Başbakan, Mevlit Kandili akşamı Beşar Esad’ın silahlı güçlerinin Humus kentine yaptığı saldırıyı ve halkın katledilmesini kastederek;” Humus’un hesabı er geç sorulacak” diye haykırıyor.
Batı basınıyla paralel hareket eden yerli basın, hep aynı haberleri veriyor ve biz, Esad’ın Humus halkını katlettiğine inan(dırıl)ıyoruz. Bu haberler doğru da olabilir ama neden kandil akşamı?
Mübarek gecede Humus’a ‘saldırmak’ Esad’ın planı mıydı, ‘saldırtmak’ muhaliflerin planı mıydı?
Esad ailesinin geçmişinde kara bir leke olan ‘Hama’ katliamını hatırlayınca, bu saldırı Esad’a yakışıyor.
Saldırının sonuçlarının kime daha çok yaradığına bakınca; ABD, AB, Arap Birliği, İsrail ve Türkiye destekli muhaliflerin özellikle o geceyi seçtikleri anlaşılıyor.
Bu durumda ilk saldıran Esad olamaz, olsa olsa Esad’ın güçlerine saldıran muhalifler, Esad’ı karşı saldırıya mecbur bıraktılar ve Esad bu oyuna geldi veya O, tam bir ahmak!
ABD ve yandaşları bunu hep yapıyorlar. Irak’ın işgal sebebi de Saddam’ın kimyasal silahlarıydı!
Açıkça görülüyor ki, Esad, kendiliğinden gitmeyecek. Kaddafi gibi vuruşacak.
Esad’ın Kaddafi’den farkı; tamamen izole edilememiş olmasıdır. İran’dan ve Rusya’dan açık destek alıyor. Destekçiler arasına BM’de veto hakkını kullanan Çin de katıldı.
Bu durumda Suriye’ye gerçekleştirilecek sıcak harekâtın sadece batılı güçlerin katılmasıyla başarılması çok zor görünüyor.
Başta Türkiye olmak üzere bazı Arap devletlerinin de sıcak destek vermesi gerekecek.
Bunun için Türk halkının ve bölge Müslümanlarının desteğine ihtiyaç var.
Halkın desteği olmadan ne Türkiye böyle bir harekâta katılabilir ne de diğer Müslüman devletler.
Harekâta katılmak demek; yeni vergiler ve tabutlarda yeni şehitler demek ve bunu ancak halk kendi kararıyla göğüsleyebilir. Neticesinde; ‘kendim ettim kendim buldum’ deyip kaderine razı olur, kimseyi suçlayamaz.
O nedenle Türk halkının ve bölge Müslümanlarının iyi bir mühendislik çalışmasıyla isteklendirilmesi gerekiyor.
Humus saldırısının Sevgili Peygamberimizin doğum gününde gerçekleşmesinin ve tek taraflı yayın bombardımanının esbabı mucibesi budur.
ABD, abasının altından gösterdiği PKK destekli Kürt kartıyla Türkiye’yi kendi dümen suyunda bir kan denizine doğru sürüklüyor.
BOP maceramız bize pahalıya mal olacak. Bu macerada Türk Devletinin üstüne daha önce Kaddafi’nin kanı sıçramıştı, şimdi ellerine Esad’ın kanı bulaştırılacak.
Kimse Mübarek, Zeynel Abidin Bin Ali, Kaddafi ve Esad’ı bahane ederek ezilen masum halklar edebiyatı yapmasın. Herkes Saddam’ı götürenlerin Irak’a getirdiği demokrasiyi hatırlasın…
Kaddafi Libya’da çıkarılan bir iç savaş sonunda kendi halkına katlettirildi. Şimdi Libya halkı bir lokma ekmeğe muhtaç ve Kaddafi’yi mumla arıyor.
Libya halkının içine düşt(şürüld)üğü bu acıklı durum, NATO devletlerinin ve tabi Türkiye’nin umurunda mı?
Libya halkı; elektrik, su, doğalgaz, eğitim ve sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanıyordu. Vergi ödemiyor, benzinin litresini 20 kuruştan satın alıyordu. Evlenen çiftlere daire veriliyor ve her aileye ayda 300 Euro yardım yapılıyordu.
Irak’a demokrasi getiriyoruz diye işgal edip milyonlarca Müslüman’ı katledip yüz binlerce Müslüman kadına tecavüz eden işgalciler masum, Kaddafi, Tiran!.. (devam edecek)