Vergiler, Fonlar ve Donlar!

91

“Demokratik, Sosyal bir Hukuk Devleti” olduğu sanılan! Ülkemizde siyasal iktidarların, “kaynak yaratma” konusunda en büyük becerileri, bir takım adlar altında “Fonlar” ya da “yeni vergiler” oluşturarak, halkın cebine dalmalarıdır!
İlk kez, 1960 sonrası “Tasarruf Bonosu” ile halkın ceplerine daldılar!
Halkımız, devlete borç vererek karşılığını alabileceği zannındaydı!
Birileri, halkın elindeki bonoları ucuz yollu toplayarak güzel paralar kazandılar!
Ama halkımız zokayı yedi!
Asıl fon furyası 1983 sonrası Özal döneminde başladı.
Zorunlu Tasarruf Fonu, Konut Fonu, ilk akla gelen zokalar!
İnsan belleği “unutkanlık” özürlüdür! Ama arşiv unutmaz! 1991 yılında, zamanın Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci; “Zorunlu tasarrufla işçi patron olacak” diye gazetelere açıklama yapmıştı! Sonra ne oldu? İşçiler, ödedikleri parayı yıllar sonra “kuşa dönmüş” halde alabildiler!..
Ama, “balık hafızalı” toplumda siyaset yalanları bitmez!
1999 deprem felaketi sonrası, deprem yaralarını milletçe sarmak için,- geçici olarak- “Deprem Vergisi” diye nitelenen “Özel İletişim Vergisi” kondu.
Deprem geldi geçti, yıllar yılları kovaladı, bu “özel vergi” ceplerimize yerleşti ve kaldı.
Şimdi;
Gerçek bir “HUKUK DEVLETİ” vatandaşına karşı ciddidir ve siyasal iktidar asla hukuk dışına çıkamaz!
Belirli bir amaçla toplanan vergi ya da fonların “amaç dışı” kullanılması “zimmet suçu” sayılmalıdır!
Dünden bugüne, siyasi iktidarlar, değişik gerekçelerle halktan topladıkları vergi ve fon kaynaklarını, siyasi iktidarlarını sürdürebilmek için amaç dışı kullandılar!
Kazığı yiyen hep halk oldu.
İşte, Özel İletişim Vergisi de bu kazıklardan biriydi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Van Depremi ile birlikte kimilerinin aklına gelen “Şu bizim deprem vergileri ne oldu?” sorusuna büyük bir pişkinlikle yanıt verdi; “Biz o parayı halkın eğitim, sağlık hizmetlerine ve duble yollara harcadık” dedi!
Eğitimde okulları işadamlarına yaptırıp maliyetin tamamı kadarı vergisinden düşürüyorlar! Üstelik işadamı kendi adını da okula veriyor! Sanki “hibe” yapıyormuş gibi! Okulların hizmetli maaşlarını, elektrik, su, ısınma giderlerini de veliler ödüyor! Devlet sadece kitap dağıtıyor, öğretmen maaşlarını ödüyor.
Sağlık, özel sektöre devredilmiş durumda! Artık parayı veren düdüğü çalacak!
Duble yollara gelince; duble yollarda duble rezaletler var! İzmit’ten Milas’a gidene kadar tam 13 yerde duble yollardan tek şeride ya da karşı şeride giriyorsunuz! Yıllardır ne yapımı ne de onarımı bitiyor!
Duble yollarda her yağış sonrası su havuzları oluşuyor! Oysa, yol yapımı mühendislik işidir ve  doğru yapılmış hiçbir yolda su birikmez!
Uzağa gitmeyin, Kirazlıyalı geçişinde duble yolda meydana gelen su havuzu yüzünden yeni yapılmış yol karşı şeride verildi. Yerel gazetelerimizde haber oldu, fotoğrafı çıktı.
Ezcümle; AKP iktidarı, “üretimsiz yönetim” tercihinin doğal sonucu olarak ya; “dolaylı vergiler”, zamlar yoluyla, ya; halktan toplanmış ve yalnızca deprem felaketleri için kullanılması gereken “Deprem Vergisi” gibi kaynaklarla, ya da; “işsizlik fonu” kaynaklarını kullanarak siyasi iktidarını sürdürme telaşı içinde!
Çünkü; AKP iktidarı “çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi” olarak ifade edilen “vergide adaleti” sağlayamıyor!
Üstelik; yatların vergilerini sıfırlayarak, yatlara indirimli yakıt sağlayarak, devlete faizle borç verenlere vergi ayrıcalıkları sağlayarak, üst gelir grubunu kayırıyor, alt gelir gruplarına kıyıyor!
Oysa, alt gelir gruplarının fonlardan umudu ve hatta haberi bile yok ama sıra donlarına geldi!
Belki bu son aşamada toplumsal bir uyanış beklenebilir!
Eğer, kapılarına konan erzak ve kömür torbalarıyla uyutulmazlarsa!..