Plansız, vahşi kentleşmenin bedelini ödüyoruz!..

95

Bir yıl öncesine kadar, bütün yaşamım İzmit’te geçti.

Son bir yıldır Büyükderbent’te yaşıyorum.

İzmit’in gürültüsünden, trafik kaosundan kaçtım!

Ne var ki, B.Derbent’te de trafik ve gürültü sorunu hızla büyüyor.

Derbent’in cadde ve sokaklarında TIR araçları eksik olmuyor!

Nusretiye, Balaban, Suadiye, Arslanbey ve Rahmiye’de de öyle.

Çünkü, birinci sınıf tarım alanlarına “sanayi hançerini” saplamışlar!

Bu çevrede meyve bahçeleri var.

Ama; meyve ağaçlarının kuruduğundan yakınıyor insanlar!

Yakın çevreye giren sanayi kuruluşları doğayı katlediyor.

Doğayı ve insan sağlığını korumakla ödevli yöneticiler duymuyor, görmüyorlar!

Yerel gazetelere bakıyorum, hemen her gün şaşılası olaylar yaşıyoruz.

İşte son iki olay;

–  “Karamürsel’de taş yüklü kamyon felaket saçtı, bir ölü bir yaralı” ( 18.1.2012)

–  “TIR sıkıştı, yol kapandı” ( 27.1.2012)

Yollarda denetim yok.

–   Hafriyat kamyonları yollarda tehlike saçıyor.

–   TIR araçları mahalle aralarına kadar giriyor, yan yollarda fink atıyorlar!

–  Geceleri bir farı yanmayan araçlar özgürce yol alıyor!

Bahçecik’te vatandaş gece yarısından sonra salınan sınai atıkları yüzünden meyve bahçelerinin yok olduğunu söylüyor.

En bereketli topraklara sahip Uzunbey ve Bayraktar’da, yakın çevredeki sanayi kuruluşları yüzünden, topraktan ekmeğini kazanan insanların ekmeğiyle oynuyorlar!

Dünden bugüne bu kenti yönetenlerin günahını masum insanlar çekiyor!

Akla gelen her yerde sanayi tesisi kuruluşuna onay veren zihniyet, doğayı da insanı da tüketiyor!

Giderek bilinçlenen insanlar tepki gösteriyorlar; “Yeter artık” diyorlar.

Sanayi Odası yöneticileri ve aklı başında sanayiciler bile; “Kocaeli sanayiye doydu” diyor, halk istemiyor ama en kirletici ve ağır sanayi tesisleri “halka ve akla rağmen” kuruyor!

Gerekçe hep aynı; “Şu kadar insana istihdam yaratılacak!”

Kocaeli’de çarpık sanayileşmenin ve bunun sonucu ortaya çıkan hızlı göç ve nüfus artışının getirdiği çarpık kentleşme sürüyor…

Güya, Büyükşehir Belediyesi deniz dolgusuna izin vermiyor! Ama, kimi özel limanlar hızla büyüyor, deniz dolgusu insafsızca sürüyor!

Benim çocukluğumda faytonların dolaştığı ana caddelerde en küçük değişiklik yok ama şimdi büyük otobüsler seyrediyor!

Aynı caddelerde yıllarca “akılsızca” araç parkına izin verenler nihayet insafa geldiler de şimdi park yasağı uyguluyorlar!

“Parkometreler sorunu çözecek” diyorlardı! ( 15 Haziran 2005 yerel gazeteler.)

Mühendisler ve meslek odaları uyardılar; ” Bu kadar dik yol yapılamaz” dediler ama inatla “Gazanfer Bilge Bulvarı’nı” yaptılar, kaza üstüne kazalar yaşandı!

Battı çıktılarda her yağmur sonrası araçlar sel suları altında kaldı!

Kaldırımlar çökmeye başladı! ( 13.10.2011)

Ezcümle; plansız, vahşi kentleşmenin bedelini bize ödetiyorlar!

Kanser vakaları hızla artıyor, hastaneler ana baba günü ve hemen hiçbir yaşam alanında huzur yok.

Bize hizmet etmek için yanıp tutuştuklarını söyleyenler, bu kentin insanlarına “örtülü işkence” yapıyorlar!

Üstelik, bir de maaş alıyorlar!

Adalet mi bu?