Rus-Ermeni işbirliği sonucu gerçekleştirilen Hocalı Katliamı yapılalı 18 sene oldu. 26 Şubat 1992 gecesi resmi rakamlara göre 613 silâhsız Azeri kardeşimiz katledildi. Türk’e yapılan bütün soykırımları unutmamak ve unutturmamak zorundayız. Sözde soykırımlarla suçlandığımız ve belirli tarihlerde ısıtılıp ısıtılıp önümüze konan dayatmaları bertaraf edebilmek için asıl soykırımcıları teşhir etmek zorundayız. Dağlık Karabağ toprakları halâ Ermeni işgali altındadır. Türk söz konusu olduğunda insan hakları, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı hemen unutuluyor. Hıristiyan haçlı taassubu 2000’li yıllarda zirveye ulaşmış durumdadır.
Türke yönetilen bir soykırım da 1950’lerden itibaren Irak’ta Türkmen kardeşlerimize yöneltilmiştir. Yüzlerce kardeşimiz şehit edilmiştir. Şimdi Irak 5-7 Mart tarihleri arasında seçime gidiyor. Demokrasinin olmadığı, can ve mal güvenliğinin bulunmadığı, ABD işgali altındaki bu ülkede demokrasi yok ki seçim olabilsin.
Bu seçim, oyalama ve ayrıştırma seçimidir. Irak’taki sorun Türkiye’nin güvenliği ile ilgilidir. Barış ve istikrarın dinamitlendiği, her gün onlarca insanın katledildiği bir yerde seçim anlamlı olamaz. Kerkük’ten zorla ayrılmak durumunda bırakılanlara da rey hakkı tanınmalıydı. Herhalde bizimkiler Amerikalılardan izin alamadı. TBMM bir gözlemci heyeti oraya gönderecek mi? Bu yolda bir teşebbüs var mı yok mu bilmiyoruz. Sözde insan hakları ile ilgili bazı kuruluşlar burası ile ilgilenmezler; çünkü orada Türk gerçeği var. Türk onlara batar.
Irak’a demokrasi gelecek ise; Türkmenleri ve Türkçe’yi hesaba katan eski anayasaya dönülmelidir. Türkiye demokrasinin gelmesini istiyor ise bugüne kadar yaptığı yanlışlardan vazgeçmelidir. Habur Kapısını gerektiğinde kapatır. Yeni Ovacık Kapısını açar. İncirliyi ABD kontrolüne bırakmaz. Türkiye’nin iş dünyasını küçük hesaplar uğruna Kuzey Irak’a yatırım yapmaktan alıkoyar. Ancak, çıkarlarımıza uygun bir anlaşma olursa buna müsaade eder. Oraya elektrik satmaz, Süleymaniye ve Erbil’e uçak seferlerine müsaade etmez. Mersin’de ve diğer yerlerde faaliyet gösteren Barzani şirketlerini önler. Beylikdüzü’ndeki Tatilya Eğlence Merkezini Erbil’e götürmez. Çeşitli suç şebekelerini iyi takip ederdi.
Irak politikasını başkalarına havale ederseniz bunların hiçbirini yapamazsınız. Beyan ve politikalarınız da devamlı değişir. Bir dönem Irak’ın toprak bütünlüğünü savunursunuz; ancak size dayatıldı mı Kuzey Irak yönetimini muhatap alırsınız. Bu takdirde, siyasi inisiyatif kullanamazsınız. İnisiyatif; kapasiteli, sahasında uzman, milli davalarına bağlı, ilkeli kimseler tarafından kullanılabilir. Eğer bunlardan yoksunsanız; size zaten bunu kullandırmazlar.
1987’de Kerkük’teki Türkmen nüfus şehir nüfusunun % 73’ü idi. Türkiye ne ölçüde etkili olabildi ki bu nüfus bugün azınlığa düştü. Türkiye’de Türkmenlerin dernek ve vakıflarının sayısı oldukça fazladır. Yabancıların işine gelecek bir ufalanma söz konusudur. Ancak, Türkiye’nin de bunları ciddi bir birleştirme niyeti pek görülmemektedir.
Şimdi bunlar bir tarafa; Irak göstermelik bir seçime gidiyor. Türkmen kardeşlerimize düşen görev mutlaka sandığa gitmek ve küçük hesaplar peşinde koşmamaktır. Birlik ve bütünlüğü koruyabilmek ve duygusallıktan uzaklaşabilmektir. Türkiye’de yaklaşık 25.000 oy bulunmaktadır. Yurt dışı oyların Erbil’de değerlendirilecek olması da bir takım endişeleri davet etmektedir.
Türkiye Erbil’de konsolosluk açarak Irak’ın toprak bütünlüğünü hiçe saymıştır. Şimdi yurtdışı oylar Erbil’de değerlendirilecektir. Türkiye aslında Kerkük’te bir konsolosluk açabilmeliydi. Herhalde izin çıkmadı. Irak’ta Türklerin varlığı tartıştırılıyor. Türkiye’nin gündemi değiştiriliyor. Sivil darbeler ve Türkiye’yi Türkiye yapan değerler sistemli bir şekilde tahrip edilip değiştirilirken garip açılımlar ve TSK karşıtı senaryolar gündeme oturtuluyor. Bizler başka işlerle uğraşırken dost ve müttefikler malı götürüyor, Orta Doğu’da kendi çıkarlarına uygun bir ortam yaratıyor.