Pkk, Milletvekilleri İle Buluşuyor

101

 

Büyük Amerikan Projesi (BAP)’nin hedefindeki en önemli ülke Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Ortadoğu’nun toprak, yönetim ve milli değerlerinin paylaşımı değişik baharlar veya sonbaharlar adı altında devletimizin yöneticilerinin gözleri önünde gerçekleşmektedir. Bilinmelidir ki, İran’ın uluslar arası alandaki onurlu siyaseti, hedefteki Türkiye’ye bir süre için olsun geçici bir nefes aldırmıştır. Amerika,  İngiltere  ve batılı hakim güçler son yıllarda İran’ın nükleeri ile Türkiye’nin Kürt hikayesi bahanesini sürekli canlı tutarak Ortadoğu’nun, dolayısı ile Suriye İran ve Türkiye’nin felaketini hazırlamaktadırlar. Ortadoğu’nun gerçek kaderini belirleyecek olan Türkiye İran ve Suriye’nin birlikteliği yok edilmek üzeredir. Bu üç komşu ve kardeş ülke birbirlerine düşman edilmektedir. Devletimizin yöneticileri bunu görmüyorlar mı ?

Bugün Suriye konusunda ne derece yanlış davrandığımız ortadadır. Suriye devlet karşıtlarına verdiğimiz desteğe mukabil Esat, Suriye’nin kuzeyini Türkiye’nin aleyhine şimdilik gözden çıkarmıştır. Türkiye ise, Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de gerçekten uzak politikalar uğruna 3 milyona yakın Suriye Türklerini/Türkmenlerini gözden çıkarmaktadır.

Suriye’nin kendine pay çıkarma yönünde “Türk savaş uçağını biz vurduk” derken, Türk ordularını biran evvel Suriye’ye karşı harekete geçirmek üzere uçağımızı elektromanyetik sistem taarruzu ile ABD veya İsrail’in düşürmüş olabileceği de göz ardı edilmemelidir.

BAP gereği hakim güçlerin dürtüleri ile Türkiye’yi güneydoğudan ve güneyden kuşatma hareketi düşmanlarımızın lehine son derece başarılı bir peryot ve plan doğrultusunda devam etmektedir. Türkiye kendi ürettiği kurtlar tarafından kemirilmektedir. Devlet, otoritesini hissettirmedikçe de bu kemiri cennet vatanımızı yeyip bitirecektir. 2. Dünya savaşı Büyük Amerikan Projesi kapsamında devam etmektedir. Türkiye’den koparılamamış olan topraklar bugün koparılmak üzeredir. Devletimizin yöneticileri bu oyunun farkında değil midir?

Irak’ın kuzeyini hallettik, Suriye de hal olmak üzere, sıra Türkiye’ye gelmiştir. Şemdinli’den başlatacağımız bir taarruzla ve diğer iller veya ilçelerdeki katılımla Kürt baharını da gerçekleştirebiliriz düşünce ve eylemlerini devletimiz en ağır bir şekilde cezalandırmalı değil midir?

Böyle bir cesaret ve girişim doğrultusunda hangi köy, ilçe ve illerimizin ne derece silahlandırıldığı, nerelerin silah deposuna çevirildiği Türk istihbaratınca belirleniyor mu?

Şimdi BAP çerçevesinde oynanan şu son komedilere bakın;

Önce bir milletvekilinin yolu üzerine çıkan PKK’ lılar, milletvekili ile beraber kırlarda gezinti yapıyorlar. Kardeş kardeş söyleşiyorlar, dertleşiyorlar, 2 gün boyunca gelecek için planlar yapıyorlar. Günahsız ve suçsuz bu gençler milletvekilini iki gün misafir ederek, dertlerini paylaştıktan sonra misafirlerini buluştukları yere bırakıyorlar. Kimsenin kimseden şikâyetçi olmadığı belirtiliyor. Bu konu ile ilgili birçok telsiz telefon konuşmaları ortaya konuyor. Resmi makamlar, milletvekilinin görüşlerine başvuruyor, kendisinden bilgi ediniliyor. Fakat onu misafir eden gençler bu ülkenin sınırları içinde buharlaşıp kayboluyorlar.

Aradan birkaç gün geçiyor ki, bu sefer ramazan bayramının arife günü Şemdinli’de inceleme yapan bazı milletvekilleri ve yakınlarını taşıyan konvoy ile PKK’ lı 5 kişilik bir gurup, dönüş yolu üzerinde buluşuyorlar. Türkiye Cumhuriyetinin milletvekilleri ile silahlı, silahları ellerinde, omuzlarında asılı, Türkiye Cumhuriyetinin askeri ve polisi ile her fırsatta silahlı çatışmaya giren, tuzak kurarak, arkadan vuran, askeri ve polisi öldüren, masum halk kitlelerine kasteden, bombalayan, şehirlere inip, korumasız günahsız insanların canını alan bu canilerle sarmaş dolaş oluyorlar. Öpüşüyor, koklaşıyor, âşıklar gibi resimler çektiriyor ve son derece samimi hislerle ve dileklerle birbirlerine el sallayarak ayrılıyorlar.

Bu olay, bir partinin bir kısım milletvekillerinin, tek amaçları Türkiye Cumhuriyeti devletini yok etmeyi hedeflemiş teröristlerle birlikte hareket içinde olduklarının halkımıza ve tüm dünyaya resmen ilanıdır. Bu milletvekilleri bölücü ve terörist hainlerden farkları bulunmadığını ve artık bu durumu saklayacak herhangi bir nedenlerinin de olmadığını ortaya koymuşlardır. Kanunların, demokrasi kavramlarının ve insan hakları kurallarının dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar hoyratça kullanıldığı görülmemiştir.

Şimdi o caniler de, onlarla sarmaş dolaş olan milletvekilleri de sözde demokratik haklarını kullanarak, barış ve kardeşlik adına bir kısmı kırsalda, bir kısmı ise Türkiye Cumhuriyeti devletinin başkentinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde istedikleri gibi hareket etmektedirler.

Suriye’de gelişen olayları fırsat bilen Suriye Kürt’leri;  PKK, Peşmerge ve Suriyeli Kürt yöneticiler birlikteliğinde, Barzani’nin talimat ve planlaması çerçevesinde Suriye’nin kuzeyini bir oldubittiye getirerek, bir kurşun atmadan ele geçirmişlerdir.  Bu grupların Irak’tan Suriye’ye geçişleri ve bu bölgenin gaspını, maalesef yine hâkim güçler tarafından yanlış hedefe yöneltilmiş olan devlet yöneticilerimiz anlayamamıştır.

Topyekun milletimizi hedef almış olan bu terör, teröristle işbirliği ve vatana ihanet cezasını bulmadıkça, Türk milleti için için kinlenmektedir. Bu kin bir gün okyanus gibi büyüyerek Türk’e ve Türkiye Cumhuriyeti devletine saldıranları muhakkak boğacaktır. Sabrımız yeterince test edilmiştir. Ortada apaçık bir vatana ihanet vardır. Vatana ihanetin cezası bellidir. Hainler elini kolunu sallayarak dolaşmamalıdır. Hainler boş sözlerden cesaret bulmamalıdır. Devlet otoritesini ve gücünü göstermelidir. Gereken yapılacaktır değil, gereken anında yapılmış olmalıdır.

Sevgi ve saygılarımla.