Türk insanının vatan, millet, devlet ve bayrak sevgisini uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Ne kadar zaafiyetlerden, umursamazlıktan ve de egodan söz etsek de; milletimizin her ferdinin içinde gizlenmiş, milliyetseverlik ve vatanseverlik içeren bir çekirdek vardır.
Bazılarımız milliyetçilik olarak tarif edebileceğimiz bu duygu ve düşünceleri kolayca açık ediverir. Bazılarımız ise bunu içlerinde saklı tutar. Bunlar genellikle içlerinde gizledikleri, milliyetçilik fikirlerine uygun bir yaşam sürerler. Bu insanlar, mensup oldukları milliyetlerine ve üzerinde yaşayıp adına vatan dedikleri topraklarına, uygun zaman ve mekanda daima sahip çıkarlar.
Kanaatime göre ülke nüfusumuzun en az %95’i böyle hisseder, düşünür ve yaşar. Geri kalan kısmın büyük çoğunluğunun da böyle olduğunu düşünürüm yada düşünmek isterim.
Nüfusunun ezici bir çoğunluğu, böylesine milliyetsever ve vatansever insanlardan müteşekkil büyük bir millet; nasıl olurda küçük meselelerin altında ezilip gider? Ya da tarihi şan ve şeref içeren, destan ve zaferlerle dolu olan ve dünyanın kaderini etkileyebilecek çap ve güçte olan bu büyük millet; niçin büyüklüğünün bu kadar farkında olmaz?
Türk Milleti; iç ve dış sorunları, kendisi ve insanlık alemi için asgariye indirmek zorundadır. Bunun yoluda, insanımızın ruhuna ve aklına gizlenmiş olan milliyetsever ve vatanseverlik içeren duygu ve düşüncelerin, ülke sathında etkili olmasından geçmektedir.
Eğer insanımızın içinde milliyetçilik ihtiva eden gizli bir cevher olmasaydı, son dönemde artan iç ve dış saldırılara karşı mukavemet etmek imkansızlaşırdı. Çünkü herkesin bulunduğu yerde az veya çok bu saldırılara karşı bir direnç gösterdiğini hep birlikte görmekteyiz.
Ancak ayırıcı ve ötekileştirici siyaset anlayışı maalesef bu alanda da etkili olmuş ve siyasal anlamda milliyetçilikten yana tercihlerini kullanmamış olanları, milliyetçi olarak görmemiş ve onları milliyetsever ve vatansever olan Türk Milletinin bütünlüğünden ayırmaya kalkmıştır.
Bu noktada Türk Milleti üzerinde açık ve kara propagandaların yapıldığı gün gibi aşikardır.
Örneğin Türk Dışişleri mensupları; Türk Milletine genellikle “monşer” tiplemesi altında batıcı, ateist yabancıların hizmetinde ve Türk örf ve adetlerine aykırı hareket eden insanlar olarak tanıtılmıştır.
Oysa şu bilinmelidir ki; Türk Dışişlerinin mensupları Türk Milletinin dünya üzerinde hak ve hukukunu koruyan en milliyetçi insanlardır.
Geçtiğimiz günlerde TASAM’ın Balkan Savaşları’nın 100.Yılı nedeniyle düzenlediği bir toplantıda, Balkan Savaşları’nın Türk Milliyetçiliğine etkisi üzerine bir tebliğ sunan, tipik bir “papyonlu moşer” görünümündeki emekli büyükelçi Prof. Dr. Ali Engin Oba’nın, söylediklerimi aynen tekrar etmesi, tespitimin doğruluğu konusunda beni teyid etmiştir.
Keza bu örnekleri nice sanatçı, edebiyatçı, sanayici, bürokrat ve sporcu gibi örnekler üzerinden çoğaltabiliriz. Mesela uluslararası futbol alanlarında hakem olarak bayrağımızı gururla dalgalandıran Cüneyt Çakır benden daha mı az milliyetçidir? Keza Etopyalı Türk, Elvan kızımız içinde aynı soruyu sorup benzer cevap verebiliriz.
Günümüzde kasten yaratılan kavram kargaşası neticesinde adeta ırkçılık ve faşizm ile özdeşleştirilen ve halktan soğutulmaya çalışılan Türk Milliyetçiliği; Türk Aydınları tarafından yeniden tanımlanmalı ve bu surette insanlarımızın içinde gizlenen milliyetsever ve vatansever düşünce ve duyguların açıkça ve gururla ifşası için uygun zemin yaratılmalıdır.
Bundan sonra yapılacak olan iş; Türk halkının milliyetçilik konusunda açığa vurulmamış duygu ve düşüncelerinin bir an önce siyasete yansıtılarak bürokrasi, ekonomi, eğitim, sağlık, enerji, ulaşım gibi ana unsurlardan oluşan ülke yönetiminin milliyetçiler eliyle sağlanmasına gelmektedir.
Türk Milliyetçileri adına siyaset yapan herkese düşen görev; Türk Milletinin her ferdinde bulunan ancak kişiye göre değişkenlik gösteren şartlar nedeniyle gizlenen veya gizlenmek zorunda kalınan ve kuvvetli milliyetçilik içeren duygu ve düşüncelerin, ülke ve millet yönetimi adına bir siyasal tavıra dönüşmesini sağlamaktır.
Türk Milletinin her evladı; iktidar partisine oy vermiş olsa bile iç ve dışta olan gelişmeleri endişe ile izlemekte ve milliyetçi duygu ve düşüncelerle hareket edilen, güçlü ve mutlu bir Türkiye hayali kurmaktadır.
Öyleyse iş; Türk Milletinin bağrında gizli olan ve gizlenen milliyetçiliği ortaya çıkarmaya ve Türkiye’ye hakim kılmaya kalıyor.