NÜFUS ARTIŞ HIZI VE BÖLGELERARASI FARK: Türkiye nüfusu şehirleşmenin artışı ve yıllardır sürdürülen nüfus planlama faaliyetleri sonucu daha yavaş artar hale geldi. Nüfus artış hızı kısa sürede binde 48’den, 2009 yılında binde 14,5 a geriledi. Düşüş hızı Fransa, Almanya ve Yunanistan’ın 30 yılda yaşadığından daha hızlı.
TÜİK bu oranın 2025 yılında binde 7,4 e düşeceği ve 2025 yılında nüfusumuzun 83,5 milyon olacağı hesaplamış. Bu süreç devam ettiği taktirde nüfusumuzun önce duracağı ve daha sonra da gerilemeye başlayacağını söyleyebiliriz. Yani 100 milyonluk Türkiye gerçekleşmeyecek bir hayal gibi görünüyor. 2047 yılından itibaren nüfus 90 milyon bile olamadan gerilemeye başlayacak.
Toplam doğurganlık hızı, bir kadının doğurgan olduğu dönem (15-49 yaş grubu) boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade etmektedir. Toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,37 çocuk iken 2008 yılında 2,10 çocuktur. Yani, bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı 2’dir.
2001 yılında 1.321.890 doğum olayı gerçekleşirken, 2008 yılında 1.262.333 doğum olayı gerçekleşmiştir. 2001 yılında bin nüfus başına 20,3 doğum düşerken, 2008 yılında bin nüfus başına 17,8 doğum düşmektedir.
“Marmara ve Ege’de nüfus dengesi eksiye düşmeye başladı. Nüfus artışında Güneydoğu Anadolu birinci, Doğu Anadolu ikinci sırada.
Bölgesel bazda incelendiğinde, 2008 yılında kaba doğum hızının en yüksek olduğu bölge binde 27,4 ile Güneydoğu Anadolu, en düşük olduğu bölge ise binde 11,6 ile Batı Marmara Bölgesi’dir.
Bu gelişmelerin yaratacağı sosyal ve siyasi olayları “Yaşlanan Türkiye’yi Bekleyen Gelişmeler” başlıklı yazımızda incelemiştik.
NÜFUS HAREKETLİLİĞİ: Gelişmiş bölgelerde doğurganlık azalırken Doğu ve G. Doğu Bölgelerimiz gibi gelişmemiş bölgelerimizde nüfus artış hızı yüksektir. Bu durum köylerden ilçe merkezlerine, ilçelerden il merkezlerine, geri kalmış bölgelerden gelişmiş bölgelere bir iç göç yaşanmasına sebep olmaktadır. Yaşanan ekonomik kriz sonrası 600 binden fazla yetişkin kişinin (tabii ki yakınlarıyla birlikte) köylerine döndüğü anlaşılmakta ise de genel trendin bahsettiğimiz tarz iç göçün devam edeceği yönünde olduğunu söyleyebiliriz.
ŞEHİRLEŞME ÇOK HIZLI ARTIYOR: 31 Aralık 2009 tarihi itibarıyla Türkiye nüfusu 72.561.312 kişidir. Ülke nüfusunun % 75,5’i şehirlidir yani il ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır. 1950 yılında bu oranlar tam tersi vaziyette idi. (Yani şehirli nüfus yüzde 25 idi.) 2000 yılında ise şehirli ve köylü nüfus oranları yüzde 65- 35 idi. 10 yılda köylü nüfusumuzun yüzde 10 dan fazlası daha şehirli oldu.
Terör ve bazılarının “Kürt Meselesi” olarak adlandırmaktan büyük haz duyduğu problemin çözümüne karar verirken de bu verilerin dikkate alınması gerekmektedir. Çünkü G.Doğu’da terör örgütünün hâkim olduğu merkezlerde yaşayan Kürt vatandaşlarımızın “çözüm” için düşündükleri ile büyük şehirlerde yaşayan Kürt vatandaşlarımızın “çözümden” anladığı çok farklıdır.
2009 yılında 81 ilden; 67’sinin nüfusu bir önceki yıla göre artarken, 14 ilin nüfusu azalmıştır. Nüfus artış hızı en düşük olan ilk üç il; Tunceli (binde -40), Ardahan (binde -37) ve Kars (binde -18,1)’dır. Nüfus artış hızı en yüksek olan ilk üç il ise sırasıyla; Çankırı (binde 49,4), Bilecik (binde 45) ve Isparta (binde 32,2)’dır.
EVLENME BOŞANMA İSTATİSTİKLERİ: Evlenmelerin geçen yılın aynı dönemine göre en çok düştüğü bölgeler G.Doğu Anadolu Bölgesi (%22,5), Kuzey Doğu Anadolu (%21,2), Akdeniz (%15,9) ve Doğu Karadeniz (%13,6). Vahim olan bu bölgelerde boşanma oranlarının da artmakta oluşu.
Kuzey Doğu Anadolu Bölgesinde Kars, Ardahan ve Bayburt’ta göçler sebebiyle nüfus hızla azalmakta olduğu için bu bölgedeki evlenmelerin düşmesi anlaşılabilir, fakat boşanmaların da azalması gerekirdi.
Bu olumsuz gelişmenin etkilemediği tek bölgemiz (Zonguldak, Karabük, Bartın, Kastamonu, Çankırı, Sinop, Samsun, Tokat, Çorum, Amasya’dan oluşan) Batı Karadeniz. Bu bölgede boşanmalar azalmış, evlenmeler de artmıştır.
Özetle
1- Türkiye’de şehirleşme çok hızlı artmakta. Türkiye’nin hiçbir meselesi bu vakıayı göz ardı edilerek çözülemez.
2- İç göç sebebiyle kültürler arası uyuşmazlık sebebiyle ihtilafların artması ihtimali artarken, iç göç farklı kesimlerin tanışma ve kaynaşma fırsatını da sunmakta.
3- Nüfus artış hızının azalması ve nüfus artışındaki bölgelerarası dengesizlik çok ciddi bir tehdit oluşturmakta.
4- Evlenmelerin azalıp, boşanmaların artmakta olması Türkiye’nin en büyük sigortası olan aile yapısının ciddi bir erozyona uğramakta olduğunu göstermekte. Resmi evlilik dışı ilişkilerin artmasının da bir işareti olan bu durum, nüfus artış hızını daha da düşürecek, ayrıca çok çeşitli sosyal, psikolojik ve hukuki problemlere yol açacaktır.