Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti

85

 

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 88. yılını kutluyoruz. Nerede “Türk Milletine mensubum” diye düşünen ve yaşayan insan varsa hepsinin “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı”nı tebrik ediyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olmasını diliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti;  yüzyıllardır içten ve dıştan saldırılara maruz kalmış olan Türk Milletinin kötü gidişata “dur” deyişinin adıdır.

Türk Milleti;  Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte verdiği mücadele sayesinde tarih sahnesinden silinmenin önüne geçmiştir.  Ve Mustafa Kemal’le birlikte mücadele edenlerin vücuda getirdikleri en büyük eser “Türkiye Cumhuriyeti”dir.

Türk Milleti;  ne yazık ki son 400 yıldır uğradığı zulüm ve geriye çekilişi unutmuş bir vaziyettedir. Bugün bırakın yüzyıllar öncesini,  Cumhuriyet’in kuruluş safhasında Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve geçen 88 yılda yaşanan gelişmelerin tarifini ve mukayesesini yapacak bir halk ortalıkta yoktur.

Çinlilerle binlerce yıl öncesinde yaşanan mücadeleler döneminde hangi sosyal ve ruhsal hastalıklardan muzdarip isek bu günde,  benzer hastalıkların pençesinde kıvranmaktayız.  Ne garip bir tecellidir bu!

Türkiye Cumhuriyeti’nin 40. yılında doğdum.  50. yıl kutlamalarını yaşadım.  75. yılında ise oğlumla Taksim meydanında “Varol Türkiye” diye haykırıyordum.  İnşallah Allah ömür verirse 100. yılında da sokaklarda elimde ayyıldızlı bayrakla ve torunlarımla koşacağım.

Ben, Türkiye Cumhuriyeti’nin 40. yılından itibaren yaşamına ve gelişmesine tanıklık etmiş biriyim. Ülkemin her tarafını dolaştım, insanlarımı çok iyi tanıyorum.  Bu sebeple rahatlıkla söyleyebilirim ki; Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal ve arkadaşları ile Türkiye Cumhuriyeti’ni günümüze kadar yaşatanlar çok büyük bir iş başarmışlardır.

Başarılan işi anlamak için;  coğrafyamız ile Türk Milletinin 1923’lerdeki fakirliğini ve bu gün de devam etmekte olan karşı saldırının büyüklüğünü bilmek gerekir.

Tek millet, tek devlet, tek dil ve tek bayrak gerçekliği ve kararlılığı üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti;  şükürler olsun ki,  kurulduğundan bu yana dostlarını sevindiren ve düşmanlarını korkutan çok daha güçlü bir yapıya kavuşmuştur.

PKK eli ile yapılan ve içimizden milletçikler türetmeyi hedeflemiş olan saldırı, Türkiye Cumhuriyeti’nin görüp göreceği,  en son ve en büyük saldırıdır. Türk Milletini; başta Kürt,  Zaza,  Kırmançi,  Çerkez, Gürcü,  Arap,  Arnavut,  Boşnak,  Pomak vs. diyerek bölme çabası, Büyük Türk Milletince bu kez de püskürtülecektir. Ve tarih bunun örnekleri ile doludur.

Türk Milletinin bir ucu Doğu Türkistan’da diğer ucu Adriyatik kıyılarındadır.  Amerikasını,  Avrupasını ve Avustralyasını da saymayayım artık.  Onun için eğer bir yerler bölünecek ve bazı coğrafyalar el değiştirecekse;  bu Türkler eliyle planlanacak bir “Büyük Türk Projesi” ile olacaktır. Böylece Türk Dünyası, fiilen ve hukuken birbiri ile kucaklaşacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin gidişatı yazdıklarımızın gerçekleşeceğinin ve gelecek asırların yeniden “Türk Asırları” olacağının müjdecisidir.

Ancak böyle bir öngörü ve olumlu gidişat bize asla içinde bulunduğumuz noktadaki zorlukları unutturmamalıdır.  Çünkü tehlikenin büyüğünün her zaman yakından ve içeri de olandan geleceği herkesçe bilinmelidir.  Bu nedenle Cumhuriyet Bayramımıza ilişkin törenlerin iptal edilmesi kanaatimce çok manidardır.  Düşünceme göre en kötü günümüzde bile Türk halkının özgürlüğünün simgesi olan “Cumhuriyet” her zaman istinasız olarak büyük bir vakarla kutlanmalıdır.

Onun için gelin isterseniz,  Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun nedeni olan İstiklal Mücadelesi’nin başlangıcına gidelim. O gün Türk Milleti bu gün olduğu gibi iki temel fikre bölünmüştü.  Birinci grup, esir olmaktansa ölmeyi yeğleyip  “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyen Türk Milliyetçileri,  ikinci grup ise “biz bu savaşı kazanamayız” ümitsizliği içinde malını, canını ve şahsi çıkarlarını kurtarmaya çalışan ve harici düşmanlarla işbirliğine giden insanlar. Unutmayın ki;  her ikisi de bizim insanımızdır.  Bu gün tıpkı 74 milyonluk nüfusumuzun tamamının bizim insanımız olduğu gibi…

Bu mücadele içimizdeki işbirlikçilerin varlığına rağmen, Türk Milletine ve bağımsızlığa inanmış Mustafa Kemal ve arkadaşlarının peşinden giden halk kitlesince kazanılmıştır. Bu gün insanlarımız arasında,  cumhuriyetin kuruluşunda da gördüğümüz gibi fikri ayrılıklar, büyük benzerlikler içeren bir şekilde devam etmektedir.  Bu durum ülkemizin sosyal, kültürel,  ekonomik ve siyasi gelişmesine engel  teşkil etmektedir.  Ancak şüphem yoktur ki;  Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatma ve Türk Milletini çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkarma mücadelesi yine Cumhuriyetimizin 88. yılını büyük bir coşku ve sevinç ile kutlayan vatanseverlerce kazanılacaktır.

Ey ülkedaşım!  Büyük Türk Milletinin bir evladı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmaktan daima gurur duy… Bunların ne demek olduğunu Osmanlı – Türk Devleti’nin çekilmek zorunda kaldığı topraklarda, arkamızdan bıraktığımız insanlara git, sor ve öğren.

Onun için “Ne Mutlu Türküm Diyene” anlayışı ile bizi birliğe teşvik eden Büyük Önder Atatürk’e şükran duygularımı ifade ediyor,  29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı kutluyor ve “YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ” diyorum…