talepleri bakımından hiçbir fark yoktur. Her ikisi de aynı sonuca ulaşmayı hedefliyor. Demokrasi, hem silahsız, hem de silahlı teröre yenik düşürülmemelidir.

 

 

Önceki İçerikKerkük’e Borcum Var, Ya Sizin?
Sonraki İçerikDeli Rüzgar / Osman Yüksel Serdengeçti
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)