Sapıklık, Sapkınlık, Gençlik vs…

85

Geleceğe dönük düşüncelerimde, projelerimde karamsar olmak istemem; ama Siirt’te geçen hafta yaşanan olay beni derin yaraladı, ülkemiz adına karamsarlığa düşürdü.

Olay şu:  Yatılı bölge okulu öğrencisi, yaşları 12-15 arasında değişen yedi sekiz  genç, kendi yaşlarına yakın bir kıza çirkin eylemde bulunurlar, bu eylemlerini fotoğraflayıp kıza şantaj yaparlar. Ondan iki, üç yaşında kız getirmesini isterler. Mağdur kız, deneni yapar ve getirdiği bebek yaşındaki kıza aynı çirkin hareketi yaparlar ve onu öldürürler. Hevesleri geçmez gözü dönmüş gençlerin, bir kız daha isterler. Getirilen bebek iki yaşındadır. Yapılan muamele aynıdır. Onu nehre atarlar, her nasılsa bu çocuk ölmez ve bulunur. Bu olay bir yıl gizlenir. Ancak “Hiçbir suç gizli kalmaz.” sosyal yasası işler ve sene-i devriyesinde birileri bu çirkin olayı medyaya servis eder.

Olayın geçtiği yer, Siirt; çocukların okudukları eğitim kurumu, yatılı bölge okulu. Yapılan iş, dünyanın en çirkin işi, insanlık ayıbı.

Olayı duyduğumda dakikalarca sükut ettim; sözün bittiği yerdeydim; kelimeler tükenmişti. Ağzımdan şu sözcükler döküldü: Sapkınlık, sapıklık, gençlik ve Türkiye!

Sapkınlık içinde, sapık insanların fazlaca bulunduğu ülke oldu Türkiye. Sözlükler, açıklamalarında, sapkınlık ve sapıklıkta, toplumun değer yargılarını esas alıyor. Oldukça yüzeysel, derinliksiz bir izah bu. Bazen toplumlar da sapkınlık içinde bulunabilir, sapık insanlar çoğunlukta olabilir. Tarih, sapıklık yüzünden batan toplumların örnekleriyle dolu. Sapkınlık ve sapıklıkta ölçü, insan gerçeği olmalı.

İnsan gerçeği açısından baktığımızda olay, baştan sona iğrenç. Bu olayda konu edilecek üç taraf var: Olayın mağdurları, olayı yapanlar ve gizleyenler. Mağdurlara söylenecek bir söz yok. Onların travmayı kolay atlatamayacaklarını ve ölünceye kadar olayı gizli bir ur gibi yaşayacaklarını sanıyorum. “Bu işi örtbas edelim.” diyerek olayı saklayanları, özellikle mağdur yakınlarını anlayamıyorum. Bu nasıl bir hazımdır ki, çocukları adına bu ahlaksızlığı kabulleniyorlar, yetkililere haber vermiyorlar? Bu hazmın nedeni, ya kız çocuklarına değer vermeme ya da bu tür sapkınlıkları kanıksama olabilir. Bu iki ihtimali düşünmek bile insanı kendi türünden soğutuyor. Yoksa insanlık tekrar cahiliye ahlakına mı bürünüyor, o karanlık devirlere mi dönüyor?

Olay faillerinin savunulacak, masum görülecek hiçbir tarafı yok. Nasıl bir çevreden, nasıl bir ortamdan, nasıl bir eğitimden, nasıl bir iklimden geliyorlar ki bu insanlar bu pisliği yapabiliyorlar? Ortada bir gerçek var; bu gerçeğin adı, pislik. Onu, bunu, geçmişi suçlayarak bir yere varılamaz. Çözüm üretmek lazım. Diken battığı yerden çıkar. Bu pisliğe sebep olan bütün haşerat tespit edilmeli ve temizlenmelidir. Şekilden ibaret, geçici çözümler değil, benim demek istediğim. Bataklığın temeline inilmeli. O kokuyu salan, bu eylemlere yol açan bütün nedeler bir bir ele alınmalı. Çözüm için gerekiyorsa, geçmişle yüzleşmekten kaçınılmamalı, olayı doğuran zihniyet irdelenmeli. Böyle bir ürünün yetişmesine sebep olan toprak tahlil edilmeli, mümkünse toprağın orijini değiştirilmeli.

“Biz neydik, ne olmak için neyi terk ettik; ne olmaya karar verdiğimiz halde ne olabildik?” demeli birileri. “Bu işte yanlışlık var.” demeli birileri. Sıra sayımında iki demek için bir demek gerekir önce. O “bir”in adı; kral çıplak. Ortaya konan bunca projeden, yapılan bunca çalışmadan, harcanan bunca zamandan sonra ortaya çıkan ürün, işte bu. “Alın, tepe tepe kullanın.” diyesi geliyor insanın. Gençliği mahvetti, ülkemizin geleceğini kararttı bu jakoben kafalar. Erkenden hayata küsen, duygularıyla hareket eden, üretmenin zevkine varamayan, idealden yoksun bir gençlik yetiştirdiler. Bu millete dayatarak uyguladıkları sistemleriyle eğitim değil, eritim yaptılar. Ülkemizin geleceğini erittiler. İstedikleri buysa, alkışlamak gerekir kendilerini.

“Kem alat ile kemalat olmaz.” demiş atalarımız.  Hocasının dergahına bir tek eğri çubuk sokmayan Yunus Emre’lerin ahlakına ihtiyacımız var. Bulunduğumuz yeri, geldiğimiz ve gideceğimiz yönleri bir daha gözden geçirmemiz gerekiyor.