Duyguların Sel Olduğu Anlar

98

Küçük oğlum Alperen 3 yıl üst üste girdiği SBS sonuçlarına göre ya bir Anadolu Lisesi veya yakın illerden Fen Lisesine gidecekti. 8. sınıf sınav sonucu açıklanmadan ailemle beraber oğlum Alperen’i de alarak okulları görmek, hem gezmek maksadıyla 3-4 günlük bir geziye karar verdik.

İlk gün Düzce’ye gittik. Orda köylüm sosyal bilgiler öğretmeni Hüseyin Işık beyefendi’nin misafiri olduk. Düzce Fen lisesini gezdik. Okul eski ve fiziki imkânları çok iyi değildi. Ertesi gün Karabük’e gittik Karabük İl Tarım Müdürlüğünde çalışan arkadaşım Mustafa Beyin 2 gün misafiri oldum. Mustafa Beyden okulla ilgili daha önceleri de bilgi sahibi olmuştum. Okulda sağ olsunlar bizi çok iyi karşıladılar. Yeni atanan müdür yardımcısı biz okulu gezmek istediğimizi isteyince kendisinin yeni atandığını ve bizlere rehber öğretmeninin yardımcı olmasını sağladı. Rehber öğretmeni okulla ilgili her türlü bilgiyi bize verdi. Okul gerek fiziki imkân ve gerekse eğitim anlayışı bakımından çok iyi gözüküyordu. Pansiyon kısmında bizlere çay ikram edip sohbet etme imkânı sağladılar, çok samimi içten bir sohbet olmuştu benim içimde en ufak bir tereddüt kalmamıştı. Ama oğlumun acaba aileden uzakta acaba yapabilme endişesi vardı. Onun için tek sorun okulun uzakta olmasıydı. Yapılan telkinler sonucunda ikna oldu çünkü okulu oda sevmişti. İl dışına çıkacaksa bu okula gelecekti başka okullara bakmayacaktık.

Ancak biz gezimize devam edecektik. Mustafa Beyin yanından ayrıldık. Ben oradan Bartın Tarım İl Müdürü hemşerim ve okul arkadaşım Yusuf Ala göz beyefendinin misafiri olduk. Bartın gezimizin sonunda ertesi gün Zonguldak sahil yolundan İzmit’e döndük.

Sınavlar açıklandı; Tercihler yaptık oğlum asıl olarak Karabük Fen Lisesini kazandı. Bir gün gidip kaydını yaptırdım.19 Eylülde ise oğlumu alıp eşimle götürecektik. 18 Eylül cumartesi kalktığımda gözlerimden yaşlar boşanıyordu ağladım çok ağladım. Ertesi günü kendi arabamızla Karabük Üniversitesini kazanan 2 komşu kızlarını da alarak hep birlikte Karabük’e gittik. Oğlumun eşyalarını bir telaş içinde yerleştirdik. Hemen yatakhanede yatacakları odada iki kişiyle tanıştık birisi Gerede birisi Mersinden geliyordu. Sonra İzmit Kuruçeşme’den Kandıralı birisiyle tanıştık çok sevinmiştik beraber gidip gelirler diye çünkü benim oğlum pek girişken olmadığı için iyi olmuştu.

Akşamleyin yine Mustafa Beylerde misafir olduk. Sabahleyin okula gittik. Törenden sonra dönme zamanımız gelmişti. Çok daha yoğun duygular yaşanacaktı. Ayrılmadan önce kantinde otururken rehber öğretmeni yanımıza gelerek bize illa bir şeyler ısmarlayarak sohbet etmeğe başladık. Sohbet esnasında duygulu olduğumu söylemiş ve gözlerim dolmuştu. Bunu gören eşim Leyla o benden sulu gözlüdür; başladı ağlamaya ders zili çalınca artık ayrılma vakti gelmişti oğlumla vedalaştık vedalaşırken ağlamamak için kendimizi zor tuttuk. Arabaya bindiğimizde eşim ağlamaya başladı. Ben onu teskin etmeğe çalışıyordum. Hadi ağlama artık okulu iyi, öğretmenleri iyi, diyordum ama yolda çeşitli duygulara kapılıyor ve bende ağlıyordum. Eşim güneş gözlüklerini taktı muhtemelen daha rahat ağlamak için ve bende ara, ara ağlamaya devam ederken biran kendi kendime dedim ne yapıyorsun araba kullanıyorum Allah(cc) korusun dalar gideriz. Ama maalesef orada duygularımın doruğa ulaştığını hissediyor seller gibi büyüyordu. Bilmiyorum bana çok zor geldi. Sonunda
İzmit’e döndük. Ben bu satırları yazarken de ağladım.

Yolun açık olsun oğlum Allah(cc) Vatana, Millete, hayırlı bir insan olmanı nasip etsin, Rabbim seni kötülüklerden korusun. Kim demiş erkekler ağlamaz bal gibi ağlar. Hele babalar daha çok ağlar. Benim Babam; Oğlum Baba olmadan Babanın kıymetini anlayamazsın demişti. Allah(cc) Babama uzun ömürler versin.

Bu da benim oğlundan ayrılışının bir öyküsü paylaşmak istedim. Sağlıcakla kalın.