Sebep Olan Yapan Gibidir

50

Otuz yılı aşkın vatanımız, yurt sathında dökülen kanlara ve ölen, yaralanan insanların elim ve feci durumlarına sahne ve şahit olmaktadır. Askerlerimiz, öğretmenlerimiz ve polislerimiz şehit olmakta, sivil vatandaşlarımız kurban edilmekte.

Devlet, dış ülkelerin oradan üfleyerek, burada oynattığı tarih ve din cahili gafil gençlerimize yaptırdığı vahşiyane ve gayri insani hareket ve faaliyetlere son vermek için, büyük bir gayret içinde elinden gelen maddi – manevi bütün imkanlarını seferber etmiş durumda.

Tabiatiyle yurt içi savunması olması hasebiyle vaziyet çok nazik ve hassasiyet arzetmektedir. Devlet istemese de, kurunun yanında yaş da yanmakta, vatandaş sırasında zaruret gereği yerinden yurdundan edilmekte, perişan bir hale düşmekte, geçim sıkıntısı ve barınma gibi zorluklara giriftar olmaktadır.

Şüphesiz bu durum herkesi rikkate getirmekte, üzmekte ve rahatsız etmektedir. İşte bu ahval karşısında kalbler kan ağlıyor diye, sathi bir görüşün zebunu olarak bu içler acısı durumdan, devlet güçlerini sorumlu tutmamalı.  “Es-sebebü ke’l-fail.” / “Sebep olan yapan gibidir.”  Sırrına ters düşmemeli.

Çünkü bütün bu acı durumdan, sebep olanlar mes’ul ve suçludurlar. Devlet güçlerinin istemeyerek yaptıkları kusur ve meydan verdikleri zarardan onları mes’ul tutmak çok yanlış olur. Zaten Türkiyemizi parçalamak isteyenlerin, gelmek istediği nokta budur.

Vatandaş’ın saf, temiz merhamet duygularını harekete geçirerek, sanki bu duruma devlet sebebiyet veriyormuş  gibi düşündürmek ve onun temiz, ulvi hisleri arkasına sığınarak, hain emellerini vatandaşın gözünden saklamaktır.

Unutmayalım  ki, sadece hadisenin dış görünüşüne bakarak hüküm verirsek, çok yanılırız. Bu takdirde, biz hadiseye değil, hadise bize hakim olur. Bu ise olup biteni kördöğüşe benzetmemize yol açar. Yavaş yavaş devlete bahane bulmaya çalışır. Manevi desteği ondan  kesmemize sebep olur.

X

Netice olarak güvenlik güçlerimizin, kendilerine olan güveni zedelemiş, onların azim ve iradelerinde gedikler açmış oluruz. Velhasıl, “Sebep olan yapan gibidir.” Sırrı bize ışık tutmalı.  Herşeyden sorumlu olarak teröristleri bilmeli. Son vatan parçasının bölünmek ve parçalanmak istendiği unutulmamalı. Kurtlar sofrasında oturanları hatırlamalı. Sabırsızlık göstererek; hadiselerin yanıltıcı zahiri görüntüsüne kapılmamalı. Bindiğimiz dalı kesmemeli. Bütün varlıklarıyla vatan, millet ve devlet yolunda can veren şüheda ruhlarını rencide edip incitmekten sarfı nazar etmeli. Aynı yolda vatan savunmasında bulunanları tereddüde düşürmekten şiddetle uzaklaşmalı. Hasılı kelam; oyuna gelmekten dikkatle kaçınmalıyız.

 

 

 

Önceki İçerikTerörle Mücadeleye Nasıl Bakmalı
Sonraki İçerikYeni Yıl Bağrında Umutları Büyütüyor
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.