Çay; belki duymayanımız yoktur. Doğu Karadeniz’in gelir kaynağı, Türkiye’nin vazgeçilmez içeceği.
Çay, içilecek hale gelene kadar bir sürü aşamalardan geçer ve bunlarla çiftçiler uğraşır. Ne kadar zor olduğunu kimse anlamaz ya da anlamak istemez. Çiftçiler, yağmurda veya kavurucu güneşin altında çay toplamak zorundadır. Çünkü zamanı geçer ve taze özelliğini kaybeder.
Sertleşen çayda eller çatlar, ağrıları dayanılmaz olur. Şimdilerde ise çay makası var. Bununla çay toplamak kolay ama bununda ellerde sinir sıkışması yaptığı görülüyor. Birçok insan ellerinden ameliyat olmak zorunda kalıyor.
Çayı toplamak, çayı satmaktan daha kolaydır. Devlet fabrikaları kota ve kontenjan uygular. Herkes çayını hemen toplamak ister, böyle olunca da fabrikalar yetiştiremez. Böyle olunca da özel sektör fiyat düşürerek alımlara devam eder. Bu durum tam bir fırsatçılıktır. Buna dur diyen olmaz. Bana göre bunun bir taban ve tavan fiyatı olmalıdır ki fırsatçılık olmasın.
Çiftçi, çektiği eziyetinin karşılığını alamadan diğer aylar gelir. Bu durum kimseyi ilgilendirmez. Böyle olunca da haksızlık sürer gider. Kampanyalar döneminde kimse kimseyi tanımaz, kırgınlıklar hat safhaya gelir. Zaman zaman bazı yerlerde uğrunda ölümlerde olur. Dönem bitince yorgunluk, stres geride kalır.
Bekle. Umut başka bahara kalmıştır.