“Bir Serseriyim Öz Diyarımda!”

75

Takke düştü kel göründü. Artık ne iş derdi ne aş
Tek bir istek var ortada, kaldırmak isteniyor baş!

Siyasiler ve kimi aydınlar, akıllarınca çekiyor başı.
Türkiye’nin yolu üstüne, sıralıyor engelleyici taşı!

Asırların kardeşliği, bulsun diye bir an evvel son
Dua ediyorlar, sel olacaksa yağsın diye muson

Ellerinde var, sihirli bir sözcük, demokratikleşme!
Ayrılık yeli estirmeye bire bir, sakın ha deşme

Türkiye’de gelinen nokta, isyan için “take off”
Analar bacılar, başladılar demeye of of!

Koca Akif’in, dizeleri çınlıyor kulaklarımda
Ne yüzle anarım diyorum, varsa bir hisse arımda?

“Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda
Bugün, hanümansız bir serseriyim, öz diyarımda!”

Sanki, aynı duruma düşmüş gibi bugün,
Oldum öz vatanımda, talihsiz bir sürgün!

Elbette, değilim ümitsiz Türkiye’de olanlardan, lakin
İçimde oluşuyor, sakinleşeceğe benzemeyen bir kin

Öyle sert ve acımasız, tenkit yağmuruna tutuluyor ki polis,
Yine de görev yapıyorsa, kutsanmağa değer, sahip olduğu his.

Şanlı Ordu bekliyor, sabırsızlıkla verilecek bir emir.
Diyor, öfkemden erimeye başlar, karşımda, olsa da demir!

Ey, tarihi, zaman zaman unutan, şaşkınlar güruhu!
Ne zaman hatırlayacaksınız, bu yüksek asil ruhu?

Asırlarca, Bayraktar’ı değil miydi Türk, bunca İslamın?
Başında değil miydi, safında bulunan cümle avamın?

Batı’nın içimize soktuğu binbir fitne fesad,
İle geldikleri yer, onlar için olacak son had!

 

2242

 

Devlet, devletse eğer, kararlılık demektir her ortamda,
Devlet adamı, olduğu gibi görünmeli, her makamda.

Dokuz düşünüp, bir konuşmalı, şayet gerekse
Anı kurtarmak olmamalı, sırf devlet, erekse

Adını koydukları sorunun, sorun neresinde acaba?
Durup da düşünseler bir boy, diyerek sorunlara, merhaba!

Ama açıklayamıyorlar bir türlü, sorun denen şeyi!
Ama alıp götürdüler, varsa da, milletteki neşeyi.

Öz kardeşlerimiz, çekilmek isteniyor azınlık tuzağına
Ancak bu şekilde Batı, düşürmek istiyor onları, ağına

Şu kadar etnik parçadan ibaretiz, derse bir siyasi!
Cesaret almaz mı bundan, devlete olacak olan asi!

Milletin gözünün içine, baka baka sergileniyor ihanet!
Avrupa devletleri koyuyor tavırlarını ortaya, net mi net.

Seçmişler bir şehrimizi, güya dostmuşlar gibi kayırıyorlar!
Düpedüz, beyler, kardeşi kardeşten ayırdıkça ayırıyorlar!

Avrupa devletleri, baylar, aldı yüzsüzlüğü yine eline!
Verip veriştiriyor Türkiye’ye karşı, ne gelirse diline!

Cumhuriyet Türkiyesi’nin olaylara karşı, karnı çok şişkin!
Harekete geçmek için, acaba neyi bekliyor, pişkin pişkin!

Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti beyim uyan!
Bu gidişle, gerçekten olmayacak sesini duyan.

Bugünleri de mi görecektik biz, tarihinde ay-yıldızlı bayrağın
Bırak yeri, göklerini de dar etmeye başladılar nazlı bayrağın

Bütün dünyayı almış da arkasına kanlı terör!
Meydan okuyor Mehmetçiklere bile, gel de bir gör!

 

Önceki İçerikIrak’ta İç Savaş Simulasyonları ve Kardeşlik
Sonraki İçerikŞehadet Üzerine Rahatlık
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.