Vakıflar Yasası

109

Geçtiğimiz günlerde vakıflar yasası TBMM’de onaylandı. Yasanın içeriğine baktığımızda görüyoruz ki azınlık vakıflarının daha önce sahip oldukları malların iadesini ve bu vakıfların dışarıdan maddi ve manevi yardım alabilmelerini öngörmektedir. AB’ye girme koşulu olarak öne sürülen ve 2004 yılından itibaren ABD’nin de kabulü noktasında baskısını hızlandırdığı bu yasa taslağında gelecekte ülkemiz için ciddi sorunlar oluşturacak bir çok madde mevcuttur.


Bu yasanın yaratacağı en önemli sorunlardan biri Fener Rum Ortodoks kilisenin ekümenlik yolunda atacağı ciddi adımdır. Çünkü kendileri ve AB hali hazırda 2500’ün üzerinde mülkün iadelerini istemektedir. Bu mülklerin 297’si sur içi İstanbul’da yer almaktadır. Bunun sonucunda Fener Rum Patrikhanesi bir nevi vatikan gibi devlet içinde devlet olma yolunda hızla ilerleyecektir.


Mecliste onaylanan vakıflar yasasının maddelerinin içeriği ise şöyledir:



  • Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün şu günkü hesaplarına göre, Azınlık Vakıflarına iade edilecek mülklerin değeri 150 trilyon liradır.
  • Vakıflar Genel Müdürlüğü Türkiye’de Rum Ortodoks, Ermeni ve Yahudi vakıfları başta olmak üzere toplam 161 Azınlık Vakfı tanımaktadır. 161 vakfın tanınması ve yapılan yasal düzenlemeler sonucu şu ana kadar 364 mülk iade edilmiştir.
  • Tasarının amaç ve kapsamını düzenleyen ilk iki maddesi, hukuki bünyeleri birbirinden tamamen farklı eski ve yeni vakıfları aynı statü içerisine dâhil etmektedir.
  • Tasarıya göre; Vakıf kurmada sermaye sınırlaması, malları edinme amaçlarının belirtilmesi şartı kaldırılıp, bunların başka amaçlarla kullanılabilmesi ve vakıflar arasında mal değişimine imkân verilmektedir.
  • Tasarıyla, yabancılar vakıflarda görev alabilecek, uluslararası kuruluş ve vakıflardan yardım alınıp verilebilecek ve şirket kurulabilecektir.
  • Vakıfların malları haczedilemeyecek ve kamulaştırılamayacak, yöneticileri sadece mahkemelerce görevden alınabilecektir.
  • Vakıflar yabancı kuruluşlardan yardım alabilecektir. Türk kuruluşu sayıldıkları için sınırsız mülk edinebileceklerdir.
  • Tasarıda vakıflara herhangi bir ayrım yapmadan sınırsız şube açma imkânı tanınmaktadır.
  • Tasarıyla yabancılara ülkemizde vakıf kurma hakkı tanınmaktadır.

Yukarıda kısaca aktardığım vakıflar yasası ile ülkemiz kendi bölünmez bütünlüğünü kendi elleriyle baltalamıştır. Tarihe baktığımızda memleketimiz ne zaman ekonomik açıdan Batı’ya bağımlı olsa ve ülke bütünlüğü tehlikeye girse yukarıdaki gibi azınlık haklarına önem veren yasalar çıkarmaktadır. Mesela 19. yüzyılın başlarından itibaren ilan edilen Tanzimat Fermanı da bugünkü gibi Batılıların istekleri doğrultusunda o dönemki yöneticiler tarafından çıkarılan bir nevi anayasadır. O dönem de yapılanların ülke bütünlüğünü korumada ve Batı’ya entegre olmada başarı sağlamadığı hepimizce malumdur.


Tarihte aynı şartlarda aynı olayların aynı sonuçları doğurduğu dikkate alındığında günümüzde mecliste onaylanan vakıflar yasası da geçmişteki sonuçları doğuracağını görmek zor değildir. Millet olarak tarihimizi ne kadar bildiğimiz aradan yüzyıllar geçmesine rağmen aynı hataları yapmamızdan aşikardır. Umarım bu sefer millet olarak uyanık olup devletimize sahip çıkarız.


İyi Haftalar!…