Adalet Sistemi Kamu Vicdanını Rahatlatmalıdır

109

Yeni sivil bir anayasa yapma çalışmalarının yapıldığı bir dönemde kanunların anayasaya uygunluğu prensibi esas alınarak yapılacak yeni anayasa mevcut kanunların (ceza hukuk idari) da yeni anayasaya uygunluğu yeniden gündeme gelecek belki yeni anayasaya bu kanunların uydurulması için birçok kanun değişikliğine de gidilmesi zorunda kalınacaktır. Bu sebeple yeni anayasa ve buna paralel olarak hazırlanacak yeni kanunlar kamu vicdanını rahatlatacak şekilde olmalıdır. Hiç kimse bu anayasaya şüphe ve endişeyle bakmamalı bütün vatandaşlar güven ve emniyet altında olduğunu hissetmelidir.

Hukuk sistemi insanoğlunun 4000 yıldan daha uzun bir sürede ortaya koyabildiği bir düşüncedir. O düşüncenin ortaya konması çok zor olmuş, uğrunda ağır bedeller ödenmiştir. Acaba ortaya konan hukuk sistemi bütün dünyada yaşama geçirilmesi çok zor mu olacak? Gene ağır bedeller mi ödenecek.

Hukuk sisteminin “efradını cami, ağyarını mani” bir tanımının ortaya konmamış olduğunu görüyoruz. 4000 yıl öncesinden ortaya konulan yasaların birinci amacı kralın egemenliğini güvence altına almaktı. Başlangıçta Mezopotamya, Mısır, Çin, İNKA uygarlıklarında krallar yasa koyarken ne istemişse Roma, Avusturya, İngiliz, Fransız, Fransa, Rus Kralları ve Osmanlı Padişahları da aynı şeyi istemişlerdir. Egemenliklerini korumak.

Tarih krallara bir şeyi çok iyi öğretmiştir. Adalet sistemini kamu vicdanını rahatlatmalıdır. O nedenle gelmiş geçmiş bütün yasalar güçsüzü güçlüye karşı koruyor görüntüsü verirler. Bu ilke yok olduğunda toplumsal çalkantılar başlar.    

Tarihin en eski ve en iyi korunmuş yasası M.Ö 1760 yıllarında Babil kralı HAMMURABI tarafından yazılıp bir taş üzerine Akatça dilinde çivi yazısı ile kazılan 282 maddelik yasadır. Egemen sınıfın ekonomik çıkarlarını aşırı gözeten bu yasa bile fakirleri, yetimleri ve dulları koruyor görüntüsünü vermektedir.

Magna Carta (“Büyük Özgürlükler Sözleşmesi”) insan hakları kavramının ilk belgesidir. Ancak bu belge yurttaşlara özgürlükler vermekten çok toplumun üst sınıfları ile kral arasında bir denge kurmayı amaçlar. Kralın sınırsız yetkilerini kilise lehine sınırlar. Magna Carta’nın 39. maddesi şöyle der; ” özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.” (Hammurabi Yasaları No: 5   M.Ö. 1792-1750)

Eğer bir yargıç bir davaya bakar ve bir karara varırsa verdiği hükmü yazılı olarak takdim eder; Daha sonra verdiği kararda bir hata ortaya çıkarsa onun tarafından kararlaştırılan para cezasının on iki katını öder. Ve halka ilan edilerek yargıçlık makamından el çektirilir. Ve bir daha asla yargıçlık icra edemez.

Bu ilke günümüzün hukuk sisteminin temellerini attığına ve insan haklarının ilk belgesi olduğuna inanılır.

Hukuk sistemi yönünde atılmış önemli adımlardan birisi 4 Temmuz 1776 tarihinde Amerikan kongresi tarafından kabul edilen, bağımsızlık bildirgesinde yer alan şu sözlerdir.

“Bütün insanların eşit yaratıldıklarına, yaratıcıları tarafından onlara hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı gibi geri alınamaz bazı haklar verildiğine inanıyoruz”

14 Temmuz 1789 Fransız İhtilalı dünyada tanrı adına yasa koyan krallıkların çöküşlerinin ve eşitlik, hürriyet adalet, demokrasi kavramlarının yaygınlaşmaya başlamasının ateşleyicisidir.

Dünyada en yaygın geçerliliği olan insan hakları, ilkeleri, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10 Aralık 1948 tarihinde kabul ettiği insan hakları Evrensel beyannamesinde yer alan haklardır. Bu beyannameyi ülkemiz 6 Nisan 1949 tarihinde Bakanlar Kurulunun 9119 sayılı kararı ile kabul etmiştir.

İnsan hakları Evrensel beyannamesinin 8. maddesi yurttaşların hak arayabilmelerinin yolunu açar.

“Herkesin Anayasa’da yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır.

Hukukun üstünlüğünün var olduğu devletlerde güçlerin ayrılığı ilkesi evrensel sayılabilecek tek hukuk ilkesidir. Yasayı koyan, yasayı yürüten ve o yasalara dayalı adaleti dağıtan güçlerin birbirinden bağımsız oluşları insanoğlunun 4000 yılda elde edebileceği üstün bir değerdir. Kuvvetlerin ayrılığı ilkesi hukuk sistemleri arasında insan haklarını güvenceye alabilen bir sistemdir.

Bu gün insan hakları üçayaklı bir masanın üstündedir. O masanın ayakları yasama, yürütme, yargıdır. Bu üçayaktan birisi kırılırsa, masa devrilecek ve eşitlik, adalet, özgürlük, demokrasi deyimleriyle ifade edilen insan hakları yerlere serilecektir.

 ADALETLE İLGİLİ SÖZLER:

-Adaletle zulüm bir yerde olmaz,

-Faziletin temeli adalettir.

-Adalet satmak, vatan satmaktır.

-Mahkeme kadıya mülk olmaz

-Küçük hırsızlar asılır, büyük hırsızlar serbest dolaşır.

-Adaletsiz bir memleket güneşsiz bir dünyaya benzer

-Adalet olmayan yerde sefalet olur.

-Hekimin paraya, hakimin politikaya tapması kadar korkunç bir şey düşünemiyorum. ALİ FUAT BAŞGİL

-İyi hükmetmek kanunlara göre hükmetmektir. Bunu içinde kanunları bilmek lazımdır. FENELON

-İnsanlığın en güzel vazifesi, adalet dağıtmaktır. VOLTAİRE

-Adalet milletler için daimi bir gıdadır. Zira adalete doyulmaz. CHATEUBRİAND

-Bir millete baş olmanın ilk ve en büyük vasfı adil olmaktır. HZ. ÖMER

-Siyaset mahkeme salonlarına girdiği anda adalet oradan çıkmalıdır. GUİZOT

-Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir. EFLATUN

-İyi bir kanun koyucu, suçları cezalandırmanın değil önleminin yoluna bakar. MONTESKİO

-Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanamayan kuvvet zalimdir. PASKAL 

-Bir saatlik adalet bin saatlik ibadetten hayırlıdır. HZ. MUHAMMET