“Kağıttan Dünyaların Keşfi” tamlaması, bana ait değil. Bu tamlamayı, iki yıldır Kitap Fuarı düzenleyen Kocaeli Büyükşehir Belediyesi kullanıyor. Balığa “derya kuzusu” denmesi gibi, bu da güzel bir dolaylama. “Dünya, kağıt ve keşif” mükemmel bir çağrışım oluşturuyor. Keşfedilmesi gereken bir dünya ve kağıda sıkıştırılmış bir dünya.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kitap Fuarı’nın bu yıl ikincisini düzenledi. Edindiğim bilgiye göre 210 bin kişi Fuar’ı ziyaret etmiş. Kitaplara dokunmuş, kitap almış, kitap sahiplerini dinlemiş, onlarla konuşmuş. Büyük bir kültürel hareketlilik bu. Kitaba yakın olmak; bilgiye, sanata, sevgiye, paylaşmaya kapı açmak demek. Bizi insan yapan değerlere selam durmak demek.
Bu yılki organizasyon daha düzenli, daha hareketli, daha katılımlı idi. Fuar, sekiz gün sürdü; iki hafta öncesinden konuşulmaya başlandı. Aradan bir hafta geçti, hala konuşuluyor. Kişiler birbirlerine kitap hediye ettiler, aldıkları kitapları gösterdiler, takas yaptılar. Fuar’a halkın ilgisini çekmek için yapılan tanıtım çalışmaları da ilginçti. Kentin muhtelif yerlerine asılan “Shakspeare Kocaeli’ne Geliyor, Necip Fazıl Kocaeli’ne Geliyor.” cümleleri dikkat kesilmeleri oluşturdu Kocaelililerde. Çoğunun rahmetli olduğunu düşünmeyenler, sözü edilen sanatçıları göreceklerini sandılar hep. Öyle ya, mecaz sanatını herkes bilmek zorunda değil. Düşünmemize ve tebessüm etmemize yol açan böyle bir reklam çalışmasını yapan kişi ve kişileri tebrik ediyorum. Buluş güzel, uygulama da güzeldi.
Her organizasyon bir ekip işidir. Ali Yeşildal’ın kurduğu ekip, güzel iş çıkarmış. Açılışta getirdikleri konuklar da ilgiyi artırdı. Hemen her kesimden yayınevi ve yazar davet edilmiş Fuar’a. Her ziyaretçinin kendine özgü bir şeyler bulabildiğini sanıyorum burada. İmza günlerinin ve sanatçı konuşmalarının ilgi uyandırdığını gözledim. Bu konuşmaların, göle atılan bir taşın dalgalarının yayılması gibi, kentimizde entelektüel bir hareketlilik oluşturacağını sanıyorum.
2. Kitap Fuarı’na daha çok dışarıdan yayınevlerinin katıldığını fark ettim. Halbuki, kültürel etkinlik bakımından İstanbul, Ankara kadar zengin olmasa da, Kocaeli’nde de birtakım basım ve yayın faaliyetleri mevcuttur. Bir kültür merkezi olan, üniversite’nin, dershanelerin, okulların, ajansların Fuar alanında yer alması beklenirdi. Bu kurumlar ya davet edilmedi ya da bizim bilmediğimiz başka bir durum söz konusu. Unutmamak gerek, mükemmele, kusurların giderilmesiyle ulaşılır.
“Kitapsız yaşamak; kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.” der bir bilge. Körleşen gözlerimiz, sağırlaşan kulaklarımız Fuar nedeniyle bir kez daha işlevsel hale geldi. Aldığımız kitaplarla, batmayan gemilere bindik, bitmeyen seyahatlere çıktık, ufkumuzu genişlettik, aklımızı keşfettik. Vücut için beden eğitimi ne ise, okumanın beyin için o kadar gerekli olduğunu anladık. Bedenlerin ölümlü, fikirlerin kitaplarla ölümsüz olduğunu bizzat müşahede ettik. Geldiğimiz uygarlık noktasına kadar nice terin, gözyaşının, kanın döküldüğünü gördük. Bu fuar vesilesiyle “Mümkün olsaydı, her karış toprağa, buğday eker gibi kitap ekerdim.” diyen Horace Mann’i, “Kitap, dersini her zaman tekrarlayan hazır bir öğretmendir.” diyen M.Proust’u, ” Dünyada en gerçek ve en sadık dostumuz kitaptır.” diyen Prof. Dr. Süheyl Ünver’i, “Elime biraz para geçerse kitap alırım. Eğer birkaç kuruş artarsa onunla da yiyecek ve giyecek alırım.” diyen Emerson’ı, “Kitaplarım, bana yetecek kadar büyük bir krallıktır.” diyen Shakspeare’i “Okuma hevesimi dünyanın bütün hazinelerine değişmem.” diyen Gibbon’ı , ” İyi seçilmiş kitapları okumak, geçmiş yüzyılların seçkin zekalarıyla önceden düzenlenmiş bir konuşmaya katılmak gibidir.” diyen Descartes’ı “Yabani uluslar dışında her ülke kitaplar tarafından yönetilir.” diyen Voltaire’i daha iyi anladık, onların kağıda sıkıştırılmış geniş dünyalarını keşfettik. Onlar bizim konuğumuz oldu, biz onların konuğu olduk.
Yaşamak, keşfetmektir. Okumak, bu keşfi hızlandırıyor, kolaylaştırıyor. Bir şeyler keşfederek insan olmanın ayrıcalığını, onurunu duymak isteyenler kitap alır ve okur.