Attila İlhan Çeşitlemesi (2)

78

Attila İlhan gibi büyük kabiliyet, aynı titizlikle
Bir de İslamiyet’i incelemiş olsaydı, inceden ince

Bıraktığı eserler olurdu, daha derin ve renkli, yakut-misal
Olurdu onlar, inanın , dünya edebiyatına en güzel timsal

Aziz Nesinler, Nazım Hikmetler gibi, nice ehl-i kalem
Anlasalardı İslamı, bir başka olacaktı bu alem

En güzel vasfıdır, hiç küsmedi ülkesine.
Demedi hiçbir zaman, ülke kimin nesine?

“Bu, gelimli gidimli dünya dedikleri, böyle bir şeymiş işte.”
Büyük ölüm gerçeği karşısında, kimiler, işte bu deyişte

Osmanlıca kelimeleri kullanmaktan, alırdı büyük haz
Bir umman olan Osmanlı Türkçesi, onun için oldu mehaz

On altı yaşından beri, kalbi çırpındı durdu, hep bu aziz yurt için
Bütün savaşı, emperyalizme karşı, uyarmaktı halkı için için

Bu kadar çok yönlü olan yazar, belki çıkar ancak yüz yılda bir
Onu okumayan, onu dinlemeyen bunu nerden, nasıl bilir?

Çok kıymetli bir evladını kaybeden İzmir, ne kadar üzülse az
Neylersiniz ki insan için, elden gelmiyor etmekten başka niyaz

“Ben sana mecburum.” dizesi, düşündürür derinden beni

Kulun, Allah’a muhtaçlığına götürür, her düşüneni

Bir aşk şairiydi diyor, okuyan herkes O’na
O mecazi aşktan, yol buluyorum ben Allah’a

Çılgın Türklerden biriydi dedi, Sinan Aygün O’na
Çünkü koyardı fikrini, hiç çekinmeden masaya

“Bir Millet Uyanıyor.” dizisinin editörü Attila
Kuşatılmış Türkiye’yi, kaldırmak istemişti ayağa

Cumhuriyet’in, göçtü ulu çınarı, Dünya’dan
Kesti ilgisini artık, bu deniz ve karadan

Attila İlhan çok gayretliydi ve çalışkan, evvel emirde
Tartışılmazdı diline vukufiyeti, bu böyle biline

2293

Vardı kendinde Allah vergisi, yani İlahi mevhibe
İşte bu üç vasfa sahipti, şair Attila İlhan bence

“Kimi Sevsem Sensin.” düşündürücü bir dize
İyi   anlaşılırsa,    inkarcı   gelir   dize

“Yarın artık bugündür.” güzel senaryosunun adı
“Yarını bugün tayin eder.”i kimse anlamadı!

“Parola Vatan, İşareti  Namus!” diye iletiyordu.
Kalemini, hep iç-dış mel’unlara karşı biletiyordu

Her saati ayrı yaşar, çok gezmesi de buna eklenince
Attila İlhan’ın yazması için, artık değmeyin keyfine

Milli Direnişin, zapt edilemeyen sağlam kalesi
Ne kadar öğünse haklıdır, yerden göğe ailesi

“Şahane Serseri” bir başka türlü oldu azad
İnşallah, böyle sefer için, vardır yanında zad

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sığındığı son kalesiydi
Türk Vatanı ki, onun koynunda yatanlar, tümüyle dedesiydi

Hele Türk Kültürü’ne bağlılığı, dillere oldu destan
Aşıkıydı İzmir’in, Ankara’nın, kalbindeydi Asitan

Attila İlhan’ın vardı, hem yiğit hem bilge tavrı
Hedefleri o kadar çoktu ki, birbirinden ayrı

Parolası   vatan,   işareti   namustu!
Allah, onu mübarek millete sunmuştu

Avrasya Birliği’nden yana, koyuverdi cesaretle tavır
Bölgesinde Türkiye, harekete geçmeliydi ağır ağır

Hele bir tarafında da, olunca Alem-i İslam
Bu birlik hali karşısında, ancak durulur selam

“Hakimiyet Milletindir.”, “Hürriyet” ve “İstiklal-i Tam.”
Onun peşinde koştuğu, korunması gereken ortam

“Dip Dalgası” dediği, bir kıpırdanış var, ona göre
Aslında, nesl-i ati müjdesini veriyor, görene

Olunca memleketin kaderi, cidden söz konusu
Diyor: El ele vermeli değil mi işin doğrusu?

2294

“Bu milleti mi ram edecekler? Çocukları bile kahraman!”
Diyerek, şaşkınlığını ifade etmişti, durup bir zaman

Doğu ve Batı kültürlerini, hazm etmiş biriydi
Son güne kadar, ihtiyar-genç olarak, dip diriydi

Ülke cendere içindeyken, “Aşk Şairi” olarak, kalamazdı İlhan
“Toplumcu bir yazar ve düşünür” olarak yerini aldı, hiç durmadan

Müdafaa-i Hukuk ve Kuva-yı Milliye’nin, oldu neferi
Yer buldu kendine hemen, olarak bu manevi ordunun eri

 

Önceki İçerikSağlıkta Dönüşüm Hekimlik ve Muayenehane Hekimliği
Sonraki İçerikYaşasın Türkiye Cumhuriyeti
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.