Terörün 2010 Modeli

82

2002 sonrasında terör olaylarındaki büyük artış dikkati çekmektedir. Önemli olan terörü azdıran ortamın nasıl ortaya çıktığıdır. Terörle mücadele kararlılık ve istikrar arar. Terörle mücadele edenlerle, büyük fedakârlıklarla görevlerini yerine getiren güvenlik güçleri ile mücadele edildiği bir ortamda terörle mücadele başarıya ulaşamaz. Kurumlararası çekişmenin ve alan ihlâlinin olduğu, birbirini fonksiyonel olarak tamamlaması gereken kurumların kendilerini rakip gibi gördükleri bir ortamda terörle mücadele zorlaşır.

Terörün amacı daha fazla demokrasi ve daha fazla kültürel haklar olmadığına göre; daha fazla demokrasi ve hakların genişletilmesi ile terörle mücadele edilemez. Çünkü terörün amacı ne kültüreldir; ne de demokrasi talebi ile ilgilidir.  Sayın Başbakan’ın tabiri ile taşeronluk yapan örgüt; Türkiye’nin toprak bütünlüğünü milli ve üniter yapısını, demokratik rejimini hedef almıştır. Örgütün siyasi kanadı TBMM’ye kadar uzanmıştır.

“Terörle bir yere varılmaz” sözü  yetkililerce sürekli tekrar ediliyor. Ancak, Türkiye’de son yıllarda terörle bir yerlere varılacağı ümidi aşılandı. Vatandaşın değil; terör örgütünün ve yandaşlarının ön isteklerinden bir kısmını yerine getirdik. Ama bu terörün ortadan kalkmasını sağlamadı. Çünkü asıl istek bu ön talepler değildi.  Açılım açılım diye siyasi iktidarın bile açıklayamadığı dış patentli bir maceralı yolda yürüdükçe, hiçbir ciddi devletin veremeyeceği tavizleri verdikçe, bunun daha fazla can ve mal kaybına mal olduğunu göreceğiz. Yönetenler kabul etmeseler de terör konusunda bir siyasi irade zaafı vardır. Halkı teröristten ayırmanın yolu Anayasanın 10. Maddesini ihlâl ederek örgüte ve yandaşlara pozitif ayrımcılık yapmak ve imtiyazlar tanımak değildir.

Irkçı, bölücü terör Türkiye’yi kuşatmada ve pazarlık gücünü arttırmada dışarının kullandığı bir kozdur. ABD, İsrail’in bizzat kulağını çekmemiş, Türkiye’yi kullanmıştır. “One Minute” gösterisi ve siyasi amaçla gönderilen Mavi Marmara Gemisinin amacı budur. Türkiye PKK ile uğraşmıyor; bölgede sınırları değiştirmeyi amaçlayan emperyal güçlerle mücadele ediyor. Hedef emperyalizmin arzuladığı bir Türkiye’nin yaratılmasıdır. Anayasası, yasaları, yönetim şekli buna göre şekillendirilmek isteniyor. Onların istediği Türkiye 1919’ların Türkiye’sidir. 

Kimseyi suçlamayalım. Önce kendi yanlışlarımızı görelim. Asıl hedef Irak’ın toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmak ve Irak’ın Kuzey’inde ABD jandarma devletçiği kurmaktı. Bu yolla Türkiye istenilen yörüngeye sokulacaktı. Biz ne yaptık. Barzani’yi destekledik. Elektrik, su başta olmak üzere Dünyayı para gören bazı özel sektörümüzü oraya gitmesi için teşvik ettik ve bölgeyi kalkındırmaya çalıştık. Barzani’nin ülkemizdeki şirketlerine dokunmadık. Terörü destekleyen değişik mafya tipi örgütlenmelere ses çıkarmadık. Süleymaniye’de başımıza çuval geçirilmesini gömemezlikten geldik. Bir devlet büyüğümüz “büyük devletler özür dilemez” dedi. Habur Kapısındaki çirkin gösteriye göz yumduk. Örgüte pirim verdik. Derin devlet hikâyeleri ile askeri darbeleri öne çıkardık. Sivil darbeleri unutturduk. Yabancı devletlerin derin devletlerine alan açtık. Ergenekonla PKK bağlantısı kurmaya çalıştık. Terörle mücadele yasasını delik-deşik ettik. İdamı kaldırdık. “Türkiye sadece Türklerin değildir” dedik. Etnik grupçuluğu ve etnik fitneyi demokratikleşme sandık. Teröre karşı birlik ve beraberliği dinamitledik. TBMM’den Kuzey Irak’a müdahale kararını bir türlü çıkaramadık. Çıkardıktan sonra da uzun süre uygulayamadık.

Teröre karşı toplumdaki direnci kırmak ve bastırmakla uğraştık. Vatandaşın şehit cenazelerine ilgisi bile çok görüldü. Ondan sonra neden İspanya’da olduğu gibi yüz binler toplanmıyor diye kendi kendimize soru sorduk. Şehit babalarını sorguladık. Gözaltına aldık. Şemdinli’de kitapçıdaki patlamadan hemen sonra asker ve kamu görevlilerini suçladık. Oysa orada birçok devletin derin devleti hazırdı ve faaldi. Jandarma düşmanlığı moda oldu. Sınırda jandarma yerine özel güvenlik düşündük. İstihbaratı sözde müttefikimizden bekler olduk. Askerin yetkilerini sınırlandırdık.  Milli ordusuz demokrasi düşündük. ABD ile bizi oyalayan koordinasyon toplantıları yaptık.

Yanlışları görelim, şehitlerimize saygılı olalım. Şehidini bağrına basan, “vatan sağ olsun” diyen asil insanlarımızın değerini bilelim.

Önceki İçerik31 Yıl Sonra Tarımcılar Buluştu
Sonraki İçerikEdille-i Şeriyye -1
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)