Öğretilmiş Lümpenlik ve Halkı Adam Etme Senaryoları – I

80

 

                                                                                                                                                                                                          “Siz bir akrepsiniz bayım..” [1]

Gülizar ilk defa ‘Şeher‘e gelmiştir. Her nasılsa yolu Boğaz‘da bir yalıdaki partiye düşer. Onu gören mini etek­li pon-pon kızlar ve cicili – bicili oğlanlar şalvar ile eşarba bakıp kıkırdarlar.

 Bir defasında Şaban lük(ü)s bir restorana gider. Kuru fasulye ve soğan ısmarlar. Ekmeği büyük bir lokma yapıp suyuna banar. Soğanı eliyle bi güzel kırıp cücüğünü çıkarır. Istakozlu beyler, şampanyalı hanımlar; herkes yemeğini bırakmış, gizli bir işbirliğiyle ona bakıp gülmektedir.

 Bir başka defa Ramazan döner kapıya takılır. Bayram, yanlışlıkla p(i)laja girer. Emine otobüste tacize uğrar. Döndü hâlâ Gayseri ağzıyla konuşmaktadır.

 Bir başka, bir başka..

 Sığınmacı hayvan(!)lar,[2] Lümpen gurbetçiler, despot toprak ağaları,[3] dedikoducu teyzeler, aklı uçkurunda amcalar, envaî kötülük hacılar / hocalar,[4] su katılmamış yobazlık ve çağdaşlığa genetik karşı çıkma alışkanlığındaki adam olmaz halk.

 Alaturka ve kahretsin tüm çabalara rağmen Türk gibi yaşamaya iyi – kötü devam eden o ilkel sürü.

 Onları onlara rağmen kurtardığımız / kurtaracağımız için her şeyi hak ediyorlar. Köylü, yoz, câhil, kıro, ma­ganda, zonta, vs. vs.

 Ağzı lahmacun kokan, gecekonduda oturan, geri kafalı yoksul ve düşkün, lümpen proleter yada homoarabescus.

 Birileri suyun başına oturmuş ha babam senaryo uyarlıyor. Hem de alafranga aparmalarla..

 Astıkları astık, kestikleri kestik. Cellâdınıza ‘az kibar ol‘ deseniz kafanıza demediğini bırakmıyorlar.

 Bunlar suyun başına taharetsiz oturarak suyu da pisletip bulandırdılar. Nihat Genç‘in tari­fiyle; “Bunları tanıyorum; bir koyun sürüsü mağaralardan inip medya köşelerine geçti, hepsi bu.

Bunlar var ya bunlar; ‘Ah Şu Bizim Karabıyıklarımızdan bile iğrenerek Demir‘li, Taş‘lı kitapları karalamışlardır.

 İnce Memet‘li bardaklara doldurdukları Thilda şarabıyla Yaşar‘lar. Genelde onların Adı Kırmızı‘dır. O bir Âtıf filmidir ve ahlâkın apışarası ağdalanmıştır.

 Beyoğlu‘nda kanyakla karışık şiirleri vardır. En sevdikleri mısra “Yüzyıllarca namussuzluk yapmaktan bıkmadın mı namus?“tur.[5]

 

 


[1] Mevzuat Ötesi Düşler’den (Süleyman Pekin)

[2] Otobüs filmi

[3] Yaşar Kemal romanları

[4] Vurun Kahpeye romanı

[5] Sezen Aksu